Halkın sırtından bütçe

Bütçe kasım ayında toplanan vergilerin etkisiyle 75,6 milyar TL fazla verdi. Vergi gelirlerinin yüzde 38’ini ÖTV ve KDV oluşturdu. EK MTV’den 27 milyar lira toplandı. Bütçe eylül ve ekim aylarında verilen açıkların ardından kasım ayında fazla verdi. Kasımda bütçe gelirleri yurttaşlardan alınan vergilerin etkisiyle geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 114,8 artışla 746,8 milyar TL oldu, harcamalar da yüzde 180,3 yükselişle 671,2 milyar TL düzeyine ulaştı. Böylece, kasımda merkezi yönetim bütçesi 75,6 milyar TL fazla verdi. Ocak-kasım döneminde ise merkezi yönetim bütçe açığı 532,4 milyar TL oldu.

Vergi gelirlerinin 668,5 milyar TL’ye ulaşarak yılın en yüksek seviyesine çıkması, bütçenin kasımda fazla vermesini sağladı. Petrol ve doğalgaz ürünleri ile motorlu taşıtlardan alınan vergilerdeki hızlı artışların etkisiyle ÖTV gelirleri 102,6 milyar TL düzeyine ulaştı. Dahilde alınan KDV ise kasımda bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık olarak üç kat artarak 52 milyar TL’ye, ithalde alınan KDV ise yüzde 83,9 artışla 101 milyar TL düzeyine yükseldi. Kasımda vergi gelirlerinin yüzde 38’ini ÖTV ve KDV oluşturdu. Vergi gelirleri ayrıca geçen yılın aynı dönemine kıyasla iki katından fazla yükselişle 261,6 milyar TL’ye ulaşan geçici kurumlar vergisinin etkisiyle de yükseldi.

27 milyar lira toplandı
Seçim sonrası çıkarılan torba yasaya eklenen ve tartışma yaratan ek motorlu taşıtlar vergisinden kasımda 9,7 milyar lira toplandı. Tahsil edilen toplam tutar ise 27 milyar 50 milyon TL oldu. Hedeflenen tahsilat yaklaşık 32 milyar TL düzeyinde bulunuyor.2023 yılı ocak-kasım dönemi vergi gelirleri tahsilatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 89,6 oranında artarak 4 trilyon 59 milyar 954 milyon TL oldu. Bu dönemde KDV ve ÖTV'nin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 52 olarak gerçekleşti. Kasımda sermaye transferleri kalemindeki yıllık yaklaşık 11 kat artış dikkati çekti. Borç verme kalemi altında Devlet Demir Yolları’na 7,2 milyar TL, görevlendirme gideri altında SGK, BOTAŞ ve EÜAŞ’a sırasıyla 75,8 milyar TL, 12 milyar TL ve 10,1 milyar TL ödeme yapıldı. Ocak-Kasım dönmei hazine vergi gelirlerindeki artış . ÖTV: %121.Motorlu taşıtlar: %75. Şans oyunu: %65. Dahilde alınan KDV: %185

Kamuda israf gaz kesmiyor
Kamunun israf harcamaları arasında gösterilen kiralama işlemlerinin de son sürat devam ettiği ortaya çıktı. Kiralama kaleminden sadece kasım ayında 2 milyar liralık harcama yapıldı. Kiralama giderleri arasında uçak ve taşıt kiralama harcamaları dikkat çekti. Bu harcamanın yüzde 48’ini ise uçak kiraları oluşturdu. Kasımda uçak kiralarına 978 milyon lira ödendi. Ocak-kasım döneminde ise toplamda 5 milyar TL uçak kiraları için harcandı. Uçak kiraları kiralama kalemi içerisindeki en büyük gideri oluşturdu. Kasımda 298 milyon TL ödenen taşıt kuralarının Ocak-Kasım dönemindeki toplamı 2 milyar lirayı aştı. Cumhurbaşkanı tarafından harcanabilen ve hesabı sorulamayan gizli hizmet giderleri kaleminden 808 milyon TL harcama yapıldı. Ocak-kasım döneminde toplamda 5,6 milyar liralık örtülü ödenek harcaması yapıldı.

Seçim bitti, zamlar gaza bastı
Genel seçim öncesinde bir süre ara veren zam yağmuru, haziran ayı itibarıyla adeta sağanağa dönüştü. Enflasyon kesintisiz 59 aydır yükselirken, son 7 aydır temel ihtiyaç ürünlerinde fiyatlar katlanarak artıyor. Seçim vaatleri kapsamında iktidarın doğalgazdan elektriğe indirim kararı alıp, farklı sektörlerde ertelediği zamlar, seçimlerin hemen ardından yeniden gaza bastı. Başta temel gıda ürünleri olmak üzere birçok ürün kaleminde mayıs-aralık arası dönemde fiyat artışları yüzde 250’leri aşmış durumda. Mayıs ayına kadar frene basılan fiyat artışları seçimlerin hemen ardından alkollü içecekler, tütün ve akaryakıt ürünlerinde devreye girmiş, başta meyve sebze, giyim gibi alanlar olmak üzere zam yağmuru başlamıştı. Haziran ayı ile birlikte çıkışa geçen enflasyonda ise revize edilen beklentilerle Mayıs 2024’e kadar yükselişin devam ederek yeni bir zirvenin görülmesi, zam yağmurunun da sürmesi bekleniyor.
cep.jpeg

Gıda enflasyonu yüzde 67
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre mayıs ayında gıda enflasyonu yüzde 0.71 gibi çok küçük bir oranda artmış, yıllık bazda ise yüzde 52.52 seviyesinde açıklanmıştı. Seçimlerin hemen ardından ise haziranda gıda enflasyonu yüzde 3.02 seviyesine çıkmıştı. Yeni para politikasının ve devreye alınan zamların etkisi ile son açıklanan kasım verisine göre aylık gıda enflasyonu yüzde 2.78 artarken, yıllık bazda ise 67.16’ya kadar çıktı. Enflasyonla mücadelede tek haneli oranlar için iktidar 2026 yılına işaret ederken, kasımla birlikte 59 aydır kesintisiz olarak yükselen enflasyonun açıklanacak aralık verisi ile bu seriyi 60 aya çıkarması bekleniyor. 2023’ün son Enflasyon Raporu’na göre, TCMB 2023 ve 2024 yıl sonu enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize ederken, 2023 için yüzde 65, 2024 için yüzde 36, 2025 için ise yüzde 14’lük bir enflasyon beklentisi var.​​​​​​​

Zam yağmuru perişan ediyor
Seçimlerin tamamlanmasının hemen ardından özellikle sebze meyvede başlayan pahalılık vatandaşın bütçesini zorlarken zeytinyağından suya pek çok ürün fiyat artışını gördü. Geçen 7 aylık süreçte kabak yüzde 251 gibi bir fiyat artışını görürken, peynir yüzde 118, tavuk yüzde 137’lik zamlar gördü

3 milyon hanenin geliri asgari ücret
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından yapılan çalışmada, emeğin katma değer içindeki payının 2016’dan bu yana gerilediği ve azalma hızının 2019 sonrası arttığı vurgulandı. TEPAV Kalkınma Politikaları Direktörü Ekrem Cünedioğlu’nun yaptığı çalışmada şunlar kaydedildi: “Özellikle son üç yılda yüksek enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki bozukluk fiyatlama davranışlarındaki bozulmayı tetikleyerek yüksek kâr marjına izin vermiş, ancak söz konusu kâr artışı Türkiye’deki bölüşüm probleminin daha da derinleşmesine neden olmuştur.”

Asgari ücret artışı yetersiz
Çalışmada bu gerilemenin, 2016 sonrası personel maliyetlerindeki reel artışın, reel katma değer artışının altında kalmasından kaynaklandığı vurgulandı. ‘Asgari ücretlileştirme’ trendine vurgu yapılan çalışmada şunlara dikkat çekildi: “Söz konusu bölüşüm probleminin çözülmesi için sadece asgari ücrette kayda değer artış yapmanın yeterli olmayacağı da unutulmamalıdır. Nitekim Türkiye’de asgari ücret üstündeki ücretlerin artış oranının asgari ücretteki artışın altında kalması ülkede ‘asgari ücretlileşme’ trendini beslemiş ve özel sektörde neredeyse her iki çalışandan biri asgari ücretli statüsüne geçmiştir. Üstelik 2023’ün üçüncü çeyreği itibarıyla kayıt dışı istihdam oranının hâlâ yüzde 27,2, atıl işgücü oranının ise yüzde 22,3 düzeyinde olmasının işçinin pazarlık gücünü azalttığı unutulmamalıdır.”

İller arasında büyük farklılık
Çalışma, ücretlilerin durumunun iyileştirilmesine yönelik geniş kapsamlı bir yaklaşım önerirken, asgari ücret söz konusu edildiğinde bölgesel olarak satınalma gücü farklılıkları dikkate alınarak bir politika oluşturulabileceği belirtildi. Mevcut genel ücretin beklendiği ya da istendiği gibi yatırımların bölgelere kaymasına imkan vermediğine dikkat çekilerek, “İstanbul özel sektörde tam zamanlı çalışan ücretlilerinin ortalama ücretinin en yüksek olduğu ikinci bölge iken satın alma gücü düzeltmesi yapıldığında yirminci sıraya gerilemektedir. İller arasındaki fiyat düzeyi farkları aynı satın alma gücüne sahip olmak için ihtiyaç duyulan gelirin farklılaşmasına neden olmaktadır” yorumu yapıldı.

