Hüsamettin Aslan

Hüsamettin Aslan

Tüm dinamikleriyle Nijer Darbesi

Afrika ülkesi Nijer’de geçen hafta sonu bir grup asker yönetimi ele geçirerek darbe yaptı. Kansız bir darbe diyebileceğimiz şekilde kıendilerine `Vatanı Koruma Ulusal Konseyi` ismini veren bir grup asker, devlet televizyonu ORTN'de yayımlanan videoda darbe bildirisi okuyarak Cumhurbaşkanı Mohamed Bazoum’u rehin aldı.

Darbe yönetimi General Abdourahmane Tchiani'yi yeni devlet başkanı olarak seçerken, uluslararası gözlemciler demokratik normların yeniden kurulması çağrısında bulundu. Ülkede bundan sonra ne olacağı belli değil. Bir yanda ABD ve Fransa, darbeci yönetime karşı karşı bir darbe arayışında iken; diğer tarafta da Rusya’nın askeri yönetimi koruma çabaları devam ediyor. Ancak Nijer’de ABD ve Fransız askeri varlığına nasıl son vereceği belirsizliğini koruyor.

Darbecilerin sözcüsü Albay Amadou Abdramane, ordunun Nijer'in sınırlarını kapattığını, ülke genelinde sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini ve devletin anayasa dahil tüm kurumlarını askıya aldığını söyledi. Herhangi bir dış müdahaleye karşı uyarıda bulundu ve "Her türlü dış askeri müdahale, nüfusumuz ve ülkemizin kaosu için feci ve kontrol edilemez sonuçlar doğurma riski taşıyor" dedi. Nijer’in de üyesi olduğu Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), darbe sonrası Nijer'e yönelik yaptırım kararı aldı.

ECOWAS ve Nijerya Devlet Başkanı Bola Ahmed Tinubu, Nijerya'nın Abuja kentindeki bir toplantının ardından diğer ECOWAS üyeleriyle birlikte, Nijer ile ilişkileri askıya aldığını ve Cumhurbaşkanı Mohamed Bazoum'un bir hafta içinde görevine iade edilmemesi halinde güç kullanımına izin verdiğini söyledi.

ECOWAS, Nijer'de demokratik düzeni yeniden tesis etmek için "güç kullanımını da içerebilecek" "gerekli tüm önlemleri" alacağını açıkladı. Ayrıca hem darbenin görünen lideri olan hem de bir süredir Nijer'in cumhurbaşkanlığı muhafızları şefi olan General Abdourahmane Tchiani’ye mali yaptırımlar uygulayacağını söyledi. Afrika Birliği, ordunun 15 gün içinde kışlalara dönmesini ve cumhurbaşkanını görevden almasını talep eden bir bildiri yayınladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “Bu darbe tamamen gayrimeşru, Nijer ve tüm bölge için son derece tehlikeli” dedi. Fransa, 2021'de Mali'den ayrılmak zorunda kaldıktan sonra Fransa'nın en büyük bölgesel üssüne ev sahipliği yapan Nijer, 2022'de yaklaşık 120 milyon € (130 milyon $) değerindeki tüm kalkınma yardımlarını ve bütçe desteğini askıya aldı. AB dış politika sorumlusu Josep Borrell, Avrupa Birliği (AB)’nin 2021-2024 dönemi için 503 milyon € (554 milyon $) değerindeki bütçe desteğini ve güvenlik yardımını derhal kesti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Bazoum'un derhal serbest bırakılması çağrısında bulundu ve Washington'un “kesintisiz desteğini” teklif etti. Nijer ile ABD güvenlik bağlarının tehlikede olduğu konusunda uyardı. ABD'nin Nijer'e yaptığı yardım, Agadez'in 5 km güneydoğusundaki 100 milyon dolarlık hava üssü başta olmak üzere 2012'den bu yana yaklaşık 500 milyon doları buldu. Nijer, Batı Afrika'daki ABD yardımının en büyük tederakçisi oldu.

Nijer, Fransa ve ABD için neden önemli?

