Rahsa Pınar Çetinkaya

Rahsa Pınar Çetinkaya

Eder ve değer kıssası

Bu aralar kitap okumaya ara verdim, hani "zamanım yok"diyenler var ya bende onlardan oldum. Sadece köşe yazıları okuyorum. Nedensiz bir isteksizlik var içimde. Bende akışına bıraktım. Zorlamanin gereksizligini bırakalı uzun zaman oldu. Sevdiklerimize de ara vermek lazım diye düşünüyorum. Bu yüzden sadece köşe yazılarına takıldım.

Bu sabah okuduğum bir yazıda şöyle diyor "Tüm okul dönemi boyunca çekingen bir öğrenci oldum. Bildiğim konularda olsun parmak kaldırıp söz almaktan kaçınırdım. Gerçi hiçbir zaman çalışkan biri olduğum söylenemez, ama yıllar boyu yaşadığım özgüven eksikliğini de yadsıyamam. Bu olumsuz yanım belki yetişme tarzımdan, belki de yapısal özelliğimden kaynaklanıyordu, kim bilir..." Kendi ile barışık olmak zor olduğu kadar, büyük bir özgüvenin de işaretidir. Takdir şayan bir kişilik benim için. Oysa ki yetkinlik ve bilgi sahibi olmadan yorum yapanlar ne kadar da çok hayatımızda. Bilmeden,bilmek istemeden, karşı tarafı düşünmeden sınırlarını aşarak üst perdeden yorum yapanlar.
Bugün bir dostumla hasbihal ederken bir videonun sadece başlangıcını seyrederek yorum yapanların sayısının çokluğu ile cehalet boyutunu eleştirdik. Kısa süren videonun başlangıcı ve sonucu oldukça farklı, fakat kötülükten beslenenler bilginin tamamına ulaşmadan acımasızca yorum yapmışlar. Esprili üslup ile de yazsalar, sonuçta kötü yorumlardi.

Aklıma bir hikaye geldi bugün bu sohbet içinde; Ressam artık derslerin sonuna gelmiştir ve öğrencisinden bir şey ister... Yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına koymasını ve yanına da kırmızı bir kalem bırakıp beğenilmeyen yerlere çarpı atılabileceğini içeren bir not yazılmasını rica eder.
Öğrenci birkaç gün sonra resme bakmaya gider ve resmin çarpılar içinde olduğunu görür.

Üzüntüyle ustasına gider.

Usta ressam üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önerir.
Ve bu defa yaptığı resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını ister.
Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını ve yanına da insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını tavsiye eder.
Öğrenci ressamın söylediğini yapar.

Birkaç gün sonra resme bakmaya gider ve şaşırır; Kimse dokunmamış.
Ustasına olayı anlatır ve şu hayat dersini alır:
“İlk olayda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri yağmuruna tutulabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar bile gelip senin resmini karaladı.
İkincisinde ise onlardan yapıcı olmalarını istedin. Ve bu eğitim gerektiriyordu. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi.
Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenlerle tartışma.”
***
Bilmeyenlerin yorum yapmasını umursamamak ve doğru bilgiyi aktarmayı da seçebiliriz elbette. En önemlisi de bildiğin doğruyu bir başkasının etkilemesine izin vermemek gerekir. Fikir alınan kişinin önemi, bu anlamda fikir alana değer katar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Rahsa Pınar Çetinkaya Arşivi