Özlem T. Akarken

Özlem T. Akarken

Buzdağının ucundaki sağlık kurumu çalışanları

‘’Ne ezen ne ezilen insanca hakça bir düzen ‘’ içinde çalışmak istemiştir çalışanlar .Bugün gelinen noktada halen görevinin başında olan işçi, memur ve işci memur emeklileri zor bir dönemden geçmektedir. Bu sırada da bileğinin hakkıyla kazanıp okuduğu okullardan mezun olanların çok az bir kısmı atama görmekte çoğu kişi ya asgari ücretle çalışmakta ya da işsiz kalmaktadır. Covid 19 salgını ile mücadeleyle de alınan tedbirler kapsamında çoğu esnaf ise kepenk kapatmak durumuna gelmiştir.Her kesim devlet büyüklerinden her daim özlük haklarının düzenlenmesini beklemiştir. Bu pandemi döneminde ön safta olanlar ise sağlık ordusunun çalışanları olmuştur.

Sağlık kurum çalışanları her daim doktorundan hemşiresine, teknisyeninden teknikerine, hasta kabulünden tıbbi sekreterine, temizlik görevlisinden güvenlik personeline kadar her personel bir bütündür. Bu bütünün bir parçası olmadan kaliteli hizmet verilemez .Pandemi döneminde yayınlanan ek ödeme genelgelerle bu bütün parçalanmaya çalışılmıştır. Covid polikliniklerinde kliniklerinde acil servislerde görev yapan yardımcı hizmetler sınıfı personeli temizlik personeli emeğinin karşılığını alamamıştır. Aynı kadroda aynı riski göğüslerken ‘’lise mezunusun ek ödemen bu kadar ya da maaşın fazla ek ödeme alamazsın’’ söylemleriyle adil bir ek ödeme yapılmamış nice personel vardır. Ek ödeme yönetmeliği yıllardır çalışanların hak ettiklerini almalarını engellemiştir. Yeni düzenlemeler yapılması gerekirken maalesef pandemi döneminde Sağlık Bakanı tarafından açıklanan tavandan yüzde yüz ödemesi ise adaletsiz bir ödemeyle beklentileri karşılamamıştır. Halkın gözünde ise sağlık çalışanı paraya doymayan paragöz konumuna getirilerek ayrı bir hüsran yaşatmıştır.

Bu durumda bile umutlarını yitirmeyen sağlık kurumu çalışanları ek ödeme adaletsizliğinden sonra Covid e yakalananlar ve vefat edenler için bir düzenleme yapılır diye umutla beklemişlerdir. Onlar ki; bulutun ortasında kalıp, ışığı yayacağı anı bekleyen güneş kadar sabırlı davranarak Covid olan ve Covid olup vefat edenlere meslek hastalığı sayılıp hak mağduriyetlerinin önüne geçilmesinin sağlanmasını beklerken Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Zehra Zümrüt Selçuk TBMM bütçe görüşmelerinde illiyet bağı aranacağını vurgulamıştır akabinde bu konuyla ilgili Sağlık Bakanlığı Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüğü bir yazı yayınlamıştır. Yazıya göre Covid tanısı konmuş kişiler de mesleklerini icra ederken güç kaybı efor kaybı oluşmuşsa veya vefat etmişse vazife malullüğüne başvurabileceği belirtilmiştir. Vazife malullüğünü de alıp alınmayacağı kesinlik kazanmamıştır. Oysa ki; 5510 sayılı yasa özel ve kamu herkesi kapsayacak şekildedir sağlık kurum çalışanlarının umudu ise COVID tanısı konulan herkesin vazife malullüğünden yaralanabilmesidir.

Sağlık kurumu çalışanları çilesi bunlarla da kalmamıştır bu pandemi döneminde 2015 yılından beri yapılmayan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavına zor şartlarda hazırlanarak girmişlerdir, bu arada COVID olanlar veya temaslı olup karantinası olan kişiler bu sınava girememişlerdir. Giremeyenlerin başvuruları alınmış sınav tarihiyle ilgili bir duyuru yeni yapılarak sınav tarihini 17 Ocak 2021 olarak açıklanmıştır. Ayrıca bu sınavdan sonra COVID le mücadele edilirken bir de mülakat yapılması planlanmaktadır Oysa ki bu durum tartışmaya açıktır. Birçok kurum mülakatın adil olmayacağı ya da COVID le mücadele kapsamında mülakat yapmadan sınavdan alınan puana göre sıralama yapıp münhal kadrolara yerleştirme yapmışken Sağlık Bakanlığından bu konuyla ilgili açıklama gelmemiştir. Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİM-SEN) bu konu hakkında bilgi edinme kapsamında bakanlığa yazı yazıp sosyal medya üzerinden paylaşım yaptığı halde henüz bu konu hakkında bir cevap verilmemiştir. Bu da sınava giren personelinin moral ve motivasyonunu bozmuştur.