Nijer dünyanın en büyük kobalt, elmas, platin ve uranyum rezervlerine sahip ülkesidir. Kazakistan ve Rusya'nın önünde Avrupa Birliği'nin ana uranyum tedarikçisidir. Yüzde 45'i Fransız devletine ait olan Orano (eski adıyla Areva) şirketi, 1968'den beri (kuzeydeki çöl kasabası Arlit çevresinde) uranyum madenciliği yapıyor. Sadece iki maden, multi-milyar dolarlık şirketin Fransa'nın nükleer enerjisini üretmek için kullandığı toplam küresel uranyum üretiminin yaklaşık üçte birini oluşturuyor; bu, sadece ülke elektriğinin yüzde 70'ini değil, aynı zamanda Almanya da dahil olmak üzere Avrupa'nın enerji ihtiyacının çoğunu sağlıyor.

Fransız Orano şirketinin, çoğunlukla ülkeye kredi şeklinde bağlı yardımla ucuza satın alınan madencilik imtiyazı, bölgenin su kaynaklarını tüketti. Milyonlarca ton radyoaktif atık üretti ve Nijer gibi kaynak zengini bir ülkeyi dünyanın en yoksul ülkesi olarak bıraktı. Keza Nijer'in 24 milyonluk nüfusunun 10 milyondan fazlası aşırı yoksulluk içinde yaşarken, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 17'si insani yardıma ihtiyaç duyuyor. Nijer hükümetinin yıllık bütçesi, Fransız Orano şirketinin yıllık gelirinin bir kısmı olmuştur.

Bu bağlamda Fransanın Nijer’deki varlığı hayati bir öneme sahiptir. Mali'den zorunlu olarak ayrılmasının ardından Fransa'nın Nijer'e verdiği askeri destek, El Kaide, İŞİD/DEAŞ ve Boko Haram gibi “İslami terör örgütlerine karşı savaş” başlığı altında Nijer ordusunu eğitmeyi ve ona istihbarat ve hava kaynakları sağlamayı içeriyordu.Bu bağlamda Fransa,kendi siyasi ve ekonomik kazanımlarını korumak için Nijer ordusunu eğitip donatıyordu.

Batılı ülkelerin “teröre karşı savaşı” bir aldatmacadır. ABD, İngiltere, Fransa ve NATO cihadçı grupları Libya'da ve özellikle Suriye'de vekalet savaşları yürütmek için kullandı. 2011'de Libya'ya karşı NATO liderliğinde bu savaşta çarpıştıktan sonra, El Kaide ve diğer İslamcı gruplar Sahel bölgesindeki ülkelere sığındı/yerleştirildi. Fransa, ABD ve Almanya gibi batılı güçler bu savaşları bahane ederek Afrika'nın en zengin kaynaklarını yağmaladılar. Ekim 2021'de Mali Başbakanı Choguel Kokalla Maiga, Fransız hükümetini ülkedeki çatışmayı sürdürmek ve “Fransız askeri işgalini haklı çıkarmak için İslamcı teröristleri gizlice silahlandırmakla” suçladı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Mart ayında Nijer ile bağları güçlendirmek ve ülkeyi “bir demokrasi modeli” olarak nitelendirerek 150 milyon dolarlık doğrudan yardım açıkladı. Ardından Rus Wagner şirketinin Afrika’da ve Nijer'deki faaliyetlerine dikkat çekti. Fransa geçen yıl Mali'den çekildikten sonra 1.000'den fazla personeli Nijer'e kaydırdı. Nijer'de yaklaşık 1.100 amerikan personeli de bulunuyor. Bunun yanında Nijer’de hava ve istihbarat üslerine sahip.

Cihadçı grupların Sahel'deki varlık alanlarını büyük ölçüde genişlettiğinden, Nijer yıllardır uluslararası askeri operasyonların üssü olmuştur. Bunlar, komşu Nijerya ve Çad'daki Boko Haram'ı, Mali ve Burkina Faso ile sınır bölgelerinde Büyük Sahra'daki İŞİD/DEAŞ ve El Kaide bağlantılı Jama'at Nusrat al-Islam wal'ın (JNIM olarak biliniyor) artan faaliyetlerden geliyor. Adam kaçırma, suikast, hırsızlık ve tehditlerin yaygın olduğu Nijer'de devam eden çatışma, Mart ayı sonu itibarıyla yaklaşık 380.000 kişiyi yerinden ederken, ülke aynı zamanda başta komşuları Mali ve Nijerya olmak üzere 700.000'den fazla mülteci ve sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. Nijer aynı zamanda, çatışma ve yoksulluktan kaçmak için kuzeyden Avrupa'ya giden Sahra altı Afrika'dan gelen göçmenler için bir geçiş rotasıdır.

Bu darbe, ABD'nin bölgedeki çıkarlarına büyük bir darbe indirdi. Çünkü son yıllarda Nijer, Sahel konusunda Washington'un tercih ettiği ortak oldu. Bölgede terörle mücadelede bir mihenk taşı olarak görülüyor ve Mali ve Burkina Faso'nun Rusya'ya yakınlaşmasıyla birlikte Nijer’in önemi önemli ölçüde arttı.

Komşu Çad’da ABD için kilit bir müttefikti; ancak, Cumhurbaşkanı İdris Deby’in 2021'deki ölümüne kadar 30 yıl boyunca otokratik bir yönetimden sonra şuanda zayıf bir geçiş hükümeti içerde-dışarıda kimseye güven vermiyor. Dolayısıyla ABD, Nijer’e büyük anlamlar yükleyerek demokrasini geliştirdi. Ordusunu eğitti. Ekonomisine katkı sağladı. Siyasal istikrar sağladı. Elbette bu destekleri stratejik menfaatlerini korumak için yaptı. Sadece bunun için 1.000’den fazla asker getirerek iki askeri üs inşa etti.

İlk başta bunun bir darbe olup olmadığı bile belli değildi. Hem ordu içinde hem de askeri ve sivil liderler arasında gerginlik belirtileri olmasına rağmen, bir darbe beklenmiyordu. Nitekim Mali veya Burkina Faso'daki darbelerin aksine, darbeden önce yaygın protestolar veya halktan lider/hükümet değişikliği yönünde gösterilerde yaşanmadı. Dolayısıyla, başkanlık muhafızları 26 Temmuz'da Başkan Bazoum'u ele geçirdiğinde, neler olduğu veya darbenin başarılı olup olmayacağı belli değildi.

Darbe liderleri için en kritik an Nijer ordunun geri kalanının onları destekleyip desteklemeyeceğiydi. Aksi takdirde yaşananlar, ülkede yaygın bir çatışmaya yol açabilirdi. En azından şimdiye kadar kansız bir darbe olduğu ortaya çıktı. Kontrolü kimin devralacağına dair farklı gruplar arasındaki ilk çekişmenin ardından, diğer generaller de darbeyi destekledi. Bu arada, demokratik yollarla seçilmiş Cumhurbaşkanı Mohamed Bazoum ev hapsinde rehin tutulmaya devam ediyor.

Nijer askeri darbesi her ne kadar kansız bir darbe olmasına rağmen, sonuçları açısından yine de Nijer ve bölge için felaket sonuçlar doğuracağı aşikar. Mesela iki yıl öncesine kadar Nijer’de, en azından iktidar seçilmiş bir başkandan diğerine demokratik bir şekilde devredildiğini gördük. Belki seçimler bir şekilde mükemmel değildi, ancak önemli bir başarı olarak görüldü. Bu darbenin özellikle sorunlu olmasının nedeni budur. Son yıllarda özellikle de Afrika şartlarına göre işlevsel devlet kurumlarının ve demokratik süreçlerin yavaş yavaş inşa edilmiş olmasına rağmen bu darbeyle ülkede demokratik açıdan kaydedilen ilerleme sona erdi.

Darbenin bölge için de önemli sonuçları da oldu. Komşu Mali ve Burkina Faso, eski sömürgeleri Fransa'dan ve genel olarak Batı'dan koptu. Bu ülkeler Rusya'ya doğru kaydı. Bu arada başka bir komşu ülke Çad, seçilmiş bir hükümete sahip olmasına rağmen oldukça sorunlu ve zar zor iktidarını sürdüren bir hükümete sahip. Bu ülkelere karşı Nijer, Sahel bölgesine batı tarafından getirilmiş cihatçı şiddet dalgasını durdurmaya yönelik uluslararası çabalayan tek bölge ülkesiydi. Bu bağlamda Batı açısından Cumhurbaşkanı Mohamed Bazoum hükümeti pragmatik bir müttefiki temsil ediyordu. Dolayısıyla Nijer askeri cuntasının kendilerini nasıl bir pozisyon alacağına dair net bir açıklama ve eylem yok.

