Yakup Gülaçtı

Yakup Gülaçtı

Değişen düşünce mi?

Hepimizin bildiği üzere insanı diğer canlılardan ayıran en temel özelliği düşünme ve aklını kullanma yetisidir. İnsan, bu yetisiyle kendisi için en doğruyu bulmaya, ona inanmaya ve yaşamını da inandıkları doğrultuda devam ettirmeye çalışır. Ayrıca düşünme kabiliyetiyle elde ettiği bilgileri insanlık ve diğer canlılar yararına kullanabilmesi onu daha da önemli kılar.

Düşünebilme yetimizin ne zamandan itibaren başlıyor olduğuyla ilgili yapılan araştırmalara göre bebeklerdeki bilişsel işlevin konuşma yetisiyle başladığı ancak bunun da bir yaşından önce olmayacağı söylenir. Konuşmaya başlamadan önce de bebeklerin düşünebildiğini gösteren araştırmalar da vardır. İşin özü bebeklikten itibaren düşünmeye başlayan bir canlıdır insanoğlu. Dili geliştikçe bu yeteneği de gelişir.

İnsanoğlunun yeni bilgilerle beslenen dimağı, düşünme yolculuğunu asla bitirmez, yaşadığı sürece sürdürür. Yeni yeni icatlar işte bu düşünme yetisi sayesinde oluşur.

Düşünebilme sayesinde insanoğlu kendince akli olgunluğa erişir ve yaşamsal fikirlerini olgunlaştırır. İnsanoğlu, alacağı eğitimden, yaşadıkları ve gördüklerinden faydalanarak yapar bunu. Sonuçta toplumsal karakterimiz meydana gelir ve elbise misali bedenimizi kaplar.

Onu değiştirmek, yeni bir karaktere bürünmek normal görülmez toplumda. Herkesin bildiği karakterini değiştirene de pek iyi gözle bakılmaz. Hele de bunu yetişkin kişilerin yapması, tepkilerin daha da yüksek tondan seslendirilmesine yol açar.

İş politik konulara gelince tepkilerin yanına kuşkular da eklenir. “Acaba”lar alır başını gider.
31 Mart’ta yapılacak olan yerel secimler için siyasi partilerin aday belirleme sürecinde gördüklerim karşısında şaşkınım. Koca koca insanların bugüne kadar inandıklarına sırt çevirmelerinin altındaki gerekçeyi anlamlandırmaya çalıştıkça hiç de masum fikirler gelmiyor aklıma. Fikirsel karakterlerinde bilgi eksikliği olmalı, diye düşünüyorum. Bu yaşlarına kadar inandıkları değerlerin yanlışlığını yeni mi gördüler ya da yelkenlerini menfaat rüzgarıyla mı doldurmak istiyorlar? diye düşünmeden edemiyorum. Daha düne kadar hakaretler yağdırdıklarıyla bugün kol kola yürümeyi nasıl beceriyorlar bilmiyorum.

Bu soruların cevaplarını, oy isteyecekleri vatandaşlara nasıl verebileceklerini bilmiyorum. Vallahi işleri çok kolay değil bu insanların! Yüzsüzlüğün bu kadarı da inanılmaz!..
Örnek olmaları gereken evlatlarına kendilerini nasıl anlatabilir bunlar? “Sizin iyiliğiniz için” mi diyerek masum rolü yapacaklar.
Öze sadık kalma koşuluyla insanların düşüncelerinde elbette değişiklikler olabilir. Ama değişiklik özü yok sayacak düzeye ulaşırsa bunun adına “masum” bir değişim denilemez. Bu, düpedüz döneklik olur.

Duygu, düşünce ve davranış olgunluğunu, toplumsal saygınlığı için doğru kullanmalı insanoğlu. Kişisel hırslarının esiri olmadan yalnızca kendi karakterine biat etmeli. Hem de hiç taviz vermeden yapmalı bunu. Çünkü insanın, doğru olduğuna inandıklarına sırt çevirmesi demek kendini inkar etmesi anlamına gelir. Çekirge gibi oradan oraya zıplayarak kazanabileceklerin bedenine giren virüs misali en kıymetli değerin olan kişiliğini ve itibarını içten içe yer, bitirir.

Böylesine değişme ihtiyacı duyanlara sormak isterim; Oradan oraya savrulmak, size destek verenlere de haksızlık olmuyor mu? Onları, aptal yerine koymuş olmuyor musunuz? Hele de hep savunduğunuz düşüncelerin tam zıddına doğru evrilmekle itibar sorununuzun olduğunu kanıtlamıyor musunuz?

İnsanlarımızdaki bu düşünce ve davranış bozukluğunun ülkemiz için, geleceğimiz için, demokrasimiz için çok ciddi sorunlara neden olabileceğini düşünüyor ve bu yüzden de kaygılanıyorum.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yakup Gülaçtı Arşivi