Dipten gelen kırmızı dalga

31 Mart yerel seçimleri sonucunda iktidarı temsil eden Cumhur ittifakı ve Erdoğan ummadıkları bir seçim yenilgisiyle karşılaştı.

Seçim sürecinde yapılan kimi parti içi anti-demokratik uygulamalara ilişkin eleştirilerimiz saklı kalmak kaydıyla CHP yeni yönetiminin sağladığı bu büyük başarıyı yürekten kutlamak gerek.

Türkiye’de AK Partinin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana CHP’nin aldığı en önemli siyasi başarı olarak tarihe not düşülecektir.

Mevcut belediyeleri üstelik de açık ara yeniden kazandıkları gibi iktidarın kalesi olarak bilinen kimi yerlerde alınan belediyelerle CHP, siyasette kartların yeniden karılmasını sağlamıştır.

Çok ilginç gelişmelerin yaşandığı bu seçimlerde iktidarın oy deposu sayılabilecek bazı illerdeki sonuçlar doğrusu herkes için sürpriz sayılabilir.

Deprem sonrası bile AK Partiden vazgeçmeyen Adıyaman halkı bu seçimlerde ilk kez Erdoğan’a sarı değil kırmızı kart göstermiştir. Keza Kahramanmaraş’ın Elbistan ve Pazarcık ilçelerinde de halk sonunda aslına dönerek CHP’nin kazanmasını sağlamıştır.

En ilgi çeken konu da bıçak sırtı ya da çok az farkla kazanılabilir denen yerlerde en az 10 puan farkla rakiplerini sandığa gömen CHP adayları Türkiye’de yeni bir siyaset tarzının gelişmesine ve yerleşmesine neden oldular.

Bursa, Balıkesir, Manisa, Denizli gibi büyükşehirlerde üstelik de açık farkla seçim kazanmak kuşkusuz doğru bir seçim kampanyasının yanında doğru aday tercihlerinin de ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir.

İktidarın başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bakanlarla birlikte tüm devlet olanaklarını yasal olmayan biçimde sahaya sürmesine rağmen ezilen, açlığa, yokluğa mahkum edilen halk, bu uygulamalara cevabını sandıkta en ağır biçimde vermiştir.

Bu seçim sonuçlarından sonra bir değerlendirme yapacak olursak,

Öncelikle halk bu tek adam rejimini başta denemekten yana olsa da gerek sosyal gerekse ekonomik olarak içine sindiremediğini en nihayet en sert biçimde iktidar mensuplarına bildirmiştir.

İçinde bulunduğumuz siyasal konjonktür gereği farklı biçimleri denenen ittifak politikalarının yarar sağlamadığını, çok partili parlamenter sisteme geçilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Hepsinden de önemlisi bizim halkımız demokrasinin olmazsa olmazı seçimlerin en doğru yöntem olduğunu bir kez daha kabullenerek sandığa gitmiş ve sorumlu yurttaşlar olarak görevini yapmıştır.

Kuşkusuz CHP yönetimi ve örgütlerinin özverili çabaları önemli olsa da bu siyasi zaferin mimarı siyasi öngörülerine pek itibar etmediğimiz halkın kendisidir.

Geçmişte de kimi zaman yaptığı gibi bir kez daha siyasete ve siyasetçiler ayar, iktidara çok ağır bir ders vermiştir.

Bakalım iktidar bu dersi ne kadar anladı, siyasiler ne kadar kendilerine çeki düzen verecek, zamanla göreceğiz.

Ancak şu bir gerçek, artık umudun bittiği, gençlerin hayal bile edemediği, emeklinin çaresizlikten kıvrandığı bir zamanda bu seçim sonuçları hepimize ilaç gibi geldi.

Geçtiğimiz seçimlerde kazanılan metropol kent belediyelerinin ülkemizin en sıkıntılı dönemlerinde gösterdikleri olağanüstü belediyecilik hizmetleri bu seçimlerin kazanılmasında önemli rol oynamıştır.

Öyle olduğu için o eski belediye başkanlarının dışında bugün yeni kazanılan belediyelerin olduğu yerlerde de CHP adayları çok zorlanmadan fark atarak seçimleri kazanabilmişlerdir.

Bu seçim sonuçlarının en önemli siyasi yansıması da İYİ Partinin artık siyaset sahnesinde kalmada zorlanacağı, Meral Akşener’in de bir proje insanı olarak görevinin sona erdiğidir.

“Kibirli insanlar başarıya sırtlarını dayadı mı öğle vakti üstüne bastığı gölgeyi bile küçük görür.”

Mevcut iktidar yıllardır vazgeçemediği kibrinin, sonunda işe yaramadığını ve ne kadar tehlikeli olduğunu umarım görmüştür.

İktidar ve onun sağladığı güç çoğu zaman sahiplerini zehirler.

Bu seçim sonuçları CHP’ye kamuda iktidar yolunu açtığı gibi öncesinde de kamusal bir meşruiyet ve yerel iktidar imkanı sundu.

Hak etmediği halde parti içerisinde statü sahibi olan kimi kibirli siyasiler yarın zafer sarhoşluğuyla olmadık yanlışlar yapmaya meyillidir.

CHP’nin bir yandan bu kibirli muhterisleri kontrol altında tutması diğer yandan da bu seçim başarısının kendisine yüklediği toplumsal muhalefeti örgütleme sorumluluğunu unutmaması gerekiyor.

31 Mart seçimleri; ülkemizi bir uçurumun kenarına getiren, tüm yönetim kademelerinde liyakatsızlığın, yolsuzluk ve hukuksuzluğun ayyuka çıktığı tek adam yönetiminden kurtulabilme şansı verdi.

Önemli olan bu şansı ve imkanı halk yararına, insan odaklı ve emekten yana kullanabilme iradesini gösterebilmek, içinde bulunduğumuz vahşi kapitalist sisteme rağmen barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesine destek vermektir.

Yeni seçilen başkanlara önerimiz de(Asıl olan iktidar olmak değil, muktedir olabilmektir.)

Hiç kimsenin bu fırsatı kendi kişisel hırs ve egoları uğruna yok etme lüksü yoktur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi