Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Bir toplantı ardından

Son günlerde seyrek de olsa bile Sezai Sami ile görüşmeye başladık. Soracağım ve onun anlatacağı konular o kadar çoğalmış ki     yerimiz olduğu sürece dile getirmeye çalışacağım.
Gecenler de eski/kadim dostlarının birisi geçmişi anmak ve geleceğe devam anlamında "bir toplantı" yapılacağını Sezai Sami'ye bildirmiş ama ne zamanı ne de yeri belli değil. Aynı kişi geçmişteki yaşananlar ile ilgili kısa bile olsa eskisi gibi yazı talep etmiş. Yazmak kolay da dünden bugüne geçen sürede hele ki kendisinin de içinde bulunduğu tarihsel kesiti anlatmak kolay değil. Çünkü dün birlikte oldukları geçen sürede ve bugün neler yaptıklarını cesaretle açıklamadıkları için onların durumunu da açıkladığında suratlarının şekli değişmekte. Dünden bugüne çok zaman geçmedi, ama kendi geniş ve bir o kadar dar tarihimizin bilinmesi toplumun ve duyarlı kesimin hakkı.
Günümüze gelene kadar her toplumsal/politik güç belli bir zaman dilimi sonrası dostlarını bir arada tutma, yardımlaşma ve haberleşme amacıyla dernek ya da vakıf kurmakta. Bu durum güzel ve samimi olduğu kadar zor ve zahmetlidir. Herkesle iyi olmak onları dinlemek sabır gerektirir hele bir de yaşı 50/60'ın üzeri burnundan kıl aldırmayan afili arkadaşlar varsa vay haline. Yaşı ileri ve bir dönem dernek ve benzeri kuruluş başkanı olması onun ortak yaşanılan tarihi bilme gibi bir durumu olamaz. Her toplumsal yapının bir hafıza ve arşivi konumunda olan birileri mutlak vardır, bunları küstürmeyerek destek ve bilgilerinden yararlanılması gerekir.  Yani sorunları ve geçmişi bilip önemli ayrıntıları bilenleri yok saydığında senin     tarihini sen değil kurulu sistemin yakası kalkıklarının hazırladığı iddianame ve gerekçeli hükümlerde yazdıklarından öğrenirler.
Üzerinde yaşadığımız "Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu topraklar" yazılı tarihin geçtiği yerlerdir. Bu topraklarda birlikte yaşamak ve çalışmak için özgürlükleri ve bağımsızlıklarına düşkün insanlar yaşadı ve ağır bedeller ödedi. Bunlar     evvelsi gün ve dün nasıl iz bırakarak yaşamış ve     anıları hala taze ise bugün biz yarın çocuklarımız bu onurlu duruşu devam ettiriyor olmasındandır. İçinde bulunduğumuz sistem dün olduğu gibi     bugünde tarihi insanlık tarihini hep kendisinden     başlatmakta. Hatta bilimi bile kendi hurafelerine göre açıklamaktan bir sakınca görmemekte.
Yapılan toplantıya resmi olarak çağırılmadı fakat kadim dostların birisinin "gelmen iyi olur" demesi sonucu Sezai Sami toplantıya katılır. Geçmişi anma toplantısı geniş olacak denilmiş ama derneğin salonuna sıkıştırılmış ama olsun önemli olan "anma" ve saygıdır. İlgililer kendilerince hazırlık yapmış, resimler, slâytlar, müzik ve bir de uzun     tarihsel yazı hazırlanıp okunmuş. Bu konuda elbet eksiklikler olabilir ama yanlış yapmak olmamalı. Dünden bugüne yaşayanların içinde tutarlı ve     kararlı tavır sergileyenlerin bilgilerinden yararlanıp onlarında katkıları olmalıydı.
Dün olduğu gibi bugünde kimi tarihsel tutum sergilemek, kimileri de tarihi yazmanın zorluklarından dem vurur doğrudur. Hem tarihi tutum hem tarihi yazmak "güzel insan" temelinde samimiyet, dürüstlülük ve namusluluk gerektirir. Devletin metazori olarak yargılamadan tuttuğu dört duvar arasında tutulanlar bile kendilerinden olan ve olmayan diye ayırım yapmıştı, hatta toplantıya katılanların arasında aynı koğuşlara alınmayan olduğu gibi     atılanlar bile vardı. Bu tahammülsüzlük aynı yere alınmama olduğu gibi kimilerine fiziki baskı cebir uygulandığına şahit olduk, peki bunlar unutulur mu her şeye sünger mi çekilecek neden, kimi aklamaya çalışılıyor ya da kimlerin değirmenine su taşınmak isteniyor?
Günümüzde hala sistemin devamını isteyen ve ondan nemalananlar mutlak olacaktır. Önemli olan "güzel insan" değerini,"emek, ekmek ve özgürlük" şiarı temelinde yaşam ilkesi edinenlerin yaşının kaç olduğu önemli değil, doğru tavır sergilemesi gerekir. Temel ilkeler çerçevesinde birlikte omuz omuza olunacak ise altını çizdiğimiz sorunların masaya yatırılması gerekir. Yoksa birilerinin "birgün", ikigün ve benzerlerinin içerisindeki bir bilen olunur ki buna kimsenin tahammülü olmaz. Yaşamın en kızgın günlerinde birlikte sırt sırta aynı cephede olduklarımız biraz palazlanmaya başladılar mı zor günlerde birlikte olduklarını unutup çirkefleşip çamur atmakta.  Yaşama başka pencereden bakan bu kişilerle ne kadar birlikte olup ne kadar destek vereceğiz? Sorun yola devam ederken birlikte olduklarımıza ne kadar güveneceğiz? Aynı çukura iki kere düşmeyerek kadar akıllı olabiliriz ama bir de duygularımıza hâkim olabilir miyiz, işte sorun bu. Ve birde inancımız değerlerimiz gereği birlikte omuz omuza olduğumuz günlerde yaptıklarımız, direndiğimiz ve kaybettiklerimizi bir kalemde     silebilecek miyiz? Her şeye rağmen söylenmesi,     bilinmesi ve aktarılması gereken doğru yerde mi aktarılacak?"
Sezai Sami zorlu bir görevi, sorumluluğu fazla afişe etmeden dile getirdiğini söyledi. Önümüzdeki günler zorun habercisi, yönetenlerin yönetemez, yönetilenler eskisi gibi yönetilmek istemediği gün gibi aşikâr. Yaşananlara seyirci olunamayacağını gücün ve imkânların yettiği oranda "emek, ekmek ve     özgürlük" şiarı temelinde işin içerisinde olunması     gerekir demekte Sezai Sami.
"Bir toplantı" sanki ülke genelini değerlendiriyormuşuz gibi günler ağır ve bir o kadar kasvetli     geçmekte, birlikte yaşayıp birlikte göreceğiz, güzel günleri birlikte yaratma dileğiyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi