Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Bir Sezai Sami haberi

Değerli dostum Sezai Sami'nin yakın bir arkadaşının oğlu geçenlerde yine bir fuar ile ilgili Latin Amerika'ya gitmiş. Latin Amerika ABD'nin arka bahçesi, istediği gibi at oynatıyor hatta devletten çok şirketlerin çıkarı ön planda. Orada yaşanan birçok olay ülkemize uzaklığından çok ülkede yaşanan üstü kapalı yani gizli bir sansür uygulanmakta. Olayın yaşandığı ülkede ülkemizin resmi temsilcileri olsa bile teknolojinin iletişim boyutu yüksek olsa da her birey can güvenliğinden dolayı haberleşemiyor, olayları aktaramıyor. Araştırma yapan ve fuarlara gidenlerin notlar alıp o ülkeden ayrıldıktan sonra yaşananları kaleme almakta ve bizlerde öğrenmekteyiz.

Ülke yöneticisi mazlum söylemi yaparak başta Saroz, uluslar arası kuruluşların yöneticileri ve ABD temsilcileri ile görüşmüş ardından 20 yıla yakındır tek başına iktidarda. Birlikte yola çıktığı kol kola yürüdüklerinin çoğunluğu ile yolları ayrılmış. İçlerinden bir kaçı ya da onların yakınları yanında duruyor ve icracı olmayan görevlerde tutulmakta. Bu durum Bizans yönetiminin komşu ülkeleri haraca bağlamanın yanında onun isyan etmemesi için yöneticinin çocuklarını sözde sarayında eğitim adı altında esir tuttuğu gibi bu devlet yöneticisi de yola çıktığında yanında bulunanların muhalefet etmemesi için ailenin bazı bireylerini adı konmamış suçlamalarla kimi gözaltında kimi tutsak olarak tutulmakta.

Ülkesinde 1970'lerin sonunda askerlerin sıkıyönetim ilan etmesi ardından hemen ertesi yıl askerlerin darbe yapması ve bundan sonra karanlık yılların başladığı görülmekte. İktidarı eline alan askeri faşist diktatör kendilerine özgü yasalar çıkararak adliye, sivil yönetim, çalışma yaşam ve eğitimi başta olmak üzere kendine göre belirlemiş. Günümüzdeki yöneticilerin çoğu onun yönetim anlayışından beslenmiş. Bugün yasama yürütme ve yargı onların baskı döneminden kaldıklarıyla yetinmemiş yasaları ve seçilmişlerin meclisini baypas ederek kararnameler çıkarmış. Birlikte yol aldığı kim varsa onlardan ayrılmış düşman göstermiş. Devlet yöneten tek adam mantığıyla yasama ve yürütmeyi yeterli bulmamış, muhalefetin denetiminde olan yerlerin varlığından rahatsız olmuş; ilkin başbakanlığı kaldırmış kendine bağlamış, ardından yerel yönetimlere kayyum atamış bu da yetmemiş birçok birimlerini bakanlıklara, ilçeleri kaymakam illeri valilerin denetimine verdirmiş. Turizm bakanlığını tur firması olan şahsa, eğitimi özel okul sahibi olana, sağlığı hastane sahiplerinden birine, savunmayı muhalif güçlere karşı kendini siper edinen generale, adaleti yargıyı kendine göre biçimlendiren eski bir dostunun damadına ve diğerleri de kendine uyum sağlayacak kişileri paylaştırmış.

Latin Amerika'daki bu ülkenin devlet yöneticisi sanki 1950'lerdeki ülkemizin cumhur ve başbakanı gibi orduyu başçavuş ve uzman askerle, yargıyı, eğitimi ve sağlığı diyanetle yönetirim demiş. Yine bir dönem güney Asya da ABD'nin en iyi müttefiki olan Filipinler eski devlet başkanı Marcos ve öldükten sonra eşinin giderayak ülkesini kaosa düşürdüğü konum gibi durumda. Devlet yöneticisi kurulu sistemin anayasasının kullanma özgürlüğünü yasaklamış. Devletin vatandaştan aldığı vergilerle yaptığı tüm kamu kurumlarını satmış, kendi taraftarlarının çıkarına hükmederken payına düşen yüzdeliğini Avrupa da ki bankalara yatırmış. Halkımızın bir tabiri vardır "alışmış kudurmuştan beterdir" sözü tıpkı onun için söylenmiş; yalan ve olmayan meziyetlerinin varlığını söylemesi, ülkesindeki dev yer altı madenleri satması, komşularıyla kavga çıkarması hatta ABD başkanıyla laf yarışına girmesi onu daha da bağımlı hale getirmiş. Hatta son ABD ziyaretinde kendi ve korumalarının yasaları ihlal edici davranışı nedeniyle ipler daha da gerildi. ABD başkanının özel danışmanı ona derki "sizin her türlü mal varlığınızı ve ülkenizdeki kirli ilişkileri biliyoruz koltuğa oturmanızı müsaade etmeyiz, bu nedenle bizim işlerimize karışan komşularınızla ne yap ne et onlarla askeri çatışmaklara gir bunu siz yapacaksınız şayet olmaz ise akıbetini bilirsiniz", demiş.

Ülkesindeki, muhaliflere çatması, gözaltı, tutuklama, yasaklar ve kısıtlamalar ile komşularıyla sıcak savaşa girmiş. Askerleri ne için savaştıklarını bilmeden ölürken, ülkede dövizin artması, üretimin aksaması, vergilerin çoğalması ve bir o kadar da ücretlerin ve emekli maaşlarının gerçek değerinden düşmesi ekonominin içinden çıkılmaz hale gelmesi yaşananların ne ülkede ve bölge de ne de dünya da hiçbir yankı bulmaması baskı ve şiddetin varlığından. "

Sezai Sami'den öğreniyoruz bunu. Bu Latin Amerika ülkesinde yaşananlar bizim için hiç de yabancısı olmadığımız durum.

Yaşanan bu durum bizim ülkemizde olsaydı ne yapardık hiç düşündünüz mü?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi