AK Parti İzmir milletvekili Şebnem Bursalı’nın ıstakozlu yemek menüsü sosyal medyada görününce merak edip Google amcada birazcık gezindim. Nedir bu ıstakoz, nasıl bir yiyecektir, fiyatı nedir, ucuz mu pahalı mı? diye. Yeni bilgiler edinmek için görgüsüzlüğü de kullanmak lazımmış. Şebnem Bursalı sağ olsun. Sayesinde biraz da olsa bilgilendik. Literatürümüze yeni bilgiler ekledik. Elindeki ıstakozun resmini millete doğru kaldırarak tükenişin, kokuşmuşluğun resmini net olarak gösterdi hepimize. Bilerek ya da bilmeyerek yaptı bunu. Ama iyi de oldu…
Ülkemizde, Karadeniz’de olmadığını Akdeniz ve Ege’de elli metre derinlikte, çamurlu ve sığ sularda yaşadığını, genellikle “ıstakoz sepetleri”yle yakalandığını öğrendim ve yiyenlerin de çamurlaşıp çamurlaşmadıklarını merak ettim. Neyse, işin o tarafı bilim adamlarının işi!.. Istakozun fiyatı konusuna gelince, yendiği mekana göre değişebileceğini tahmin ediyorum. Monaco Yat Kulübü’ndeki fiyatın mütevazı bir kasabadakinin katlarıdır, diye düşünüyorum.

Öncelikle şunu belirteyim: Sosyal medyalarında böylesi paylaşım yapanları “görgüsüz” sınıfına koyarım. Hele de bunu yapanlar, yaşamlarıyla toplumda “rol model” olmaları gerekenlerse tepkim daha da artar. Bu görgüsüzlüğün bir özürle geçiştirilebileceğini sanmıyorum, bir de helallik istemeleri gerekir… Gerçi ne kadar helallik isteseler de “helal olsun” diyenin olmayacağını onlar da biliyor. Aç insanların, kendilerini açlığa mahkum edip de bir de nispet yaparcasına sosyal medyalarında böylesi paylaşım yapanlara haklarını helal edebileceğini beklemek onlar açısından safdillik olur sanırım.

Yapılan bu paylaşımla ilgili bırakın muhalefeti, AK Parti içinden de aykırı sesler yükseldi Bursalı’ya. Hatta 31 Mart seçimlerini de bu tavırlar yüzünden kaybettiklerini söyleyenlerin sayıları azımsanamayacak kadar çok. Görgüsüzlüğün, kibrin, halka tepeden bakmanın, kısacası güç sarhoşluğunun bedelini ödediklerini iyi biliyorlar.

Ülkesinde, çöpten ekmek toplayanlardan manavlarda atık sebze meyve arayanların sayısı gün be gün artarken bir milletvekilinin dünyanın en lüks olarak bilinen bir yerinde ıstakozlu yemek masasının resmini paylaşmasının ahlaki yanı olamaz. Masaya manda yoğurdu, Medine hurması ve kestane balı da koysaydı sofra tamam olurdu!.. Yazık, oralarda bulamadı galiba?
Sayın Bursalı AK Parti içinde devlet eliyle zenginleşmiş, köşeyi tutmuş kibirli zümrenin aynadaki görüntüsü. Devlet erkini zenginleşme aracı olarak kullanmak AK Parti döneminde en üst seviyesine ulaştı. Şatafatlı yaşamı seviyorlar…

Emeklisi, işçisi, köylüsü açken onlar saraylarında lüks içinde rahatlıkla yaşayıp bunu da halkın gözüne sokmaya devam ediyorlar. Ülkenin kaynakları halkın yararına değil bir grup azınlığın emrine verilmiş durumda. “İtibardan tasarruf olmaz” diyerek yapılan harcamalar, yoksulluğun ana nedeni haline gelmiş gibi. Vatandaşa, tasarruf etmeliyiz derken midesine ıstakozu indirenlerin bu ülkeye verecekleri bir şeyleri olamaz.

31 Mart seçimleriyle ıstakozun çamurlu tadını alanların arabasının yoldan çıktığını hepimiz görüyoruz. Tekerleri patladı, araç jantın üstünde uçuruma doğru sürükleniyor. Frene basıp direksiyonu kırmak da fayda etmez artık.

Turgut Özal’ın son dönemki kötü örnekleri bugün de ortada dolaşıyor. Tarih tekerrürden ibarettir, dedikleri bu olsa gerek. Papatyalar gibi olmaya başladılar.

Ülkenin en değerli fabrikalarını özelleştirme adı altında satan ANAP’lılar, şatafatlı yaşamlarıyla kuzu kuzu gittiler. Geri kalan fabrikaları da AK Parti sattı. Bu satışlarda halkın yararı değil hep yandaşların yararı gözetildi.

Bence AK Parti de gidiş hazırlıklarına başladı. Kanıt mı istiyorsunuz? Yerel seçimlere bakın…
Ne demiş atalarımız? “Makamın büyüdükçe boynun bükülsün.” Bunların makamları boyunlarını değil ama seçmenin boynunu bükmeye çoktan başladı…

Bu ve benzeri kötü örnekleri topluma yaşatanlar, bilime odaklı, kültürel değerlerimize duyarlı, vatansever, adil, dürüst bireyler olarak yetiştirmek istediğimiz genç kuşaklar üzerinde ne kadar büyük bir yıkıma neden olacağının farkındalar mı acaba?
Sevgili gençler, kötü örmek örnek değildir…