Yüksek faiz garantili mevduat hesabı!...

Geçiş garantili otoyollarımız vardı

Yolcu garantili havaalanlarımız oldu

Yetmedi, hasta garantili Şehir Hastanelerini yaptık.

Şimdi de yüksek faiz garantili mevduat hesaplarımız oldu.

Son günlerde hızla yükselen enflasyon, buna bağlı işsizlik, açlık, yoksullukla birlikte oluşan ekonomik krizden çıkamayan iktidar, sonunda bu yola başvurdu.

Son bir ay içerisinde neredeyse 2 kat artan döviz fiyatlarını aşağıya çekebilmek için defalarca merkez bankası aracılığıyla yapılan müdahaleler sonuç vermeyince geçmişte de denenen ve ülkemizi kaosa sürükleyen “dövize çevrilebilir mevduat hesabı” devreye sokuldu.

Bu ne demektir?

Siz bankalardaki döviz hesabınızı kapatıp yeni bir Türk lirası hesabı açın, ola ki ilerde döviz kurları yükselirse aradaki farkı biz kapatacağız.

Biz dediği kim? Bu farkı kapatmayı düşündüğü para kimin parası?

Vatandaşın üç kuruşluk gelirinden, tükettiği ürünlerden kesilen vergiler, yani vatandaşın parası.

Üstelik de bunu “Nas” gerekçe göstererek yapıyorlar.

Hani faiz haramdı?

Hani faiz sebep, enflasyon sonuçtu?

Artık maçın uzatma dakikaları oynanıyor.

Yenileceğini anlayan takımın hocası her yöntemi deniyor.

Maç içerisinde oyuncu değişiklikleri yaptı, olmadı.

Savunma yaptı olmadı, bütün hatlarıyla saldırdı olmadı.

Rakip takımın oyuncularını sakatlamaya kadar götürdü işi.

Neredeyse takımın tamamı sarı kart gördü, bazıları kırmızı kartla oyun dışı kaldı.

Dakikalar sona yaklaştıkça ne yapacağını şaşırdı, neredeyse sahaya girip kendisi oynayacak.

Hakeme sövdü, tribüne seyircilerin üzerine yürüdü, hatta kendi oyuncularını dövdü.

Ama yok, olmuyor.

Bu takım bu lige uygun değil.

Belli ki küme düşecek.

Hakem kararlarına yapılan itirazlar yetmedi, Federasyonu suçlamaya başladı.

Daha net anlaşılsın diye bir futbol maçından örnekler verdim ama inanın yeşil sahalarda bile bu kadarı ender görülüyor.

Çoğu zaman yenilen takımın oyuncuları rakip oyuncuları tebrik ettikleri gibi maçı yöneten hakemin elini sıkma centilmenliğini gösteriyorlar.

Eğer siz bu olgunluğu gösterirseniz, yani yenilgiyi hazmederseniz tribündeki seyirciler yenilen takımı alkışlayabiliyor.

Oysa bizde bırakın bu olgunluğu, rakibin ne cinsini ne de cibilliyetini bırakıyor, tüm rakipleri düşman ilan ediyorsunuz.

Ben ekonomist değilim, pek bilimsel, teknik analizlere girmem doğru olmaz.

Ancak bildiğim, gördüğüm, yaşadıklarımdan anlıyorum ki;

Bu iktidar piyasaya hakim olamıyor.

Zamlar ardı ardına yağmur gibi geliyor.

Asgari ücrete yaptığınız zammın hiçbir anlamı yok.

Önemli olan paranın satın alma değeri.

Vatandaş bir yıl öncesine göre daha yoksul, daha kötü besleniyor, yaşam koşulları daha kötü ve nefes alamaz durumda.

Yapacağınız göstermelik ücret artışları, iyileştirmeler daha ayın sonu gelmeden zamlara yenik düşecek.

Meclisten geçirdiğiniz bütçe şimdiden kadük hale geldi.

Üstüne bir de “dövize çevrilebilir mevduat hesapları” için ödeyeceğiniz kur farklarını eklersek hazine iflasın eşiğinde.

Bankaların bir devlet kurumundan düşük faizle alacağı parayı, yüksek faizle yeniden devlete satması döngüsüyle bu krizden çıkamazsınız.

Ne vatandaşın ne kurumların ne uluslararası kuruluşların devlete güveni kalmadı.

Suni tedbirler ya da uygulamalarla bir yere varmak mümkün değil.

Amerika’yı yeniden keşfedemezsiniz.

Bir yanlışı, bir başka yanlışla düzeltemezsiniz.

Bu ülkenin bir yeniliğe, değişime ihtiyacı var.

Hem de hiç vakit geçirmeden

Hemen şimdi!...

Bu ülkeye yapabileceğiniz tek iyilik belki de bu olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi