Dünyada ölümden başkası yalan...

Hani bazen çok kaptırıyoruz ya, körü körüne bağlanıyoruz. İstediğimiz şey olsun diye diretiyoruz veya bazen olayları gereksiz kafaya takıp büyütüyoruz. Bazen hatalar yapılınca tartışıyoruz, kavga ediyoruz, siliyoruz. Eşyalarımıza büyük değer veriyoruz, onlara gözümüz gibi bakıyoruz. Bazen de müthiş hırslar yapıp ömrümüzün tamamını hayalimize konsantre olmakla geçiriyoruz. Ama biliyor musunuz tüm bunların hepsi ve sayamadığım her şey o kadar boş ki…

Laf olsun diye boş değil, gerçekten boş. Bu dünyadaki her şey gösterişten ve süsten ibaret. Kabul ediyorum bu dünya hayatı o kadar büyüleyici ve sürükleyici bir yer ki, kendimizi kaptırıp her şeyi unutabiliyoruz. Oysa ki burası sadece bir oyalamacadan ibaret. Bir gün ya sevdiklerimizi kaybetmenin acısını yaşayacağız, ya da onlar bizi kaybetmenin acısını yaşayacak. Yani bu sondan asla kurtulamayacağız, bir gün mutlaka bu olay gerçekleşecek. Hikayenin sonu bir gün mutlaka gelecek. Kitabımda da yazmıştım: İnsanların ortak bir düşüncesinin olması zordur, ama herkesin tek bir ortak düşüncesi vardır, o da dünyanın bir gün son bulacağıdır. Hepimiz sadece bu konuda hemfikiriz. Ama şöyle de bir gerçek var ki, her ne kadar bunları bilsekte, birinci dereceden bir yakınımızı kaybetmeden asla tam olarak idrak edemiyoruz. Babamın cenazesinde hoca dedi ki, “Buraya kadar malı ve ameliyle geldi. Şimdi ise malını burada bırakıp ona eşlik edecek tek şey olan ameliyle yoluna devam edecek.” O kadar etkileyici bir söz ki. Düşünebiliyor musunuz, o dünyanın en büyük mal varlığına sahip olan insanlar bir kuruşunu bile giderken yanında götüremeyecek. Çünkü aslında o malların hiçbiri onların değildi. Hiçbir zaman da onların olmadı. Sadece emanetti, farkında değillerdi (Hala da değiller). Ama biz emanet olduğunu unutup körü körüne sahipleniyoruz. Oysaki şu an cebimizde, elimizde, bankamızda veya herhangi bir yerde ne varsa hepsi ama hepsi emanet. Fakat merhametiniz emanet değil. İnsanlara uzattığınız el emanet değil. Onlara gösterdiğiniz güler yüzün, yaptığınız yardımın, olduğunuz desteğin ve koştuğunuz dertlerin hiçbiri emanet değil. İşte bizi asıl kurtaracak şey bunlar. Hocanın da dediği gibi, amelimiz bizim yanımızda olacak çünkü.

Şu an kafanızda olan hiçbir problemi çok ciddiye almayın. Hepsi dünya hayatının birer oyunu unutmayın. Kafanızı daha çok gülümsemeye, daha çok paylaşmaya, daha çok el uzatmaya, daha çok sevmeye, daha çok faydalı ve iyi bir insan olmaya yorun. Kendinizi de çok sevin. En çok da insanlara faydanız olabiliyor diye sevin. Onların yüzünü güldürebildiğiniz için sevin. Çünkü unutmayın ki; maddiyat değil, maneviyattır asıl gerçek olan.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Tuğçe Marik Arşivi