Bay Ali hocam günaydın!..

Diyanet İşleri Başkanımız, son zamanlarda katıldığı törenlerde ve ibadethanelerde yaptığı dualara bakılınca, Cumhur İttifakının üçüncü ortağı hatta polemikçisi gibi görünüm vermeye başladı.

Bu durumu bilerek mi yapıyor? Yoksa birilerinin talimatı gereği mi yapıyor bilemem. Bilinen o ki, her yaptığı hareket ve söylemlerden sonra kutsal dinimiz tartışılmaya başlıyor ve bir paratöner gibi tepki topluyor.

Bu huyundan vaz geçmeyip taa dünya lideri Amerika’ya kadar gidip orada Tür Evi’nin açılması sırasında yine o meşhur duasını edip oradaki keferelere dinimizin kutsallığını ve üstünlüğünü gösterdi. O gurur ona ve İslam Alemi ne yeter. Orada ettiği duaları Allah kabul etsin.

Amerika'da Türk Evinin büyütülerek ve önemli miktarda para harcanarak açılması itibarımızı da o oranda yükseltir mi bilemem. Ancak keşke o açılışta hatırlayabildiğim kadarıyla, ABD’ da Türk Evi’nin temelini atan Nobel Ödüllü Bilim Adamımız Prof. Aziz Sancar da olsaydı.  Ve yine Amerika'nın hatta tüm dünyanın tanıdığı ve ABD'de yaşayan Prof. Mehmet Öz, Coca Cola’nın Ceosu Muhtar Kent' te orada olabilirdi, NASA’da önemli görevler yapan Prof. Betül Kaçar ile NASA ile çalışan Eren Özmen de olabilirdi. Ama yoklardı.

Aziz Sancar ilk Türk Evi’ni açarken ABD'nin önemli kişileri ve sanatçıların katılımıyla yapılan törenle anlı şanlı açılmıştı. Şimdi 36 kat ve 171 metre yüksekliğindeki Türk Evi elbette gurur vericidir de o evde kimler kalacak kimlere tahsis edilecek, içerisinde ülkemizi tanıtan ne var. Mesela Atatürk Okulu bu binanın içinde var mı?

 ABD'ye eğitime giden gençlerimiz, araştırma yapacak akademisyenler, gazeteciler, ya da başka işlere gitmiş ama barınma sıkıntısı çeken vatandaşlarımız o evde kalabilecekler mi?

Kara seslere ne demeli?

 Ali Erbaş Hoca siyasete sıcak baktığınmadır nedir, başında bulunduğu makamı Laiklik ilkesini bir kenara bırakarak kutsal dinimizi siyasete alet etmeye devam ediyor. Gereksiz yere dinimizi tartıştırarak Cumhur ittifakına, “Bakın görüyor, duyuyor musunuz bu şer ittifakı izlediğiniz gibi dinimizi hiçe sayıyor” dedirtmek dolayısıyla vatandaşın dini duygularına dokunarak muhalefeti kötületmeyi amaçlıyor olabilir mi? Ali Hocamız şunu unutmamalıdır. Ülkemizde hiçbir zaman Şeyhülislam olmayacağına göre, önümüzdeki yıl veya yıllarda yapılacak seçimlere girmek için şimdiden cübbesini çıkarıp, şimdiden Cumhurbaşkanlığı danışmanlığına geçip sonrasında da Milletvekilliği adayı olmalıdır. Ya da Cumhurbaşkanı şimdiden Din İşleri Bakanlığı adıyla Bir Bakanlık Kurup Ali Hocayı da başına getirebilir. Böylece hocamız rahatlıkla politika yapma imkanını da bulur.

 Diyanet Başkanımız “Günaydın” demeyi cahiliye dönemine benzetmiş. İyi de hocam, “ İyi günler dilemenin, merhaba” demenin kime ne zararı var. Vatandaş illa ki Arapça selamlaşmak zorunda mıdır? BU tür incir çekirdeğini doldurmayan meseleleri gündeme getirmenin ne alemi var ki?

 Yetmedi belki Sn. Ali Hocamızdan cesaret alan kara seslerde türedi. Ali Bey'in kılıçla çıktığı Ayasofya hutbesinden sonra oraya tayin edilen İmam’ın neler dediğini nelere karıştığını , sonra, bir başka kendini hoca sanan kişinin devletimizi kuranlara neler söylediğini unutulmadı.

Yetmedi sahibi olduğu bir televizyonda ve kurduğu tarikatta yanmayan kefen satarak vatandaşı kandırıp sömüren bir kara sakallı adam çıkıp yapılanları santi onay makamı ymış gibi onayladı.

Daha önceleri yine kendini ulema sayan ve camiler sanki babasının malı gibi gören yine kendine hoca denen ve hoca sayan birisi Yılmaz Özdil için, camimizde cenaze namazı kılınmaz gibi laflar etti.. Yetmedi Devlet görevlisi oldukları ve kamu görevi gören sendikada yönetici oldukları halde Ahmet Tahiroğlu ve Celalettin Gül yine Özdil'in ve inanmayanların cenazeleri camilerimize gelmesin cinsinden laflar ettiler.

Ey bu konuda ki kara sesler, camiler sizin babanızın malı değil bunu bilin. Ayrıca Cenaze namazlarının illaki camilerde kılınması da gerekmiyor. Cenaze namazını kıldıran kişinin imam ya da din görevlisi olması da gerekmiyor.

Cenaze namazını Fatiha suresini, Sübhanekeyi ve bir zammı sureyi bilen herkesin kıldırabileceğini de bilmeniz gerekiyor.

Sn. Diyanet Başkanı, işte sizin göreviniz bu ve bunlar gibi sesleri susturup onlara, “İşinize bakın” demek olmalı. Yoksa milletin yiyeceği şeyler veya selamlaşma şekilleri ile uğraşmak değil.  Siz, kendilerini din görevlisi sayanlar, işiniz güzel dinimizin güzelliklerini anlatmak olmalı. Polemik yaratmak, ayrıştırmak hiç birimize yaramayacağı gibi dinimizin de gereği değildir. Çıkıp, kul hakkı yemenin affedilmeyen günah olduğunu, çalmanın, çırpmanın, devletin malının çar çur edilmesinin, hırsızlığın, riyanın, yalancılığın dinimizde yerinin olmadığın anlatın. Bu yüzden hepinize kocaman bir GÜNAYDIN deyip selamlarımı yolluyorum.

Güzel söz : Allah ve Kuran ile aldatanlara kanmayın. Dinimizin sembolü sarık, sakal, cübbe veya türban değildir. Ahlak. Adalet, akıl ve ilimdir. Bunun için Allah'ın ilk ayeti oku olmuştur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Dolu Arşivi