OHAL’li Türkiye’nin vay haline

OHAL’li Türkiye’nin  vay haline
15 Temmuz darbe girişimi gerekçesiyle ilan edilen OHAL’den bir türlü vazgeçilmiyor. İktidar, ne darbe girişimine katkı sunanları bir an önce bulma ve cezalandırma derdinde, ne de bir an önce demokrasi kurallarına dönme, uyma derdinde. O, 2019 da yönetilmeye başlayacağımız tek adam rejimini şimdiden başlattığı uygulamayı perçinleştirmek niyetinde. Şimdiden tek adamın yayınladığı KHK’larla, tek adamın iradesiyle ülke yönetilmeye devam ediyor.

15 Temmuz darbe girişimi gerekçesiyle ilan edilen OHAL’den bir türlü vazgeçilmiyor. İktidar, ne darbe girişimine katkı sunanları bir an önce bulma ve cezalandırma derdinde, ne de bir an önce demokrasi kurallarına dönme, uyma derdinde. O, 2019 da yönetilmeye başlayacağımız tek adam rejimini şimdiden başlattığı uygulamayı perçinleştirmek niyetinde. Şimdiden tek adamın yayınladığı KHK’larla, tek adamın iradesiyle ülke yönetilmeye devam ediyor.
Diyorlar ki, 2019 seçimleri erkene alınabilir. Ekonomi daha da kötüye gideceğinden iktidar partisi ve genel başkanının seçimi kaybetme riski artacağından seçimler erkene alınabilir.
Ben bu ihtimali pek gerçekleşecek gibi görmüyorum. Zira ekonomi zaten kötü durumdadir. Fabrikalar kapanıyor, esnaf perişan, ha bire kepenk kapatıyor. Her geçen gün boş, kiralanmayan dükkan sayısı artıyor. Dar gelirli çöpten sebze topluyor. Daha da kötüsü olur mu? Olur. Ama iktidarın seçim kazanması için ülkenin güllük gülistanlık olması gerekmiyor!
Bugün toplum korku içindedir. Hükümeti eleştirmek öyle her babayiğidin karı değil. Bunu pekiştiren adımlar da ha bire atılıyor. Bakın gelecek toplum şekilleniyor. KHK ile sivillere bile yargıdan muafiyet getiriliyor. Sivil toplumda silahlanma artıyor. Basında haberler çıkıyordu, “Cumhurbaşkanının dünürü Orhan Uzuner’in silahlı sivil milis gücü kurduğu” iddia edilmişti. Hatta Uzuner’in yayınladığı videoda “En küçük cihazımız düdük. Arabamda megafon var. Gerektiği zaman kullanacağımız silah var. Böyle hazırlıklar yapmamız lazım" dediği iddia edilmişti.
HÖH, halk özel hareketi diye dernek kuruldu. Başkanı, “Cumhurbaşkanımız emrederse biz sokaklara çıkarız” diyor. Bu derneğin 22.000 üyesi olduğu yazıldı.
İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener açıkladı; “bu sivil silahlı güçler, birçok ilde silahlı talim yapıyor diye.”
696 sayılı KHK ile  “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket edenler yargılanmaz” hükmü getirildi.
En yetkin hukukçular, en yetkin siyasetçiler bu madde ile “iç savaş çıkabileceğini, insanların birbirini vurabilecekleri ve yargılanmayacaklarını” ifade ediyor.
Şimdi bütün ülke bunu konuşuyor; İktidar tarafı “bu sadece 15 Temmuz darbe girişimini kapsamaktadır” derken, Burhan Kuzu “bu gelecekte yaşanabilecek darbe girişimi ve terör eylemlerini de kapsıyor” açıklaması yaptı. Burhan Hoca ne de olsa hukukçu, elbette daha iyi biliyor. 
Bütün bunlar bu ülkede yaşanıyor ama iktidar aklımızla alay ediyor. Her şey apaçık ortadadır. Ne denildiği, niçin denildiği açık ve yorum gerektirmiyor. Bu iktidar, kendi aleyhine yapılan her eylemi terör eylemi olarak değerlendiriyor. “Terör eylemlerini bastırmak devletin işi ama devlet terör yapmasın diye bu iş sivillere havale ediliyor. Bunun zemini hazırlanıyor” deniyor.
Zaten hükümetimiz ülkeyi KHK ile yönetmeyi çok sevdi. KHK’lar TBMM’sinde kanun haline getirilmesi gerekir ama bizde böyle bir mecburiyet de yok. Nasıl istenirse öyle yönetiliyor. Kim ne diyebilir ki?KHK ile yargı nasıl devre dışı bırakılıyor bir bakalım.
KHK’lerle yönetilen Türkiye’de evrensel hukuk kuralları tamamen devre dışı bırakıldı. “İlahiyat mezunlarının din öğretmeni olmasına karşı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği mezunu bir adayın "adaletsizlik" gerekçesiyle açtığı davada Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Ama İktidar yayınladığı KHK ile mahkeme kararını hiçe sayarak İlahiyat mezunlarının öğretmenliğini onayladı. Danıştay bu konuda yeni bir karar vermeyeceğini açıkladı.” 
KHK ile yargıya kıyak da geçiliyor. “KHK'den Danıştay başkanı, Danıştay başsavcısı, başkanvekilleri, daire başkanları ile bunların emeklileri ve bakmakla yükümlü oldukları aile fertlerinin sağlık giderlerinin Türkiye Büyük Millet Meclis üyelerinin tabi oldukları hükümler ve esaslar çerçevesinde Danıştay bütçesinden ödenmesi çıktı.” 
KHK ile istenmeyen kişiler bertaraf edilebiliyor. “Düzce'de bir işadamı savcılığa başvurup FETÖ itirafçısı oldu. Önce kimlerle bağlantılı olduğunu anlatan işadamı, ifadesine şirketine ceza kesen Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nde çalışan mimarı da ekleyerek mimar Alev Şahin'in PKK'lı olduğunu iddia etti. Hakkında hiçbir soruşturma olmayan Şahin şikâyetten sonra KHK ile işinden atıldı.”
Türkiye OHAL ile yönetildiği sürece bunların benzerlerini daha çok yaşarız. Zaten bunlar sadece birkaç örnek. Türkiye’de yaşananlar herkesin gözünün önünde oluyor. Kimisi korkusundan, kimisi çıkar ilişkisinden ses çıkaramıyor. Sesi çıkanlar mı? Onlar zaten vatan haini, onları kim dinler.
Bu ahval ile seçimlere gidilecek. Her durumun kolayı, her derdin KHK’sı vardır. Merak etmeyin beklenen sonuç elde         edilecektir.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.