Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

Ders almadığımız depremlerin sonuncusu olsun

SON DEPREMLERİN ÖĞRETTİKLERİ:

Bilimsel bilginin önemi net olarak ortaya çıktı

"Hayatta, en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir!" Mustafa Kemal Atatürk"

Bilim ve bilginin önemi ne yazık ki toplumumuz tarafından bir türlü benimsenmedi ve anlaşılamadı. Yıllardır depremin geleceğini belirten başta Prof. Dr. Naci Görür hocamız olmak üzere birçok bilim insanı adeta yalvarırcasına depremin yerini ve zamanını belirterek anlatmaya çalıştılar. Birçok hocamız 1999 depreminden sonraki süreçte çok sık şekilde ülkemizde depremin geleceğini yüksek sesle bağırıyor, çağırıyorlar. Yetkilileri göreve ve önlem alamaya davet ediyorlar. Bilgi, bilim ve üretilen teknoloji ile doğanın yarattığı devasa deprem gücü ile baş edilebileceğini Japonların geliştirdikleri teknoloji ile ispatladıklarını biliyoruz. Ancak ülkemiz her yönden deprem baskısı altında olmasına rağmen hiçbir ciddi önlem alınmadı. Her deprem sonrası birkaç gün birkaç toplantı ve tespit raporu yazıldığı, ancak önlemlerin alınmadığını bir kez daha anladık.

Bilimsel bilgi kullanılarak yapılan binalar zarar görmedi

Jeoloji bilimi bilgisine uygun, fizik yasalarına ve mühendislik ilkelerine göre yapılan binaların örneğin Kahramanmaraş İnşaat Mühendisleri odası binası yıkıntılar arasında sağlam kalmış olması çok önemli bir örnektir. Benzer şekilde Adıyaman’da Grand Isias Otel ve belediye binası depremde yıkılarak yerle bir olmuş. Ancak son yıllarda cam giydirmeli Kommagene Kültür Merkezi’nin camları bile kırılmadı. AB mevzuatına göre AB fonuyla inşa edilen kültür merkezinin yıkılmamış, depremden sonra da anında binanın elektriğinin yanmış olması bilimsel bilgiyi kullanmanın önemini ortaya koymaktadır.

Adıyaman Kommagene Kültür Merkezi ve Depremde Yıkılan Belediye Binası, Cam giydirmeli binanın yapımında görev yapan ve inşaatın denetimini sağlayan TÜMAŞ’tan Mimar Nezih Alataş, yapının depremde hasar görmemesinin püf noktalarını şöyle anlattı: “2018’de yenilenmiş bir deprem yönetmeliği var. Bu yapı yönetmeliğe uygun olarak inşa edildi. Hassasiyetle kolonlara konulan demirlerin her türlü testlerini yaptırdık. Betonun tüm testlerini gerçekleştirerek binanın kaba inşaatını yaptırdık ve denetledik. Camlar da tek tek, bütün detayları üzerinden geçilerek, yüklere göre hesaplama yapılarak seçildi ve uygulandı”.

ODTÜ öğretim üyesi Prof. Dr. Neriman Şahin Güçhan’ın yönetiminde hazırlanan Kommagene Nemrut Yönetim Planında tanımlanan projelerden biri olarak planlanmış. Binanın deprem yönetmeliğine göre yetersiz olan eski İl Halk Kütüphanesi’nin yerine yapıldığını belirten Prof. Dr. Güçhan binanın yıkılmamasını şöyle açıklıyor: “Yapının hiç hasar görmeden depremden kurtulmuş olması, ülkemizde mesleki yeterliliğe sahip mimar ve mühendisler tarafından yönetmeliklere uyarak yapılan binaların, ne kadar güvenli olabileceğine örnektir.”

Tarihin en şiddetli ve geniş bir alanda peş peşe ikiz depremin uzun sürmesi ile on binlerce binayı yerle bir ederken bazılarının zarar görmemesi bilimsel bilginin yönetmeliklere uygun kullanılmasının depremin yaratacağı tahribata karşı konulabileceğini göstermektedir. Diğer bir ifade ile deprem yönetmenliğine göre gerekli mühendislik hesaplamaları yapılırsa, uygun inşaat malzemesi kullanılırsa ve denetimler zamanında yapılırsa binalar depreme dayanabilmekte ve yıkılmamaktadır. Kaldı ki depremde yerleşim yerlerindeki binaların yüzde 40 kadarı sağlam kalabilmiş. Demek ki kurallara uygun yapılan, malzemeleri amaca uygun kullanılan binalar depremden az etkilenmektedir.

Alüvyon düz düze yakın tarımsal arazi alanlarına yerleşim yeri yapılmamalı

Önerileri dikkate alınmalıdır. Yıllardır bütün deprem sonrası gözlemler düze ve düze yakın alanlar üzerine yapılan yapıların en erken çöktüğü belirtildi. Bu depremde Antakya başta olmak üzere alüvyon arazi üzerindeki yapıların tamamına yakını yıkıldı. 1999 Kocaeli, Bingöl, İzmir depreneninde benzer şekilde alüvyon alanlarda zemin sıvılaşması ile binaların yıkıldığı uzmanlarca belirtildi.

Bilim güven veriyor. Deprem alanında binlerce bina çökmüşken İnşaat Mühendisleri Odasının yıkılmadığı, nerdeyse yerle bir olan Antakya, Maraş, Adıyaman’da yıkıntılar arasında hiç zarar görmemiş binaların ve evlerin olması hepimizin dikkatini çekmeye başlamıştır. Bilimsel bilginin kullanıldığı benzer yapıların yıkılmaması geleceğe güven vermektedir. Bu depremler Japonya’da olsaydı kaç kişi ölürdü? Sorunun cevabı muhtemelen birkaç insan olacaktır. O zaman hep berber kendi kendimize bir kez daha soralım, neden 10 kent yerle bir oldu, on binlerce insanımız öldü, acı gözyaşı, korku ve kültürel değer kayıpları gibi binlerce sorun ve olgu ortaya çıktı. Artık bu son ders olmalı ve her konuda bilimsel çalışmalıyız. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Utku Kızıltan Arşivi