Bir sürü plan, hesap yaptık. Sohbetlerde dillendirdik.

Dost meclislerinde “İnşallah”, “Âmin” diyerek enerjimizi evrene gönderdik.

Ki seçim bir an önce yapılsın. Kaostan kurtulalım. Nefes alalım.

Olmadı, evdeki hesap çarşıya uymadı.

Bildiğin çarşı karıştı.

Kiralar, gıda, elektrik, doğalgaz, su, vergi, ötv çarşafa dolaştı.

Yunus gibi kuyunun dibini gördük.

“Bu iktidar gidici”, “Artık patlayacak.”, “Geldikleri gibi gidecekler” dedikçe Dolar uzaya doğru, benzin ise Aya yolculuğa çıktı.

Hayaldi gerçek oldu.

Masalar kuruldu. Haziran olmazsa Kasım’da diye halen oyalanıyoruz.

Kılavuz gösteriyor ki köy uzakta, seçim zamanında yapılacak.

Anlıyoruz ki daha çekeceğimiz çilemiz var.

Biz yakın, uzak derken bir baktık. Muhalifler sahaya indi.

Şehir, şehir gezmeye başladılar. Yakında köylere kadar giderler.

Kokuyu aldılar.

Lakin, maymun gözünü açtı.

Seçilecekler, size bir şey-ler söyleyeyim, kulak verin.

Şapkayı önünüze koyup, geçmişte yapılan hatalardan uzan durun. Yaptığınız ve yapmakta olduğunuz yanlışlarınızdan dönün, dönün ki kazanma şansınız varken avuçlarınızdan kayıp gitmesin.

Yalanlarla, sizi poh pohlayan, her şey çok güzelmiş, yolunda imiş gibi gösteren iş bilmez grubu etrafınızdan uzaklaştırın. Daha da geç kalmadan.

Düne kadar yanınızda olmayanlar, hatta sizi tanımayanlar, kameralar karşında üç dakikalık yapacağınız açıklama için etrafınızdalar. Uzaklaştırın…

Sahip çıkıyoruz ayağıyla kendi reklamlarını yapıyorlar.

Şatafatlı, gösterişli kutlamalardan uzak durun. Oralara harcayacağınız bütçeyi hastalara harcayın. Bunu da çıkıp söyleyin.

Yanınızdakilerden, koruma manganızdan kurtulun, kamerasız Atatürk gibi seçiciler ile samimi sohbetler yapın, Hanya’yı Konya’yı görün.

Tatilinizi yurt dışında, kuytularda, yatlarda değil, halkın arasında yapın. Merak etmeyin kimse sizi ayıplamaz. Aksine bağırlarına basarlar.

Seçicinin dediklerini dinleyin. Onların reklama ihtiyaçları yok. Zaten ülkesindeki yüzde 180 enflasyonla Dünya’ya reklam oldular.

Ne kadar dikkat ediyorsunuz bilemem ama seçici olarak gözümüzden kaçmıyor.

Sosyal medyada dahi destekçilerinizin artması gerekirken düşüyor. Asistanınızdan telefonunuzu alıp bakın, takipçi sayılarınız, beğenileriniz ne idi, ne olmuş.

Yorumları okuyun, size oy verenler, bugün neler yazıyorlar.

Boşuna paralarınızı anket şirketlerine yatırmayın. O parayı bir SMA hastası çocuğumuza verin. Anketin kralını yapmış olursun.

Size bir şey söyleyeyim. Seçim yaklaşırken, kendinizden olanları ötekileştirip, kendinizden uzaklaştırıyorsunuz.

Birlikte mesai harcadığınız, sohbet ettiğiniz, birlikte gözlerinizin dolduğu, yol arkadaşım dediklerinizi dinlemeyip, yaralarını sarmazsanız, hakikati söylemeyenleri koruyup kollarsanız, yarın kükrediğiniz o meydanlara çıkamayacak olan yine siz olursunuz.

Zorda kaldığınız anlarda “canım”, “aman”, “cicim” dediğiniz zamanları unutmayın. Rüzgârın ne zaman hangi yönden eseceğini asla bilemezsiniz.

İşinizi hallettiğinizi, karşıya geçtiğinizi sanmayın. Yolunuz daha uzun, sonrasında “Çalıştık, nasıl kaybettik” diye çok düşünürsünüz.

Milyarlarca lira vererek hazırlattığınız anketler, kampanyalar ile her şeyi çok bildiğinizi sanmayın.

Milattan yüzlerce yıl önce Antik Yunan Filozofu Sokrates şöyle demiştir.

“Tek bildiğim hiç bir şey bilmediğimdir.”

Siz, siz olun biz seçicilere, yalan konuşmaktan,

Vaatler vermekten,

hikâyeler anlatmaktan,

gerçekleri saklamaktan,

kendinizden uzaklaştırmaktan,

Vazgeçin….

Ya da haktan, adaletten, liyakatten, dürüstlükten, edepten bahsetmeyin.

Birlikte yola çıktıklarınızı asla unutmayın…

Sizler kadar seçiciler de akıllı bunu artık fark edin…

Şu deyime de kulak verin… “Maymun gözünü açtı.”

Sizler ahlaklı siyaset yapmadığınız sürece, yurttaş ahlak dersi vermeye sandıkta bıkmadan devam edecektir.

Ne mutlu Türküm diyene! Bunu da sakın aklınızdan çıkarmayın.