Rahsa Pınar Çetinkaya

Rahsa Pınar Çetinkaya

Ayrılık yeni bir başlangıçtır…

Çok sevdiğim bir dostumun boşandıktan sonraki ruh haline bire bir şahit olmak ve ona tüm söylenmesi gerekenleri rahatlatıcı olarak ifade etmeye çalışsam da faydalı olmadığımı görmek üzücü bir durum. Çünkü o zaten tüm söylenenleri biliyor olmasına rağmen, hasar alan birine telkin edici cümleler değildi. Kendi yalnız ve değersiz gibi görüyordu. Tüm acı ile biten ilişkilerde de aynı durum olduğu gibi... Kelimeler kifayetsizdi. Çünkü umudu kısa süreliğine onu kendisini terk etmişti. Gecenin karanlığı hiç bitmemiş gibi, donuk, üzgün ve umutsuz bir dönencenin içinde gibi. Anlatılanlara haklısın demesine rağmen aynı yörüngede defalarca dönmesini engelleyemedi. Elbette bu bir süreçti, geçecekti. Bu süreç geçerken hasar bırakmaması gerekiyordu.

Her bireyin yolculuğu kendi imkânlarıyla, kendi çevresiyle ve her şeyden önce de seçimleriyle ya kolaylaşıyor ya da daha zorlaşıyor esasında. Ve bence, acıyı samimi yaşamak gerekir. Çevresine kendisini güçlü hissettirmek için olmayanı olmuş gibi göstermek öne kendisine olan samimiyetsizliğidir. Mutsuzken mutlu olmak, para yokken varmış gibi davranmak, açken tok gözükmek gibidir. İnsanın acıyı yaşayışı da samimi ve dürüst olmalı bu yüzden. Hıçkıra hıçkıra günlerce ağlamaya da, dostlardan ya da gerekiyorsa bir uzmandan yardım istemeye de, bir süre için perişan görünmeye de izin olmalı. İnsan önce kendine izin vermeli ve anlayışlı olmalı. Yoksa sanal bir dünyada nefes alamayan bir depresyonun sabit elemanı olunur.

Günlerce yataktan çıkmamak, evden dışarı çıkmamak, eş dost ile muhabbeti kesmek kısacası kendi kabuğuna çekilmek ancak ümitsiz bir insanın yaşadığı ağır bir vakadır. Destek almalı. Uzman birinden ya da yakın hissetiği bir dostundan.

Hayat, insanlara karşı tüm zorlukları ile savaş açmış durumda. Ama bunu yenmek umutla olur. Mücadele ruhu ile olur. Tükendiğini hissettiğin anda yeni umut bulmalı. Yenilmemeyi kabul etmeli. İnsan önce kendi umutsuzluğu için yenilmemeli. Dünya döndüğü sürece bu hayat her zaman tüm zorlukları ile köşeye sıkıştıracak, mutsuz hissettirecek, yalnız hissettirecek, kimse beni anlamıyor dedirtecek ama yok öyle kendini umutsuzluğa teslim etmek. Bu kısa hayatı güzelleştirmek bizim elimizde. Günahımızdan – sevabımızdan tamamen kendimiz mesul isek mutluluğumuzu birine bel bağlayarak mutsuz olmak da bizim tercihimizdir. Pozitif düşünerek, iyi kısımlarından bakarak yeniden ayağa kalkılabilinir oysaki…

Yoksa biliyorum, kolay değil. Doğada olanlar en güzel örnek bize bu konuda. Depremler de oluyor, seller oluyor ama doğa hep kendini onarıyor, ayakta kalıyor bir şekilde. İşte bu yüzden zor günlerin geçici olduğunu unutmamak gerek. Güneşin pırıl pırıl olduğunu ve o ışıltısından mahrum kalarak karanlığa teslim olmak aciz olmamak için yüreklerdeki umut hiç susmasın. “Ben umut doluyum, enerji doluyum. Hiçbir şey beni umutsuzluğa sürükleyemez. Çünkü ben varsam her şey var” düşüncesi tüm kendini kötü hissedenler için tekrar edilmeli.

Hayat kısa ve güzel… Kendinizi güneş gibi düşünün ve sevdikleriniz sizin uydunuz gibi düşünün. Hayatın tadını çıkarın. Ben öyle yapıyorum küçük ama güzel kısımları ile mutlu oluyorum. Yaradan için değerli olduğunuzu unutmayın. Kendinizi o yüzden kimse için değersizleştirmeyin. Umudun kanadını sizi kıranlar gibi bir de siz kırmayın, bırakın gönlünce kanat çırpsın…

Yüreğiniz hayat sevgisiyle ışıl ışıl olsun…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahsa Pınar Çetinkaya Arşivi