Rahsa Pınar Çetinkaya

Rahsa Pınar Çetinkaya

Yalnız aşk ve aşıklar üstüne

Okuduğunuz ve etkisinde kaldığınız bir roman düşünün. Sizi olduğunuz mekân ve düşünceden uzakta farklı karakterlerin de olduğu mekânın içine sürükleyen bir roman. Bitmesini istemediğiniz ama diğer yandan da sonunu merak ettiğiniz bir roman. Bir gün bu romanın beyaz perdede ya da tiyatro sahnesinde görmenin verdiği o müthiş haz ile buluşmak fevkalade bir keyif, en azından benim için. Heyecanlandım, kafamda oluşturduğum kimlikler ile nihayet karşılaşacak, o sayfaların arasında yeniden dolaşabilecektim.

Yalnızlık hissiyatını hayatının içine alan, tüm ömrü boyunca yalnızlığına sarılan, isteklerinin arzularının sevdiklerinin arzusu isteği olarak gören Raif efendinin hayat yolculuğunun içindeki tadı damağında kalan aşkının hikâyesidir. Aynı zamanda Sabahattin Ali'nin en tanınmış eserlerinden biridir diyebilirim. Her şeyin bir sonu vardır. Aşkın, sevginin, nefretin, açlığın, yaşamın vs vs bir sonu olabildiğini düşünen Maria ile olan aşkın öyküsünü okurken düşündüren bir kitaptır.

Sabahattin Ali’nin Harranlı Raif Efendi ile Yahudi asıllı Alman bir kadın Maria Puder ile olan aşkını anlattığı eseri ‘Kürk Mantolu Madonna’ tiyatro sahnesinde görmenin heyecanını Aysa tiyatronun sahibi Necip Eraslan beyin nazik daveti üzerine yaşadım. Kendilerine teşekkürü borç bilirim.
Oyunun yönetmeni ve oyunlaştıran Taner Barlas aynı zamanda, Raif efendinin yaşlı dönemini canlandırıyor ve Ekin Aksu, Şebnem Özinal, Ceren Benderlioğlu, Kıvanç Kürkçü hikayeyi canlanırken keyfi sedalar yaşanıyor.

Bu arada şebnem Özinal’i 3 değişik karakteri canlandırmasının yanı sıra, oyun kitap okuma ile hikâyeyi yaşama arasında değişik bir lezzet veriyor. Aslında bir romanı sahnelemek beyaz perdeye aktarılmasından daha zordur, bunun birçok sebebi var en önemlisi de mekân sorunsalı. Romanın özünü koruyarak seyirciye anlatılmak istenen ana konu için birkaç bölümlük sahnede bunu anlatmak gerçekten meşakkatli bir iştir. Bu anlamda tüm ekibin başarısını kutluyorum.

Kürk Mantolu Madonna’nın tiyatro oyununun dramaturjisi Ekin Aksu “Oyunda tutkulu bir aşk hikâyesi akıp giderken; taşrayı, taşra yalnızlığını, bireyin topluma ve kendine yabancılaşmasını ve kendini var edememenin derin kaygısını seyirciyle yüzleştirmek istedik” diyor.

Oyunun yönetmeni, uyarlayanı ve aynı zamanda oyuncusu da olan Taner Barlas, “Bugün yitirdiğimiz sevgililerin, bağlılıkların tekrar ortaya çıkması, anımsanması adına böyle bir oyun yapmanın gerekli olduğuna inandık. Çünkü burada çok büyük bir aşk öyküsü, bağlılık var; hiç bitmeyen, 10-20 sene süren bir aşk öyküsü var. Ayrı oldukları halde birbirinden kopamayan iki aşık var. Yani biz bu tatları kaybettik bugün ne yazık ki” dedi.
***
Kürk Mantolu Madonna romanın kahramanı Raif beyin ve Maria’nın yalnızlığından yola çıkarak yalnız kalan aşklar ve aşıkları düşünmeye başladım. Louıs Aragon’un o meşhur şiirini anımsadım

“…Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin
Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara
Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda
Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da
Bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin
Mutlu aşk yoktur ama
Böyledir ikimizin aşkı da…”

Bir aşk hikayesi, bazen sonsuz mutluluğun, bazen de yalnızlığın derin kuyusunun başlangıcı olabilir. İki kişi arasındaki tutkulu bağ, sonunda ya sona erinceye kadar bir birliktelik haline gelir ya da yalnızca bir anı olarak kalır, yüreklerde derin izler izlenir. Aşk, bazen bir yalnızlık hissi yaratır. İki kişi arasındaki bağ kopar, ayrılık gelir ve biri diğerinden ayrı düşer. Yalnızlık, o an için hüküm sürer; çünkü yalnız kalan aşıklar, bir zamanlar paylaştıkları anıları düşünerek yaşayanlar. Ancak yalnızlık, aynı zamanda içsel bir yolculuğun başlangıcı da olabilir. Bu süreçte kişinin kendi iç dünyasını keşfeder, kendi özünü bulur ve kendisiyle barışır.

Ancak bazen de aşk, yalnızlığı değil, tam tersi tamamlanmayı getirir. İki kişi bir araya gelir, sevgilerini ilan eder ve birlikte yollarına devam ederler. Bu aşk hikayeleri, yalnızlık hissini unutturur ve yerine birlikte yaşamak mutlu anlarla dolu bir yaşamı getirir. Çünkü bazen, gerçek aşkın, birbirinin parçalarının iki parçanın buluşmasıdır.

Sonuç olarak, çok sayıda yol karmaşıktır ve onun hikayesi farklıdır. Kimi aşklar sonu kadar mutluluğu getirirken, kimi aşklar yalnızlıkla son bulur. Ancak onun aşk hikayesi, yaşanan deneyimlerin bir parçası ve kişinin profili önemli bir rol oynuyor. Yalnız kalan aşıklar, kendi içlerindeki gücü keşfederler ve hayatlarına devam ederler, çünkü gerçek aşk, her zaman kendini bulmaktan geçer.

Bitmiyor, sadece bazen belki güneşli bir günde veya kalabalık bir gecede geçtiğini sanıyorsun ama geçmiyor esasında. Alışıyorsun zamanla. Asla bitmiyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Rahsa Pınar Çetinkaya Arşivi