Bu pandemi döneminde filyasyon ekiplerinde olup aynı çaba ve başarıyı gösterirken grup içindeki personel ayrıştırılarak kimine başarı belgesi kimine teşekkür belgesi verilmiştir. Sendikal ayrımcılık ise hat safhada devam ettiği aşikardır. Oysa ki bu pandemi döneminde hizmet yılına sertifikalı olup olmadığına bakılmadan görevlendirmeler yapılmış, farmakoloji bilgisi olmayanlar çağrı merkezlerine görevlendirilmiştir. Her sağlık kurumu çalışanı kendi hayatlarından kendi sağlıklarından hatta ailelerinden fedakarlık ederek yaptıkları görevlerini en iyi şekilde icra ederek hayatları kurtarmaya adamışlardır. Her gün sağlık kurumunda çalışanlardan COVID olurken diğer kurumlarda mesai düzenlenmesi yapılırken Sağlık Bakanlığı personeline bu düzenleme hizmetin 24 saat hususuyla devam edeceği vurgulanarak muaf tutulmuştur. Diğer kamu personelinin mesai düzenlemesine göre çalışacakları saat sayısı Sağlık Bakanlığı personeli içinde aslında belirlenmeli sağlık kurumu çalışanları normal mesaisine gelmeye devam ederken diğer kurumlardan fazla geldikleri mesai saatlerine ücret ödenmesiyle onure edilmesini beklemektedir.

Basına yansıyan ya da yansımayan birçok olay meydana gelmektedir. Sağlık çalışanı olduğu için çocuğunun velayeti alınan anneler, şiddete uğrayan sağlık çalışanları, kurumundan geçici görevlendirmeyle gidip kurumuna uğrarken hak etmediği davranışları görenler, idareciler tarafından görev yerini terk ettiği için çağdışı uygulamalarla cezalar verilmeye çalışan personel, kronik hastalığı mevcut iken e nabız da riskli hastalığı görünmediği gerekçesiyle kritik yerlerde görevlendirilenler bu pandemi bedenen ruhen herkesi yıpratmıştır. Aşı gelecek aşı olacağız diyen sağlık kurum çalışanlarına Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca ‘nın ‘’Pekin deki COVID 19 alarmı ve Pekin gümrüğünde görülen COVID 19 vakası sebebiyle gümrük hareketliliğine geçici olarak ara verildiğini bu nedenle gümrük işlemlerinden sonra yola çıkması beklenen aşıların gelişi bir iki gün ertelenmiştir’’ açıklamasıyla akıllara ilk gelen, 1928 yılında Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan görevde bulunduğu sürede ise birçok aşı üretimi gerçekleştirilen Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü kapatılmasaydı belki aşı almak yerine üretmiş olacaktık düşüncesi hüznüyle beraber yer almıştır.

Her ne olursa olsun bir yıl biterken yeni bir yıl başlarken ; pandemi döneminde her şeye rağmen buz dağının ucunda da olsalar da sağlık kurumu çalışanları ‘’görevimizin başındayız ‘’deyip ne kadar zorluklarla da karşılaşsa yine de hayatın en güzel yerinden yakalayıp onları duyacak devlet büyüklerimizin verdiği sözleri tutup özlük haklarında düzenleme yapılacağı günleri beklemektedirler. Sağlık kurum çalışanları sağlık ordusunun yılmaz emekçileri her şeye rağmen ‘’karanlığa kızmak yerine bir mumda biz yakalım’’ diyerek geçmişte olduğu gibi bugünde yarında görevlerinin başındalar işte alkışladığınız fakat hakları verilmeyen bu savaşçılara yeni bir yılda moral ve motivasyonunu düzeltecek kararları duymak tek dileğimizdir…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özlem T. Akarken Arşivi