Geliri yüksek olanın işi kolay
Yüksek gelir gruplarının daha düşük enflasyon hissettiği görülüyor. Dördüncü (yüksek) yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 64,2 olurken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu ise yüzde 48,9 oldu. Böylece en yoksul gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 105,5 olurken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 48,9 oranında kaldı. Bu durum enflasyonun gelir gruplarına, farklı toplumsal kesim ve sınıflara göre önemli ölçüde farklı hissedildiğini ortaya koyuyor. TÜFE ve gıda fiyatları endeksi artmaya devam ediyor. 2005 yılında 122 olan TÜFE endeksi, Kasım 2023’te 1.807’ye yükseldi. 2005’te 122 olan gıda fiyatları endeksi ise 2023’te 2.553’e yükseldi. Böylece TÜFE 2003’ten bu yana 18,1 ve 2005’ten bu yanda 14,8 kat; gıda fiyatları ise 2003’ten bu yana 25,5 kat ve 2005’ten bu yana 20,9 kat arttı. 2005’te yüzde 7,6 olan yıllık enflasyon oranı 2023’te yüzde 62 oldu. 2005’te yüzde 5,7 olan yıllık gıda enflasyonu ise 2023’te yüzde 67,2’ye yükseldi. Öte yandan son yıllarda gıda enflasyonu ile genel enflasyon arasındaki fark açılmaya başladı. Kasım 2005’te TÜFE’yle aynı seyreden gıda fiyatları endeksi Kasım 2023’te TÜFE’nin 746 puan (yüzde 41,3) üstüne çıktı.

2.jpeg

Türkiye gıda enflasyonunda ilk sırada
Uluslararası gıda enflasyonu oranları açıklandı. Türkiye, ekim ayında yüzde 72 ile ilk sırada. Artı Gerçek - Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD), üyesi olan ülkelerde ekim ayında hesaplanan gıda enflasyonu oranlarını yayınladı. Raporda, ülkelerin bir yıl içinde değişen enflasyon oranlarına yer verildi. OECD’nin yayınladığı rapor şöyle: “OECD'de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile ölçülen yıllık enflasyon eylülde yüzde 6,2 iken ekimde yüzde 5,6'ya düştü. Bu, Ekim 2021'den bu yana en düşük seviye olmasına rağmen Haziran 2023'te benzer bir orana kısaca yüzde 5,7'ye yaklaşılmıştı. OECD üyesi 28 ülkede eylül ve ekim aylarında enflasyon düşüşü oldu.
Buna karşılık, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti ve Kosta Rika'da enflasyon yüzde bir puan veya daha fazla arttı. Enflasyon Danimarka'da sıfıra yakın seyrederken, Hollanda'da negatife döndü. Kosta Rika'da yükselişe rağmen negatif kaldı. OECD'de gıda enflasyonu yavaşlamayı sürdürerek eylül ayında yüzde 8,1'den ekim ayında yüzde 7,4'e geriledi. Gıda enflasyonu 32 OECD ülkesinde düşüş gösterdi ancak Türkiye, İzlanda, Kolombiya ve Birleşik Krallık'ta yüzde 10'un üzerinde olduğu görülüyor.

3.jpeg

Türkiye, sağlıkta da sondan üçüncü
Genel Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Derya Uğur, “Bu göstergeler, Türkiye’nin sağlık hizmetlerindeki ciddi sorunları açıkça gözler önüne sermekte. Türkiye’de sağlık politikaları aciliyetle gözden geçirilmeli” dedi. Bir Bakışta Sağlık 2023 Raporu (Health at a Glance 2023), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından yayımlandı. Raporda, Türkiye’ye ilişkin veriler, sağlık sistemindeki çöküşü gözler önüne serdi. OECD ülkelerinde sağlık harcamalarının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 9.2 olduğu belirtilen raporda, Türkiye’de bu oran yüzde 4.3’te kaldı. Türkiye’nin, sağlık harcamalarında OECD ülkeleri içerisinde sondan 3. sırada yer alması dikkat çekti.

Yaşam süresi düşük
Ayrıca, kişi başına düşen sağlık harcamalarının OECD ortalaması 4 bin 986 dolar iken, Türkiye’de bu harcamanın kişi başına ortalama 1827 dolar olduğu belirtildi. Genel Sağlık-İş Başkanı Derya Uğur, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, “Türkiye, 78.6 yıllık ortalama ile, OECD ülkeleri içerisinde doğuştan beklenen yaşam süresinin en düşük olduğu 10 ülke arasında. Bu konuda OECD ortalaması, 80.3 yıl. Yüz bin kişide tedavi edilebilir ölüm oranı 107 olan Türkiye, bu açıdan da OECD ortalamasından daha kötü bir değere sahip” dedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barış Önal Arşivi