Başarılı olmanın püf noktaları...

İnstagram hesabımdan yaptığım canlı yayın ile dün yine önemli bir konuk ağırladım.

Başarı Mühendisi, iş insanı, profesyonel koç, yazar, kişisel gelişim uzmanı ve eğitim gönüllüsü olarak kendisini tanımlayan Ziya Şakir Yılmaz ile bir saat boyunca hem keyifli bir sohbet yaptık hem de izleyenler önemli mesajlar aldılar.

Yılmaz'ın iki önemli hedefi var.

Bir tanesi 1 milyon insanın hayatına dokunmak.

Diğeri ise babası Hüseyin Yılmaz adına bir okul yaptırmak.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 'Kent Enstitüleri' projesini çok önemsediğini kaydeden Ziya Şakir Yılmaz 'istesem bugün babam adına okul yapacak güçteyim Ancak amacım bunu daha da anlamlaştırmak' diyerek İmamoğlu'nun bu projesine de destek vermeyi amaçlıyor.

*

Program boyunca 60 dakika nasıl geçti ben de hiç sıkılmadan dinledim.

Aklımda kalanların bazılarını bir kez daha buradan aktarmak istiyorum.

Böylece hem programı kaçıranlara bir de bu yazı ile önemli tiyola verelim.

Hem de kendi adıma bazı tiyoları gözden geçirelim.


 

En çok aklımda kalan mesaj birisi ile doğru iletişim kurmanın yolunun doğru sorular sormak olduğu fikridir.

Gerçekten de gerek eşiniz dostunuz aileniz evlatlarınız ile, gerek yeni tanıştığınız birisi ile şayet doğru sorular, mantıklı cevaplar veya samimi bir diyalok kuramıyorsanız o kişi ile anlaşma ihtimaliniz zayıflaşıyor.


 

Dinlemesini bilmek kuralı da çok önemli.

Boşuna dememişler, iki dinle bir söyle. Zira iki kulak ve bir dil de buna en güzel örnektir.

Bir de biz Türk insanı olarak genelde birisi Bir şey söylerken dinlemeyiz, hemen gardımızı alır cevap vermeyi düşünürüz.

Karşımızdaki bir hastalığından mı bahseder.

Biz hemen anında, benim de var, aynısı, eniştemin de var, teyzemin de var.

Ya arkadaş bir dur adam anlatsın, geçmiş olsun de, Allah şifa versin de, hemen nden atağa kalkarsın.


 

Bir diğer önemli tiyo, Ziya hoca çalışmaktan bahsetti.

Sevdiğin işi yapmaktan.

İyi bildiğin işi yapmaktan.

Para kazanacağın işi yapmaktan ve dünyaya faydası olacak işi yapmaktan bahsetti.

Bunlardan bahsederken de Japonların 4 Y'sini örnek gösterdi.

Ve şayet insan bu dört seçenekli işini yaparsa çalışmış olmayacağından işteyken bile hobi gibi geleceğinden bahsetti.

Buna kendimi örnek gösterebilirim.

Şayet bu hayatta gazeteci olmasaydım kim bilir nasıl sıkılırdım işimden.

Daha önce 'Size bir sır vereyim mi' kitabını da yazan Ziya Selçuk Yılmaz bu aralar yeni bir kitap yazdığını ve yakında yayınlanacağını keydetti.

Bizde kendisine başka kimlerin kitabını önerirsiniz diye sorduk.

Robert Kiyosaki'nin 'Zengin Baba Yoksul Baba' kitabını önerdi.

Bakalım bu kitapta neler yazıyor diye bir göz attım.

Bu kitapla ilgili bulduğum bir yorumu sizlerle paylaşmak istedim:


 

Bir çoğumuz iyi bir maaşın bütün maddi sorunlarıı çözeceğini düşünüyoruz. Fakat, daha çok para, sorunları çözmüyor. Aslında asil sorunlarımızı çözen sey daha çok para kazanmanın yollarını bilmekten geciyor.

Şöyle ki, bir çoğumuzun asıl sorunu ömür boyu sadece para için çalışmak, çektiğimiz zahmet ve verdiğimiz zamanin karşılığında sadece maaş almak. Aslına bakarsak, bir çoğumuz “ilk önce para için çalışmalıyız ki, para biriktirelim”. Bu bir gerçek. Fakat gercekten zengin olmak isteniyorsa öyle hareket edilmeliki, kisi para için değil, parası onun için çalışsın ve katlanarak büyüsün.

Para kazanmak aslında bir bilim. Oyle bir bilim ki okullarda ve üniversitelerde öğretilmiyor. Okullarda öğretilen ve insanlara aşılanan şey iyi bir kariyer yapmanın yolları sadece. Bu yüzden çoğu aileler evlatlarına benzer şeyler öğreterek onları aynı yola yönlendiriyorlar. Eğer anne babanız gelirlerini kendisi kazanmışsa ve o en zengin %1’lik kesimden değilse, size bir nevi fakir olmanın yollarını öğretmiş olacaklar. Sizin kötülüğünüzü istediklerinden değil tabi ki. Böyle yapmalarının sebebi kendilerinin de bu konuda bilgisiz ve tecrubesiz olmaları ve ilgili konuda hic kitap okumayarak hep aynı şekilde düşünmeye devam etmeleri.

Benim de benzer bir hikayem var. Benim ailem de, o %1’lik kesimden değiller. Onlar beni kendileri de fark etmeden aslında fakirligetesvik etmisler . Bana her zaman üniversiteyi kazanıp bir meslek sahibi olmamı, ardından da iyi maaşlı, sigortalı bir iş bulmamı söylüyorlardı. Hatta yaşadığım ülkede kendi işimi kurmama rağmen, bana hala : ‘Ah be çoçuğum keşke sen de maasli bir işe girseydin.. Ne kadar iyi olurdu. İş arıyor musun bari evladım’ diye soruyorlar.

Sırf bu yüzden ben hiç bir hevesim ve isteğim olmadan hukuk bölümünü kazanip okudum ve boylece tam da onların istediği şekilde hayata başlamis oldum. Ama Zengin Baba, Yoksul Baba tarzi kitaplar okudukça, bu kitapların sadece birinden bile, 4 yıllık lisans eğitimimde ogrenemeyecegim kadar çok şey öğrendiğimi fark etmeye başladim. Okudukcabu kitapların yazarları benim için zengin baba olmaya başladılar ve ben üniversite ilk sınıfin sonundan itibaren kendi işimi yapmaya başladım.

Eğer siz de benim gibi, bu bahsettigim en zengin %1’lik kesime mensup ailelerde doğmadıysanız, o zaman Robert Kiyosakinin bu kitabını okumanızi siddetle tavsiye ederim.

*

Doğrusu ben Ziya Şakir Yılmaz'ı tanımaktan ve onunla her seferinde yaptığım sohbetlerden dolayı çok mutluyum.

Keyif alıyorum.

Öğreniyorum.

Bilgileniyorum.

Kısmetse haftaya da ben Ziya hocanın instagram kanalına konuk olacağım.

Böylece network ağımızı sizlerle birlikte daha da büyüteceğiz.

Bekleriz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi