Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Dedikodu ya da söylendi

Yaşamında hemen herkes yakınları ve başkalarının, kişisel ya da toplumsal konuları hakkında mutlak konuşmuş ve onları çekiştirmiştir.

Çekiştirme gerçek olay ve konular hakkında olsa da genellikle kişiler arasında konuşulduğundan, olay ve haberin aktarımı sırasında abartı, hata ve yanlışlık payı mutlak vardır.

Konuşmanın içeriği genellikle, çekiştirme, kınama, yargı ve yergidir.

Bazen bu konuşmalar kişinin doğrudan kendisine değil arkasından sözlü uyarı ya da saldırıda bulunarak, çıkar sağlamak amacıyla üstünde baskı ve denetim kurmak için yapılır.

Dedikodu yapan genellikle kırgın, öfkeli, başarılarını kıskandığı kişilere kin ve öfkesini kusarak aşağılayıp kötülemeye çalışır.

Çekiştirilen küçük düşürülen kişi ya da topluluk aşağılanırken, bunu yapan kendisini “bulunmaz Hint kumaşından yapıldığını” zanneder yani büyüklük taslar.

Bazen de yakın ve dostların arasını açmak için kin ve öfke tohumları saçılır.

Birinin arkasından konuşmak, çekiştirmek, eleştirip yermekle o kişiye yardımcı olunmaz. Yardım edilmek isteniyorsa, yapılacak en doğru tavır o kişinin karşısına çıkıp ne söylenmek isteniyorsa açıkça dile getirmektir.

Herhangi bir kişi veya kurum hakkında durum değerlendirmesi yapılırken olay ve durumlardan haberdar edilmemesinin altında iyi niyet ve samimiyet yattığı söylenemez.

Kendisi hakkında olumsuz konuşmalara hassas ve kırılgan olanların başkaları için söyleyecekleri ve yaptıklarına aynı hassasiyeti özeni göstermeli.

Başkalarının hata veya kusurlarıyla uğraşanın kendi kusurunu görmeyecek kadar uyarıları dikkate almaması da ayrı bir ahmaklık.

Hakkında konuşulanları duyanlar bunun hoşa gitmeyecek sevimsiz, çirkin ve çirkef tavır olduğunu bilmeli.

Dedikodu vakti bol, hiçbir iş yapmayan, başkalarının sırtından geçinen, asalak, toplumsal sorumluluğu olmayan, mücadele etmeyen, emek harcamaktan kaçınan, insani değerleri olmayan, kavgadan ve kargaşadan sebeplenen kişi ve kurumlar tarafından yapılmakta.

“Dedikodu ya da söylenti” toplumsal yaşamda, güveni ve dostluk duygularını zedeler.

Toplum içinde doğruluğu tartışılır sorgulanır bilgilerin ve söylentilerin dolaşması kuşku ve kaygıyı arttırır.

Duyguların zarar görmesi, güvenin sarsılması kişi ve toplumu ileriye taşımak yerine içe kapanıklığı ve savunmayı gündeme getirir.

Toplumsal varlık olarak hata veya yanlış yapmış olabiliriz.

Önemli olan bunlarda ısrar edip yenilerini yapmamak, yapıcı uyarı ve eleştirileri ciddiye alıp dinlemek gerek.

Yaşamımızda görüyoruz ki uyarı ve eleştiri kin, nefret, öfke ve aşağılama biçiminde yapılmakta.

Bunu yapanlar söz ve hareketleriyle birilerine hoşgörüne bilir.

Oysa toplumsal sorumlulukları olan biri yapıcı ve birleştirici olmasını bilmeli.

İnsani değerleri ve toplumsal sorumluluğu olanın ahmakça çekiştirme, kınama, yergi ve çirkefçe aşağılamalara karşı, “güzel insan” değerinde onurlu ve dik duracağına inanıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi