Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Fail

Yaşamda her şeyin bir nedeni ve niçin’i vardır.     Olay ve olgular kendiliğinden değil doğa ve toplumun öznesi ve nesnesi olan varlıklar     tarafından belirlenir. 
Toplumsal ve tarihsel süreçte özne (insan) giderek daha da belirleyici olmakta.
Özne, yani bir işi yapan, uğraşan, çalışan     bellidir, faildir. 
Fail, gizli olmayıp, aşikârdır, alenendir     “zahirdir”.
Her toplumsal tarihi dönemde belirleyici olan özne/insan olmuştur.
Toplumsal yaşamda ekonomik ilişkiler, iktidar, güç, silah, ihtiyaç ve ihtirasların sarmalında günümüze kadar geldi.
Doğa olaylarında tetikleyici ama toplumsal yaşamda belirleyici olan öznedir, faildir.
Son yıllarda gündelik yaşamda sıkça kullanılan “fail” kelimesi çoğu yerde suçlu anlamında kullanılmakta ki yanlıştır. 
“Fail” her hangi bir olayın yapanı denilmekle; bu kelimeyi cinayetin yapanı faili olarak da kullanılabilir; ama tek başına “fail”  dendiğinde neyi yapanı olduğunu anlamak imkânsız.
“Fail” dendiği zaman ne, nasıl, niçin, neyin faili gibi sorularla yanıt aranır ve olayın üstüne gidilirse kullananın kafasında sorular oluşur yanıtını bulmada yardımcı olunur.
‘Hukuk dilinde bir suçu işleyene verilen genel bir ad; bu anlamında kullanıldığında ortada bir suç olması ve bunun belirli bir kimse ( ya da tüzel kişi) tarafından işlenmiş olması gerekmektedir; hukuk anlamında  “bir olayın yapanı” tanımına karşılık gelmektedir, teknik bir terim olduğu belirtilmekte; “neyi yapan” sorusunun yanıtı her zaman  “suçu işleyen” anlamındadır.’
Her olayın bir faili kişi ya da tüzel kişisi vardır.
Bir olayın yapanı belli ise “faili belli”, yapanı belli olmayan meçhul olana da “faili meçhul”     denilir.
Yüz yıllık tarihi sürece Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemine bakalım;
Osmanlı 1. Emperyalist Paylaşım savaşına neden girdi? Ufku dar yöneticilerin emperyalist yağmadan pay almak için diyebilir miyiz?
Çanakkale geçilmez denilse de, “halifenin” imzasıyla ülke işgal altına alınmadı mı?
Ülkenin işgaline direnen ve fiili destek verenler fermanlar ile hain ilan edilmedi mi?
Kimileri ne halifeye nede paşalarına yarandı ve Karadeniz’ in derinliklerine yatarken, kimileride hain tuzaklarda katledildi ya da işkencelerde sakat kalmadı mı?
İşgal döneminde kimler kimin mandası olmak     istedi?
Savaşın yenileni savaş tazminatı ödemek zorunda, 1. Emperyalist paylaşım savaşının  “savaş tazminatını” kimler kime ödedi?
Osmanlının savaş tazminatı ödenirken, ülkemin insanının yaşadığı zorluklara rağmen borç ve hibe almadan kalkınmaya ve kendine yeter bir ülke haline getirmeye çalışan kimlerdi? 
Bugün ülkemin kamu kurumları özelleştirilip satılırken, kimler ve neden milyarlarca dolarlık dış borç yaptı ve yapmaya devam etmekte?
Geçen yüz yılın başında ve sonunda demokratik ilişkilerin gelişmeye başladığı, toplumsal muhalefetin güçlendiği ve örgütlendiği aynı zamanda katliamlar ve cinayetler dönemi de yaşandı. 
“Toplumsal muhalefetin” yükselişini hazmedemeyen güçler devletin biçaresizliğinin arkasına saklanarak “zor zamanların politikası” olan yalan, iftira, katliam ve cinayetler neden ve niçin hala gündemde?
İyi ve kötünün  “faili” bellidir; bugün olmaz ise yarın mutlaka gün ışığına çıkacaktır.
Evet; toplumsal tarih işbirlikçi, hain, iftiracı, işkenceci ve katillerin utanç öyküleriyle doludur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi