Özlem T. Akarken

Özlem T. Akarken

Yeni yıla merhaba derken...

Bir yılı daha üzüntüleriyle sevinçleriyle geride bırakıyoruz. En çok kar yağarken mutlu olduğum halde bu yıl şahit olduklarımdan yaşadıklarımdan yağan karlar ,kar manzaraları yüreğimi soğuttu. Oysa ki; çocukluğumun en güzel günleri memleketimde karlı günlerde geçti. Sobanın üzerinde yapılan çayın tadı, kestanenin sıcaklığı, sobanın borularına takılan demirlerde kurutulan çamaşırlar, dışarıda kurutmaya çalışılan çamaşırların kaskatı donması, bir kase kara katılan pekmezin yenilmesi unutulacak gibi değildi. Hele sobalı evlerde birlik beraberlik içinde aile komşu sohbetleri ,televizyon olan evlerde toplanıp mısır patlatmak , paylaşılan bir sıcak bir çay , telefon olan evlere gidip akraba arkadaş uzakta olanlarla görüşmek için bağlatılan ve beklenen telefon görüşmeleri ve yeni yıla girerken dört gözle beklenen tek kanallı televizyonlarda yeni yıl programı …..

Bu sene çevreme baktığımda sokakta geçen senelere göre daha çok insanın soğukta yaşadığını, işsizlerin olduğunu , emeğe saygının olmadığını, gelen zamlardan dolayı doğalgazı kömürü daha az yakmak için önlemler alan insanları, çoğu insanın yakacak bulamamasını, çocuğuna bot kaban alamamasını ama bir tarafta ise her şeye rağmen umutların yitirilmediğini görüp bu Aralık ayında içimin daha da üşüdüğünü hissediyorum.

Gelip geçen ömürlerimizde geriye ne bırakıyoruz ? sorusuna ‘’kayıplarımız oldukça daha çok artık, ama umutlarımızı hala canlı tutmaya çalışıyoruz’’ diye cevap verdiğinizi duyar gibiyim. Belki bir hoş sada, belki akılda kalan bir tebessüm, belki bu dünyadan göçüp gitmeden verilen nasihatler ve gerçekler ,umutlarımız elimizde kalan.

Bundan sonra artık diyoruz ki ;onca üzüntü ya da mutluluk içinde olanlar için hep yarınlar güzel olsun . Biraz tebessümle, aslında tek bir kalbi kırmadan yol almak en güzel şeydir yapabilene. Aslında hayat en güzel hediyedir bizlere. Bu kadar zorluğa rağmen hayatın kıymetini bilmek ise hepimizin elinde.

Japonlar kırılan eşyalarını tamir ederken, kopan veya kırılan parçanın yerini altınla doldururlarmış. İnanışa göre, bir eşya ya da insan hasara uğramışsa, acı çekmişse, o bundan sonra bir hatıraya sahiptir, ders almıştır ve artık olduğundan çok daha güzel ve değerlidir. Onlar bu şekilde kusuru kabul ederek, kusuru güzel buluyorlar ve kusura yeni bir anlam yüklüyorlar aslında. Yaşadıklarımıza bakınca biz ne yapıyoruz? Hayatın önemini kaçırıyor, geçmişte yapılan hataları ,yanlışları sorguluyor ve doğruları görmek yerine geçmişe takılıp yaşadıklarımıza üzülmekten, çevremizdekileri üzmekten elimizdekilerin kıymetini bilmiyor maalesef anı kaçırıyor ,geriye kırık kalpler bırakıyoruz.

Bizler insanız ;her şey bizim için ,elbette acılar yaşanacak ama bizler ne yapacağız bu zamanda sımsıkı eller olup ,sırt sırta verip her şeyi birlikte baş edeceğimiz adresleri, doğru insanlarla birlik olacağımız ,kenetlenip ailemizi bir arada tutup, bir yanda da mesai arkadaşlarımız dava arkadaşlarımızla hak mücadelesi vermeyi öğreneceğiz. Bu günlere artık yeni bir sayfa açarak başlamayı öncelikle yeni yılda hedeflemeliyiz. Tek başına yol almak yerine doğru adresleri bulmak önemli aslında. Mesela yıllarca güvendiği güvence veren üstelik yetkili olup etkisiz olan yerleri bir kalemde silebilmeliyiz .Yıllarca umutlarınız gerçekleşecek, kayıplar giderilecek, özlük haklarda düzenleme yapılacak umuduyla umut verenlere inanarak binilen gemi artık su almaya başlıyorsa üstelik artık koca yalanlar varsa yapacak bir şey kalmamıştır. Zaman gemiyi terk etme zamanıdır.

Görünen o ki; insan acıyla baş edebiliyor ama hayal kırıklığıyla baş edemiyor ve çözümü hep erteliyor. Aldatılmanın en acı yanı ise güveni ve sevgiye olan inancı kaybetmek. İşte o an elini kolunu kopmuş gibi hissediyor insan. Ne yapacağını ne edeceğini nasıl hareket edeceğini bir daha nasıl güveneceğini bilemiyor .Yanlışa yanlış olarak devam etmeyi tercih etmek en kolay yol oluyor. Oysa ki ;çözüm ellerimizin arasında hayatın istikrarsızlığından ürpeririz , çiçeklerin tekrar tekrar solduğunu ve yaprakların düştüğünü gördükçe keder duyarız ve kalbimizde bizim de bu dünyada geçici olduğumuza artık çözüm üretilemeyeceği ve yakında tamamen haklarımızı kaybedeceğimiz korkusu bedenimizi sarar. Oysa ki; on iki yıldır verilen umutlara bel bağlayanlar bizim aramızda ,hatta yanı başımızda beraber çalıştığımız mesai arkadaşlarımız. Çözümü ise biraz daha beklemekte buluyorlar hala. Yaşam çarkı aleyhte işlemeye devam ederken yaşanan günün özetini hatta açıklamayı da bizler değil çevremizdekilerin yıllarca güvenilen kişiler yapıyor. Ne mi yapıyorlar açıklamalarında, işte birkaç cümleleri;

Asgari ücreti alkışladık

Emeklilik ,3600 gündemimizde

Memurlarımıza gerekli fiyat artışı yapıldı

Bu cümleleri kuran yetkili sendika ama etkisiz kişi veya kişiler kimini alkışlıyor kimini de anlıyor aslında, ancak anlamadığı bir şey var, o da gerçek sendikacılık ve memurun hali.

Siyasi otoritenin arkasında yapılan yaptırım, uygulama gücü olmayan ve baskı mekanizması olan örgütlenme nereye kadar insanların hedeflerini gerçekleştirebilecektir ,soruyorum sizlere. Yakın zamanda açıklanan mülakat sonrası Sağlık Bakanlığı Unvan Değişikliği Sınavı sonucunda birçok insan yüksek puanlarla açıkta kaldı. Oysa münhal kadrolar yeniden güncellenip ihtiyaç olan yerlere barajı geçenler yerleştirilmeliydi peki soruyorum size yetkili sendika bununla ilgili ne yaptı? ya da artırımlı ödenecek artık nöbet ücretleri deyip, zamanında reklamını yaparken ödenen artırımlı nöbet ücretleri geri istenince ne yaptı? Toplu sözleşme sonucunda yüzde bir barajını geçenlere üç ayda bir ödenecek sendika primi olan 400 TL ye ise açılan davalarla Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi .Peki kazanım diye sunduğu 400 TL nin bu durumuyla ilgili ne dedi? Yine yakın zamanda hekime zam diye duyurulup aslında kalemler arası bir düzeltme olduğu ortaya çıkınca ,hemen geri çekilip düzenlemelerin ileri bir tarihe ertelendiği duyurulunca ne yaptı? Ya koca bir sessizlikle ya da günü kurtaran sözlerle emekçinin hakkı yok sayıldı. Gözler kör ,kulaklar sağır oldu ek gösterge düzenlemesi unutulduğu gibi, 669 sayılı KHK ile devir olan personelin özlük hakları korunacak denildiği halde ,önce maaşlar ikiye bölündü sonra lojman hakkı alındı, akabinde ise sertifikaları olduğu halde unvanları alındı, yıllardır kanayan bir yara olan yardımcı hizmetler sınıfı ise halen kalkmadığı gibi, eğitim öğretime göre sınıf değişikliği yapılmadı, ek gösterge düzenlemesi bile yıllardır çözüme ulaşmadı.

Soruyorum şimdi siz değerli okurlara, yeni bir yıla girerken halen çözüm üretmeyenlerin yanında olup acıları yaşamak mı istiyorsunuz, yoksa acının içinden geçip dışarıya mı çıkmak istiyorsunuz. Unutmayın ki ;kimse kimsenin içinde kopan fırtınayı ,neyle sınandığını , hangi köşeyi döndüğünü bilemez. El ele tüm zorluklara karşı yanlışları doğru yaparak, uzun gecelerde zaman bazen akıp gitmese bile, doğruları elbet bularak yeni yılda yeni umut yeni gelecek doğru adres diyebilmeliyiz artık.

Umutla beklediğimiz ve sağlık , mutluluk, huzur dilediğimiz yeni yıla hazırlanıyoruz artık. İnşallah kötü günleri 2021 de bitirmişizdir. Ve yeni yılda bizleri doğrular , yeni umutlar ,liyakat, itibar, onur, sevgi ,saygı ,sağlık bulur. Sabrımız çok, yüreğimiz ferah, yolumuz bahtımız açık ,kaybettiklerimizin ise mekanı cennet olsun….Sağlıcakla kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Özlem T. Akarken Arşivi