Doğalgaz şov malzemesi oldu!

Çalışmada, müjdenin verildiği 2020 yılında gaz kesintisi yaşayan abonelerin toplam sayısının 1 milyon 279 bin 990 olduğu belirtilerek, “2020 yılında abonelerin yüzde 65,7’sine yani 840 bin 954’üne fatura bedelini zamanında ödeyemediği için kesinti uygulandı” ifadesi kullanıldı.
Türkiye’de giderek derinleşen ekonomik krizin yakıcı etkisinin hissedildiği 2021 yılında da toplam 1 milyon 197 bin 227 doğalgaz abonesinin faturasını zamanında ödeyemediği için doğalgazının kesildiği bildirildi. Buna göre, doğalgazı kesilen abone sayısında 2021 yılında 2020 yılına oranla yaşanan artış yüzde 42,3 oldu. 2022 yılına yönelik resmi verilerin ise henüz kamuoyuna açıklanmadığı belirtildi.

Enerjide sıkıntı büyük
Doğalgaz fiyatlarında Ağustos 2020’den bugüne konut tarifesinde yüzde 226,3, sanayi tarifesinde yüzde 576,4, elektrik üretim santrallerinde ise 614,2 oranında artış yaşandı. İktidarın özellikle 2018’den sonra enerjide büyük bir yıkım yarattı. Bu iktidarın enerjide algı siyaseti dışında atacağı bir adım kalmadı. Geçtiğimiz yıl 550 bin nüfuslu Isparta’yı günlerce karanlıkta bırakan, Cumhuriyet tarihinin en fahiş zamlarıyla enerjiyi lüks haline getiren, sanayide doğalgaz ve elektrik kesintisi yaparak çarkların durmasına neden olan bu iktidar faturalar katlanırken göstermelik indirimlere seçime kadar algıyı yönetmeye çalışıyor. İktidarımızda yüksek fiyatlı mevcut doğalgaz anlaşmalarını yeniden müzakere edeceğiz. Doğrudan destek vererek vatandaşlarımızı, sanayicimizi ve esnafımızı yüksek fiyatlar altında ezdirmeyeceğiz.”

21 yılda neler oldu neler?
Bakın AKP’li yıllarda en büyük sorunlardan biri adaletsiz uygulamalar oldu. Halk yoksullaşırken ayrıcalıklı kesim oluşturuldu. Liyakat yok sayılırken, devlete çift maaşlı bürokratlar dolduruldu. Muhalifler cezaevlerine gönderilirken çeteciler sokaklara salındı. Kadınlar erkekler tarafından öldürülürken katiller cüzi cezalar aldı. Yandaşlar desteklenerek AKP medyası oluşturuldu.

21 yıllık adaletsizlik
Ülkeyi 20 yılı aşkın zamandır yöneten AKP iktidarında en çok şikâyet edilen konulardan biri adaletsizlikler oldu. Sadece yargıda alınan kararlarda değil AKP’nin tüm tercihlerinde adaletsizlik ülkenin son yıllarına damga vurdu. Kendileri şatafat içinde yaşarken halkı sefalete mahkûm ettiler, öğrenciler açlıktan intihar ederken yandaşlarını burslarla Amerika’da okuttular, KHK’lerle akademinin içini boşaltırken üniversiteleri yandaş kadrolarla doldurdular, ataması yapılmayan öğretmenler intihar ederken bürokrasiyi çift maaşlılara teslim ettiler, mafyalar ve çeteciler cezaevinden serbest bırakılırken muhalif gazeteciler, Taksim Dayanışması üyeleri hapse atıldı, sokak ortasında gençler öldürülürken katiller çok cüzi cezalar aldı, kadın cinayetleri her gün işlenen sıradan bir vakaya dönüşürken katiller iyi halle serbest bırakıldı. Tüm bu yaşananlar AKP döneminin nasıl geçtiğinin özeti

Halk sefalet onlar şatafat içinde 
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) tarafından hazırlanan ‘Açlık ve Yoksulluk Sınırı’ raporuna göre, yoksulluk sınırı 31 bin 241 TL’yi aştı. Açlık sınırı ise 9 bin 591 TL oldu. Çalışanların yaklaşık yüzde 40’ının asgari ücretle çalıştığı düşünüldüğünde halkın önemli bir kısmı açlık sınırının dahi altında çalışmaya mecbur bırakılıyor. Buna karşın Saray’ın sadece günlük harcaması bile 18 milyon TL’yi buluyor. AKP’nin iktidarda olduğu yıllarda birçok kişi sokak ortasında öldürüldü. Gezi Direnişi’nde Ethem Sarısülük, Berkin Elvan, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Abdullah Can Cömert, Mehmet Ayvalıtaş polisler ya da sivil saldırganlar tarafından öldürüldü.  Neredeyse her gün bir kadın erkekler tarafından katledildi. Özgecan Aslan, Pınar Gültekin, Ceren Damar Şenel, Şule Çet gibi binlerce kadın bu 21 yılda öldürüldü. Birçok davada erkekler ‘haksız tahrik indirimi’ veya iyi hal denilerek cüzi cezalar aldı. Örneğin Belçika’da 4 kadını öldürdüğü için müebbet hapse mahkûm edilen Osman Çallı kendi talebiyle iade edildiği Türkiye’de 3 yılda serbest bırakıldı. Buna karşın AKP kadını koruyan sözleşmelere ve yasalara adeta savaş açtı. İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çıkıldı. 6284 Sayılı Yasa ise şu an iktidar ve ortaklarının hedefinde.

Basın üzerinde baskı var
Basın üzerinde kurulan tahakküm de AKP döneminin en önemli başlıklarından oldu. AKP’ye yakın patronlar sağlanan kredilerle medya patronu yapıldı. En son örnek Doğan Medya’nın Demirörenlere satışı oldu. Demirörenler hâlâ Ziraat’ten aldıkları krediyi ödeyemedi. Sadece bununla da sınırlı kalmadı. Kamu kurumları yandaş medyayı reklama boğdu. AKP’ye muhalif olan medya ise çeşitli bahanelerle defalarca Basın İlan Kurumu tarafından cezalandırıldı. Şirketler ise AKP döneminde teşvike boğuldu. Sadece geçen yıl  503,4 milyar TL’lik yatırım için şirketlere teşvikler verildi.  Bu şirketler gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, KDV iadesi, vergi indirimi, sigorta primi işveren payı desteği, yatırım yeri tahsisi, enerji desteği, faiz ve kâr payı desteğinden faydalandı. Buna karşılık halk borç batağına saplandı. İcra ve iflas dosyası sayısı 33 milyonu aştı. Dosya sayısındaki artış 2015-2022 arasında yüzde 27 oldu. Adaletsiz ve ayrımcı uygulamalar depremlerin ardından da görüldü. CHP’li belediyelerin birçok yardımı engellenirken AKP’li belediyeler hiçbir engelle karşılaşmadı. Depremlerin hemen ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk önce partisinin yönettiği belediyelerle görüştü. Tepkilerin ardından CHP’li belediyeler de arandı. AHBAP gibi kurumların bağış toplaması engellenmeye çalışılırken tarikat ve cemaatlerin önüne hiçbir engel çıkarılmadı. 

İnsan hakları korunmuyor
Uluslararası araştırmalar da ülkede adaletsizliğin geldiği boyutu net bir şekilde ortaya koydu. Dünya Adalet Projesi’nin Hukukun Üstünlüğü Endeksi’ne göre temel insani hakların korunmasında 139 ülke arasında 133’üncü oldu. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre ise 149’uncu sırada. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2022 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 180 ülke arasında 101. sırada yer alan Türkiye, 2013’ten bu yana 48 basamak geriledi. Buna göre Türkiye, son 10 yılın en düşük puanını aldı.

Dokunan yanıyor 
Cumhurbaşkanı’na hakaret davası 2022’de rekor kırdı. İfade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden olan “Cumhurbaşkanına hakaret” ve “hükümeti aşağılama” suçlamasıyla geçen yıl tam 16 bin 753 kişi ceza mahkemelerinde hâkim karşısına çıkarıldı. 2018 yılında gerçekleştirilen referandum ile geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ardından çok sayıda yurttaş, TCK’nin 299 ve 301’inci maddeleri uyarınca soruşturma geçirdi. TCK’de, “Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar” başlığı altında düzenlenen ve “İfade özgürlüğünün önündeki en büyük engel” olarak değerlendirilen 299 ve 301’inci maddeleri, adeta iktidarın muhalifleri cezalandırma aracına dönüştürüldü. Adalet Bakanlığı’nın yıllık adalet istatistikleri de genç yaşlı çok sayıda yurttaş hakkında TCK’nin 299 ve 301’inci maddeleri uyarınca soruşturma açıldığını ortaya koydu. Ceza mahkemelerinde hemen her yıl binlerce yurttaş, “Cumhurbaşkanına hakaret” gerekçesiyle hakim karşısına çıkarılırken sanık sayısı geçen yıl Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile geçilen yılların en yüksek seviyesinde gerçekleşti.
TCK’de, “devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçları” tanımlayan ancak AKP’li yıllarda, “Muhalefeti cezalandırma aracı” haline dönüştürüldüğü belirtilen 299 ve 301’inci maddeleri kapsamında ceza mahkemelerinde yalnızca 2022 yılında 7 bin 600 dosya açıldı. Dosyalardaki sanık sayısı ise 7 bin 712, “suç” sayısı ise 8 bin71 ile ifade edildi.   Ceza mahkemelerinde geçen yıl TCK 299 ve 301’inci maddeleri kapsamında yargılanan sanıklardan bin 872’si hakkında mahkûmiyet kararı alındı. Toplam 3 bin 135 sanık hakkında ise “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı verildi. Beraat sayısı ise kayıtlara, 2 bin 226 olarak geçti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barış Önal Arşivi