Halit Çelikbudak

Halit Çelikbudak

Kontrolde sınıfta kaldık

Goethe’nin ünlü eseri Faust’ta ‘Ne’yi düşün, ama daha çok nasıl’ı düşün‘ dediği gibi ‘nasıl’ın cevabı şart. Eksikliklerle, hatalarla yüzleşebilme cesaretini göstermek gerekiyor. Kentlerin nasıl kontrolsuz bir beton yığınına döndüğü, toprak/arsa rantı üzerinden zenginleşmenin adeta kurallara karşı gözleri kör etme-sinin neden önlenemediği gibi konular cesaretle tartışılabilmeli.

Çünkü Türkiye zor günlerden geçiyor. Çok büyük acı-larla karşı karşıya. Afetler daha doğru bir ifadeyle bir-birini tetikleyen depremler silsilesi yaşıyor. Zihinlerde canlandırmak bile güç. Fay hatları kırıldı. 10 ilde 13,5 milyonluk bir nüfusu etkileyen bölgedeki depremin art-çıları da devam ediyor. Yedi bini aşkın artçı deprem geçmiş kayıtlara. İrili ufaklı bu sarsıntıların bir süre daha devam edeceği söyleniyor. Açıklamalara göre, can kaybı 43 bini aştı. Hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz, mekanları cennet olsun. Yaralıların bir an önce şifa bul-ması da dileğimiz.

Hataylı gazeteci arkadaşımın annesi ve kardeşi dep-remde yıkılan evlerinden son anda sağ salim çıkabildi ama ailenin yedi ferdi hayatını kaybetti. Binaları yıkıldı. Felaketin daha ilk günü telefonla aradığında ‘yüreğim yanıyor’ demişti. Kahramanmaraş’ta sabaha karşı saat 04.17’de meydana gelen deprem, dalga dalga tüm böl-geyi etkilemişti. Doğan gün ile birlikte dayanılması zor acıların savrulup adeta gökyüzüne çarpmağa başladı-ğını tahmin etmek zor değildi.

Arkadaşımın aile fertleri toprağa verildi. Yüreği ya-nıyordu. Onunla sıkça görüşüyorum, bilgi arıyorum. Kadim kentin yerli ailelerinden. İngiliz yazar Shakes-peare’in ünlü eseri Macbeth’in Dördüncü Perdesi’nin Birinci Sahnesi’nde Macbeth ‘dile gelmeyen acı, zaten dolu olan yüreğe akar, onu parçalamaya zorlar’ der. Ar-kadaşım acılarını dile getirse bile yüreğine de aktığını sanıyorum. Umarım bu acıyı çabuk atlatır.

Ekranlarda izliyoruz. Her akşam deprem uzmanları, profesörler ellerinde çubuklarla Türkiye haritası önünde anlatıyorlar. Fay hattı, artçı deprem, radyal temel, tünel kalıp, perde duvar, sismik isolatör, karot, kumlu-kaya zemin, C30 beton ve benzeri kavramları öğrendik. Dep-remin büyüklüğü ile şiddeti arasındaki farkı da anlattı-lar. Fay hattının saç örgüsü bir karmaşık olduğunu da anladık. İnşaat şartnamesi de çok iyiymiş. Türkiye’de 110 küsur inşaat mühendisliği fakültesi varmış. Hepsini öğrendik. Almanlar ‘Güvenmek iyi ama kontrol etmek daha iyidir‘ derler. Biz de sanırım kontrol kısmında sı-nıfta kaldık.

Bu konuları daha çok konuşacağız/yazacağız. Hatta bu konu ile ilgili siyasetten sosyolojiye, şehirleşme pra-tiklerinden afet yönetimine ve psikolojiye dek pek çok alanda konuşacağız. Ama bu bilgilerimizi temel alarak yeni ahlaki tanımları içselleştirmek gerekmiyor mu…Marmara Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda Prof. Dr. Kemal Sayar, bir yazısında ‘Hiç değilse, mal-zemeden çalmadan, sağlam zeminli bina yapılması ge-rekiyordu. Bu, sadece hırsızlık değil, kitlesel katliamda bir beis görmemenin bencilliğidir. Kainatta bir kötülük arıyorsak, işte budur; insanın güç ve servet hırsı‘ diyor.

Ülke acıda kenetlenebileceğini gösterdi ama arkası getirilmeli. Prof. Dr. Sayar da zaten ‘Dünyası ve zemin-leri sarsılmış, yakınlarını yitirmiş depremzede yurttaşla-rımıza yalnız olmadıklarına dair güven verebilmeliyiz. Önce güveni ve insandan insana giden o soylu itimat da-marını inşa etmeliyiz. Ağır bir travmanın şoku altındaki insanlarımıza dayanışma ve birliktelik duygusunun aşı-lanması elzemdir. Unutulmadıklarını, acılarının milletin kalbinde hissedildiğini, kayıplarının hatırlanacağını tüm samimiyetimizle hissettirebilmeliyiz‘ diye ekliyor yazı-sında. Ben bunlara şu anda ekleyecek söz yok diye düşünüyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Halit Çelikbudak Arşivi