Rahsa Pınar Çetinkaya

Rahsa Pınar Çetinkaya

Gökkuşağım olur musun?

Bazı vedalar yarım kalır, tıpkı yarım kalan sevdalar gibi... Zamansız gidişlerin gölgesinde saklanır yarım kalışlar. Hazırlıksız yakalar ayrılıklar. Giden zamana teslim olunur, bekleyiş. Hatırlayınca yüreğine yumruk yemiş gibi canın yanar, yanar, yanar. Elinden tek gelen onu hatıralarınla sarmalamaktır. İzlerini yaşatmaktır.

Üzüntülerin, yüreğinle ettiğin vedaların üzerine toprak atmak çok zordur. Yağmurla kavuşunca sevincini güzel kokusuyla yayan ve bereket dolu toprağa ne ekersen sana fazlasıyla veren işte o toprak için, üzüntülerini gömdüğünde ev sahipliğini yapan toprak suskun, hüzün dolu gözyaşını içine akıtır sanki. Belki bu yüzden zordur toprağa verilen sevdaların yangını... Bu yüzden gözlerden okunanan o acının tarifi zordur, bu yüzden gündüzlerinin geceye dönüştüğünü anlatmak zordur, bu yüzden keşkelerin hiç bitmemesi...

***
Toprak ile olan efsane Defne hikayesini belki biliyorsunuzdur; Yunan mitolojisindeki Apollo Zeus'un oğludur. Apollo; mitolojide müziğin, sanatın, Güneş'in, ateşin ve şiirin tanrısı olarak bilinir. Kehanet yapan, bilici tanrıdır. Yunan nehir Tanrılarından biri Peneus'tur. Defne ise Peneus'un kızıdır aynı zamanda su perisidir. Apollon çok iyi bir okçudur ve daima kendiyle övünür. Bir gün kendisi gibi iyi bir okçu olan Afrodit'in oğlu, aşk tanrısı Eros ile karşılaşır ve onun okçuluk kabiliyeti ile ilgili alaycı sözler eder üstelik kendisinin daha iyi bir okçu olduğunu öne sürer. Buna karşılık, Eros öç almak ister ve iki ok hazırlar. Biri altın suyuna batırılmıştır, saplandığı kişiye tutku ve sonsuz aşk verecektir. Diğer ok saplandığı kişiyi aşk ve tutkudan tamamen uzaklaştıracaktır. Altın okun hedefi Apollon'un kalbidir ve Defne'ye körü körüne aşık olur. Eros'un diğer oku ise Defne'nin kalbine saplanmış. Bu sebeple Defne sürekli kaçarken Apollon Defne'yi kovalar.
Defne ise Apollo'dan ısrarla kaçmaya devam eder. Apollo yorulan Defne'ye gittikçe yaklaşır. Artık bir nefes kadar yakınındadır. Çaresiz Defne ise ayağıyla toprağı eşeler ve yer tanrısı Gaia'dan yardım ister.

İçten ve çaresizlik içinde "Ey toprak Ana, beni ört, beni sakla, beni koru." diye yalvarır. Gaia bu yakarışlar üzerine Defne'yi bir ağaca dönüştürür. Defne'nin ayakları bulunduğu yerde kök salar, vücudu yavaşça oduna dönüşür. Bunu gören Defne gözyaşlarına hakim olamaz, güzel kokan saçları ise Defne ağacının yapraklarıdır artık.

Apollo hayretler içinde olan biteni izlerken aşkına kavuşamamış olması onu acı içinde diz çöktürür. Apollo Defne ağacına sarılır ve "Defne, bundan sonra sen, Apollon’un kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların, başımın çelengi olacak. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler. Şarkılarda, şiirlerde adımız yan yana geçecek." der. Bu sözler üzerine Defne yapraklarını eğerek onu selamlar. Apollon ağacın yapraklarından başına bir taç yapar ve onu asla kafasından çıkarmaz. Apollon'un tasvirlerinde de onu başındaki taç ile biliriz.

Bu mitolojik öykünün günümüzde Hatay'ın Antakya ilçesine bağlı Harbiye beldesinde geçtiği söylenmektedir. Bölgede bulunan Harbiye Şelalelerinin Defne'nin ağaca dönüşürken akıttığı gözyaşları olduğu söylenir.

***
Sevdiklerimizi, sevgimizin yaşadığı kadar yaşatmak için ne toprağa, ne de güneşe ihtiyacımız var. Yüreğimizdeki gökkuşağı gibi olmalı sevginin renkleri. Gülümseme belirlemeli sevdiğinin ismini duyunca, hatırlayınca, anımsayınca, karşılaşınca... İsimleri yaşatmak için ardından bıraktığın güzelliklere ihtiyacın var. Kiminin duası kiminin bedduası olmak diye halk arasında kullanılan bu söz tam da yeri sanki. Yaşarken üstüne toprak atılan mı olacağız yoksa ardından yıllar geçse de acısıyla, sevgisiyle yaşatılan mı?

Yarım kalan vedaların en güzeli vuslatı bekleyerek hep sevmektir... Yağmur ve toprağın ilahi aşkına gökkuşağı gibi gülümsemektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Rahsa Pınar Çetinkaya Arşivi