Sahel'de aşırılık yanlılarıyla savaşan ABD'li ortakların sayısı azalıyor. Özellikle geçen ay Mali'nin askeri cuntası, görevlerinde başarısız olduklarını iddia ederek 15.000 kişilik Birleşmiş Milletler barış gücü misyonuna ayrılma emri verdi. Ancak, insan hakları ihlalleri yapmakla suçlanan Wagner güçleri ülkede kalmaya devam ediyor.

2021'in başlarında Amerika Birleşik Devletleri, Nijer'e 2012'den bu yana Sahra altı Afrika'daki bu tür en büyük destek programlarından biri olan 500 milyon dolardan fazla askeri yardım ve eğitim programı sağladı. Avrupa Birliği bu yılın başlarında Nijer'de 27 milyon avroluk (30 milyon dolar) bir askeri eğitim misyonu başlattı. Bu arada Nijer'in askeri harcamaları 2021'de 202 milyon dolara ulaştı.

ABD, uçsuz bucaksız Sahel'deki terörle mücadele çabalarının bir parçası olarak Nijer'in ücra kuzey bölgesinde inşa ettiği bir üsten insansız hava araçları kullandı. Bu haftaki darbeden sonra bu üssün ve ülkedeki diğer ABD operasyonlarının akıbeti henüz bilinmiyor. Batı, Nijer darbesine karşı ECOWAS ve Nijerya’yı vekalet savaşında kullanmak istiyor. Rusya ise, Nijerya-Cezayir doğal gaz boru hattını sabote ederek ve Avrupa'nın Moskova'dan enerji bağımsızlığını engellemek için Sahel bölgesini istikrarsızlaştırıyor.Elbette Ukrayna savaşından kaynaklı olarak batının baskısını ve odak noktasını başka bir coğrafyaya çekmek istiyor.

15 ülkeden oluşan ECOWAS bloğu, son yıllarda ordunun iktidara geldiği ülkelerde demokrasileri yeniden tesis etmeye çalıştı ancak başarısız oldu. 2020'den bu yana 9 başarılı veya darbe girişiminin yaşandığı Batı ve Orta Afrika'da 4 ülke askeri hükümetler tarafından yönetiliyor.

1990'larda ECOWAS, iç savaş sırasında Liberya'ya müdahale etti. 2017'de yeni cumhurbaşkanının selefi Yahya Jammeh'in iktidar devrini bozmasını önlemek için Gambiya'ya müdahale etti. Barış ve güvenlik konularında analizler yapan Küresel Gözlemevi'ne göre Gana, Nijerya ve Senegal'den yaklaşık 7.000 asker ülkeye girdi.Ancak sonuçları itibariyle başarısız oldular.

Nijer’deki, bölgesel bloğun güç kullanması halinde bunun yalnızca Nijer ve ECOWAS güçleri arasında değil, aynı zamanda darbeyi destekleyen siviller ve darbeye karşı olanlar arasında da şiddeti tetikleyebileceğini söylüyor.Zira Nijer’in komşuları Mali ve Burkina Faso,herhangi bir dış müdahaleyi ‘savaş ilanı’ olarak tanımladı.Gana ve Cezayir’de dış müdahaleye net bir şekilde karşı. Bölgede Cuntalara karşı olan ülke başta Nijerya, Liberya ve Senegal geliyor. Bu ülkelerin ordu kapasitesi ve ekonomik güçleri irdelendiğinde her türlü senaryo tüm bölgeye büyük bir felaket getiriyor. Ancak bölgeci ithal cihadçı gruplar eliyle batının bir vekalet savaşı yüksek ihtimal gözüküyor.

Sonuç olarak Nijer darbesi, Fransa'nın Sahel bölgeside 10 yılı aşkın süredir devam eden neo-sömürge savaşının bir sonucudur. Mali, Nijer, Burkina Faso ve diğer ülkelerde şiddet yeniden su yüzüne çıktı. Batılı ülkeler, çok sayıda etnik ve aşiret grubu üzerinden bölgede kontrolü sağlamak için böl-yönet politikaları kullanacak ve bölgedeki etnik isyanları ve kanlı katliamları kışkırtacak. Keza sözde ‘islamcı’ görünümlü gruplar Suriye’den Ukrayna’ya ve Libya’ya taşınması bir vekalet savaşının hazırlıklarının habercisi olarak değerlendirilebilir.

Asıl kritik soru şu, Nijer'in komşuları Mali ve Burkina Faso gibi Fransız kuvvetlerini kovan ve terörle mücadele ortağı olarak Wagner'i harekete geçirip geçiremeyeceğidir. Wagner şefi Yevgeny Prigojin yaptığı açıklamada, “Nijer'de yaşananlar, halkının sömürgecilere karşı mücadelesidir. ...Bu aslında bağımsızlığı kazanmak anlamına geliyor. Gerisi Nijer halkına bağlı” dedi. Nitekim darbeden hemen sonra Nijer'in başkenti Niamey'de toplanan yüzlerce kişi, ellerinde Rus bayrakları eşliğinde Wagner'e destek sloganları attı.

Nijer’de 1974'teki ilk askeri darbe, Sahel bölgesinde yaşanan korkunç bir kuraklık ve kıtlık ortamında gerçekleşti. Bu, ülkenin bağımsızlık sonrası ilk hükümetinin tecrübesizliğinden dolayı hayal kırıklığı yarattı. Bu yüzden ordunun cuntayı devirmesi ve kalkınmaya yeniden odaklanarak meşruiyet talep etmesi için bir gerekçe sağladı. Nijer'de 1996, 1999 ve 2010'daki müteakip askeri darbelerin tümü belirli siyasi krizler tarafından tetiklendi. Ordu, darbeleri siyasi tıkanıklığı açmak için gerekli bir adım olarak meşrulaştırdı. Üç yıl sonra, bu darbe liderleri vaatlerini yerine getiremediler; ve seçimlerde hile yaparak iktidarda kalmaya çalıştıklarında kendileri de devrildiler.

Ancak son darbe için aynı şeyi söyleyemeyiz. Zira Başkan Bazoum sadece iki yıldır iktidarda ve 2021 seçim zaferi, itiraz edilse de sonunda geniş çapta kabul gördü. Ülkenin güvenliğini artırma, eğitime yatırım yapma ve yolsuzlukla mücadele etme vaadiyle iktidara geldi ve bu yönde bazı gerçek ilerlemeler kaydedildi. Hatta bir darbeyi haklı çıkaracak ölçekte bariz bir siyasi çıkmaz ve kurumsal tıkanıklık da yoktu. Ancak Başkan Bazoum, darbeyi gerçekleştiren ABD ve Fransız karşıtı milliyetçi askerleri görevden almak üzereydi; ve karşı darbeye uğrayarak koltuğunu kaybetti. Bu nedenle, bu son darbenin tetikleyicisi, açık bir tetikleyici krizden ziyade, büyük ölçüde iç politika ve ordunun bazı kesimleri arasındaki memnuniyetsizlikten kaynaklanıyor gibi görünüyor.

Bu bağlamda şu anda iktidarda olan askerlerin darbeyi haklı çıkarmak veya kendilerini lider olarak meşrulaştırmak için dile getirdikleri net bir gerekçe olmasa da; görünürde ‘Fransız karşıtlığı’, ‘bağımsızlık’, ‘sömürgecilik ve emperyalizm karşıtlığı’ gibi argümanları kullanarak milliyetçi bir söylem geliştirerek darbeyi meşru bir zemine oturttuklarından bahsedebiliriz. Nitekim askeri cunta uluslar arası meşruiyetini de askeri açıdan Ruslara, ekonomik açıdan da Çinlilere sırtını dayamış durumdalar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüsamettin Aslan Arşivi