Parti İçi Demokrasiyi Yaşatmak Gerek

Yerel seçimlere iki ay gibi kısa bir süre kala siyasi partiler belediye başkan adaylarını açıklamaya devam ediyor.

İktidar partisi AKP ve ortaklarının yer aldığı Cumhur ittifakı için parti içi demokrasi kavramının pek bir anlamı ve önemi yok.

Ancak halka rağmen halkı yönetmekte ısrarlı ama ülkeyi yönetemez noktaya gelmiş mevcut iktidarı uzaklaştırma iddiasında olan muhalefet partilerinin halkın iradesine ve dolayısıyla parti içi demokrasiye her zamankinden daha çok ihtiyacı var.

Özellikle de ana muhalefet partisi CHP’nin her kademede ön seçimi önceleyen bir politika izlemesi gerekir.

Kuşkusuz mevcut siyasi partiler ve seçim yasası bir yana bir türlü oluşturulamayan sağlıklı üye yapılanması nedeniyle kimi yerlerde ön seçimin de pek demokratik sonuçlar vermediği oluyor.

Ancak her şeye rağmen Genel Başkan Özgür Özel’in dediği gibi “en kötü ön seçim, en iyi atamadan daha makbuldür.”

Geçtiğimiz pazar günü Muğla Milas’ta bunun en somut örneğini yaşadık.

Gerek Belediye başkan adaylığı gerekse belediye meclis üyeliği için tüm üyelerin katılımına açık bir ön seçim yapıldı.

Deneyimli siyasetçi Fevzi Topuz açık ara seçimlerden birinci çıktı.

Kimsenin itirazı olmadığı gibi, bu demokratik iradeye herkesin saygı göstereceğine inanıyorum.

Böyle olmasa da Fevzi Topuz Genel Merkez tarafından atanmış olsaydı Topuz’un 1.500 oyuna karşın 100 oy bile alamayan aday adayları “Haksızlık yapıldı, benim hakkımdı, ön seçim yapılsaydı ben seçilirdim.” türünden serzenişte bulunacak, belki de birçok insan buna inanacak ya da en azından kuşkuyla bakacaktı.

Muğla’nın en büyük ilçesi ve de tüm rantiyecilerin takibinde olan Bodrum’da da ilçe yönetimi ön seçim yapılması konusunda görüş ve taleplerini genel merkeze ilettiler.

Öyle sanıyorum Şubat ayının ilk haftası tüm üyelerin katılımıyla tek merkezde yalnızca belediye meclis üyeliği için bir ön seçim yapılacak.

Keşke Belediye Başkanlığı için de aynı uygulama yapılsaydı ancak aday adaylarının büyük çoğunluğunun ön seçim yapılmasına ilişkin dilekçeye imza vermedikleri söyleniyor.

Belki de ilk kez belediye başkan aday adaylarına endeksli olmayan bir demokratik yarışa tanık olacağız.

Eskiden her belediye başkan aday adayı kendi meclis üyesi aday adaylarını belirliyor ve onların listede seçilebilecek yerlerde olması için çaba gösteriyordu.

Ancak bu tür bir yöntemle emek, liyakat ve yetenek gibi kriterlerde çok kişisel ilişkiler ve hatta kimi zaman akçeli birliktelikler öne çıkıyordu.

Sandığa karar verilirse; İlçe yönetiminin de meclis aday adaylarının kendilerini üyelere tanıtabilmelerine imkan verecek ortam ve koşulları oluşturması gerekiyor.

Öte yandan Genel Merkezin fermuar sistemini gerekçe göstererek parti dışından, emek ve parti aidiyeti gözetmeksizin sıralamaya adaletsiz biçimde müdahale etmesine karşı da tavır alması gerekir.

Tahmin ediyorum, genel merkez yöneticilerinin her birinde onlarca kişi için referans notları vardır.

Kadın ve gençlik kotasının uygulanması ve listede kimi meslek gruplarının eksikliği, tecrübe ve birikimiyle kesin yararlı olacağına inanılan ama Bodrum’da yaşayan, Bodrum’u tanıyan, Bodrum halkı tarafından tanınan kimi kişilerin kontenjandan yararlandırılması dışında kesinlikle halkın tercihine saygı duyulmalıdır.

Bodrum örneğinden yola çıkarak ifade etmeye çalıştığım öneri ve tespitler kuşkusuz her yer için geçerlidir.

İçinde yaşadığımız küresel dünyada ekonomik ve sosyal ilişkiler gibi siyasi ilişkiler ve buna bağlı siyasi politikalar da değişti.

Değişim iddiasıyla yeni bir yönetimle yola çıkan CHP bu konuda da öncülük yapmalı, siyasi iş birliklerini ve stratejilerini bu gerçekliklere göre yeniden kurgulamalıdır.

Yerel seçimler bu nedenle önemli bir fırsattır ve bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirilmesi konusunda azami çaba gösterilmelidir.

Yerel örgütlere inisiyatif tanınmalı, yerel dinamiklerin en doğru şekilde kullanılması için yaratıcı yöntem ve taktikler geliştirilmelidir.

Aksi halde ekonomik olarak çökmüş, sosyal ve kültürel alanda baskılanmış bir ülkede ne barış ne de özgürlükten söz etmek mümkün değildir.

Eylemli muhalefet konusunda CHP yeni yönetiminin başlattığı hamle halkta karşılık bulduğu gibi toplumsal muhalefetin örgütlenmesi anlamında da önemli bir sinerji yarattığı da görülüyor.

Yargı bağımsızlığının yok edilmesi, cumhuriyet değerlerine yönelik saldırılar, hukuksuz yargılamalar, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması için bu tek adam yönetiminden kurtulunması gerekiyor.

Bir yandan mevcut belediyelerin korunması, diğer yandan yeni belediyeler kazanarak yerel iktidarın güçlendirilmesi gerçek halk iktidarının yolunu açacaktır.

Böylesine yaşamsal öneme sahip seçimler öncesi kimsenin kişisel, grupsal ya da örgütsel çıkar ve beklentilerini toplumsal çıkarların önüne çıkarma hakkı yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi