Seçime giderken ülkemizin haline bakar mısınız?

Ülkemizde bu zamana kadar yapılan her seçim öncesinde ne hikmetse gündem değişmektedir. Bu durum iktidarın işine yaradığı gibi muhalefetinde kafasını karıştırmaktadır.

Bilindiği gibi seçimlere bu gün itibariyle 54 gün kaldı. Bazı partiler hala nedense aday açıklamakta geç kalıyorlar. Bunun nedenlerine bakılınca Ankara da hemen har partide, “O değil bu olsun. Bunun etraf daha iyi. Falancının çevresi daha iyi, Bu benim akrabam” gibi tartışmalar sürüp gidiyor. CHP’de adaylaştırılmayanlar partide kürtlük ve Alevilik karşıtları oluşturuluyor iddialarını ileri sürerken, bir başka görüşte olanlar ise partide Alevi milliyetçiliği uygulanıyor savındalar.

İşin bir başka ilginç yanı ise aday olanların birçoğuna ne hikmetse ulaşılamıyor. Ya telefonlarına bakmıyorlar ya da bakan yardımcıları verilen notları adaylarına ulaştırmayıp geçiyorlar. Bu durum onlar es kaza seçildiklerinde durumlarının ne olacağını ortaya koyuyor.

Halk perişan

Yılbaşı itibariyle memurlara işçilere ve emeklilere yapılan zamlar füze gibi yükselen enflasyon karşısında daha ilk ayında erimeye başladı. Halkın kafası an itibariyle açıklanan enflasyonlar karşısında karmakarışık.

TÜİK'in rakamları ENAG ve İTO’ya göre çok düşük. Hatta “TÜİK fiyatları alırken nerelerden alıyor buraları bize göstersinler de oralardan alışveriş yapalım” diyenler bile var. Bu durumda memur ve emeklilere TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranının altında zam yapılmasına da bir anlam verilemiyor. İktidar bunların anlatılmamasını önlemek ve mutfaktaki yangından söz ettirmemek için çeşitli polemikler yaratıyor. Çoğu kez muhalefet bunun arkasına takılıyor.

Din şeriat ve yerel seçim

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Diyanet Akademisi Mezunları töreninde yaptığı bir konuşmada, “Şeriata düşmanlık, esasında dinin bizatihi kendisine husumettir. Türklerin tarihine baktığımızda yaklaşık bin yıldır İslamın kılıcı olmuştur. Dolayısıyla Türk demek Müslüman demektir” dedi.

Sonrasında tartışmalar başladı. Her Türk Müslüman mı değil mi? İslam Türklükle alakalı mı değil mi? Günlerce sürdü. Bu sırada Muhalefet Lideri Özgür Özel, “Şeriat kurallarına göre hırsızın, yalancının cezasını biliyorsun. Uygulanırsa elin parmağın ve dilin kalmaz” diyerek cevap verdi. İşte bu günlerde halk ne pahalılıktan ne hastanelerdeki kuyruktan, ne ilaç bulamamaktan, ne de maaşlara yapılan zammın hemen eridiğinden bahsetmedi.

Büyük felaketin yıl dönümü

Bu tartışmalar sürerken yine Cumhurbaşkanımız Hatay adaylarını tanıtırken, “Merkezi yönetimle, yerel yönetimler el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa oraya herhangi bir şey gelmez. Hataya geldi mi? Hatay garip kaldı” dedi.

Türklük, Müslümanlık, şeriat tartışmalarına tuz biber eken bu söylemler bu kere daha da ön plana çıktı yine polamikler başladı.

Yine Özgür Özel, “Hepimizin yüreği hala yanıyor. Bu ifadeler gerçekten vicdan sahibi olan, yürek sahibi, akıl sahibi kimsenin bırakın söylemeyi, duymaya bile tahammül edemeyeceği laflar. Bu şantajın gereğini Hataylılara havale ediyorum. Aslanda söyledikleri yalan kendi belediyelerinin olduğu yerlerdeki durum da ortada. Adıyaman, Malatya, Maraş’ın Hatay’dan farkı ne? Hadi bakalım oralarda ne yaptı göstersinler de görelim. Ak Partiye oy veren vicdan sahibi insanlarımız bunu da değerlendirecektir” diyen Özel Özel son olarak, “Erdoğan’ın kalbinin yerinde taş olsa bu laf edilmez. Bir insanın gözü bu kadar nasıl döner, gerçekten inanamıyorum” dedi.

Evet, yüreğimizin yandığı 11 İlimiz 114 ilçemiz ve 900 ün üzerinde köyümüzün acısı hala yüreklerimizde. Resmi rakamlara göre 53 bin canımızın kaybolduğu, O zamanlar Şehircilik Bakanı olan ve günümüzde İstanbul belediye Başkanı adayı olan Murat Kurum’un bir konuşmasında gerçek mi dil sürçmesi mi olarak belirttiği 130 bin can kaybımız olduğunu belirtmişti.

Cumhurbaşkanımız bizden olmayana hizmet gitmez anlamında Hatay’ı kast ederek söylediği o aday açıklaması sırasında söylenebilecek bir şey olabilir ama, o zaman insanlar hemen Adıyaman'a Malatya ve Çevresine Hala çadırlarda yaşayan Maraş ve çevresine bakıyor. Oradaki insanlar hala konteyneri bile lüks sayıp çadırlarında yaşam mücadelesi veriyorlar.

6 Şubat’ta büyük deprem felaketinde hayatını kaybedenlere Allahtan rahmetler dilerim. kalanların yaralarının bir an evvel sarılması, kayıplarının bulunmasını ve o şehirlerimizin yeniden canlanması ve eski yaşamlarına dönmesi için gerekenlerin yapılmasını temenni ediyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi