Din simsarları ve biz uyuyan cahiller

1400 yıldır bize ne dediler, ne demek istediler, ne yapmamızı istiyorlar diye peygamberlerin, alimlerin söylem ve hareketlerinin tefsiri ile didiştik durduk.
Anlamak incelemek araştırmak elbette önemlidir ancak bu 1400 yıl sürmeli miydi? Yoksa bazı odaklar bizi öyle ya da böyle oyalama yoluna sokup gitgide daha, daha da dinden uzaklaşmamızı mı istedi aheste aheste…
1400 yıldır Yahudilere, Hristiyanlara ve diğer dinlerin mensuplarına beddua ederken daha fazla huzur, sağlık ve mutlu olmamız için en yürekten duygularımızla salavatlar getirip durduk.
Ama yaşadığımız acılardan göz pınarlarımız kurudu.
Biz zalimlerin vatanları yıkılsın dedikçe neredeyse yıkıma uğramayan kardeş kanı dökülmeyen İslam ülkesi kalmadı.
Yaşam tarzlarıyla alay ettikçe bırakın toplumsal erezyona uğramayı, aile düzenlerimizi akla hayale gelmeyen ahlaksızlıklarla kaybettik...
1400 yıldır zekatlar verdik ama her geçen gün açlık ve sefalet daha da arttı Müslüman ülkelerde...
Biz abdesti ne bozar? Kadınlar cenazeye gelebilir mi? Yaşı küçük kızla evlenmek caiz midir? gibi hayati! sorunlarla uğraşırken ve en hayırsızımızın bile perşembe akşamından hazırladığı süslü “hayırlı cumalar” mesajlarıyla günahlarımızdan arınırken; beddua ettiklerimiz uzaydan dünyayı yönetmeye, hücreyi bölmeye, bilimsel devrimler yapmayı başardı. Hiç sorgulamadık kendimizi..
Süslü ve pahalı mekanlarda çoğu oruç tutmayanlara verdiğimiz kuş sütü eksik iftarlarla övünüp ibadet ettiğimizi sanırken aç ve yoksulların haklarını israf ettiğimiz için cezalandırılıyor olabileceğimizi düşünenimiz var mıdır?
İnsanları katleden din düşmanı Deaş, Taliban, Hizbullah, İbda-c  gibi bir sürü terör örgütüne “inancımın gereğidir” diye katılan cahillerimızde azımsanamayacak kadar çok maalesef.
Aklımızı, adaletimizi ve vicdanımızı ne zaman yitirdik bilenimiz var mı?
Peki, bizden sonraki nesillere verebileceğimiz neyimiz kalmış söyleyebilecek kimse var mı?
1400 yıldır yitirdiğimiz değerler.
İnandığımız peşlerinden gittiğimiz din simsarları, insan müsvetteleri…
Sömürdüğümüz ve sömürülen duygularımız. Yitirdiğimiz değerler.
Bir türlü ibret almadığımız, ders çıkarmadığımız bin bir musibetler, felaketler acılar.
Bırakın değerlerini bilmeyi isimlerini bile bilmediğimiz Müslüman bilim adamları, filozoflar, alimler bile düzeltememiş bizi ve çarpık düzenimizi.
Hiç soran var mı? Aklımızı, ahlakımızı kim ve ya kimler rehin aldı ve biz neden ses çıkarmadık vicdanlarımızın esaretine.
Çok zor muydu Allah’a imanla bilime ve ilime yaslanarak zulme direnmek, adalete sığınmak, ahlaka sarılmak bilemedim siz söyleyin vesselam...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi