Kadına şiddet durmuyor

Şiddet olgusu en yalın haliyle “bir kişiye güç veya baskı uygulayarak istenen bir şeyi yapmaya zorlama” şeklinde tanımlanmaktadır. Đnsanlık tarihi boyunca bireysel ve toplumsal düzeyde farklı boyutlarda gözlenen şiddet olgusu, ne yazık ki yaşamın ayrılmaz bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Kimi zaman fiziksel kimi zaman da psikolojik düzeyde kendisini gösteren bu olgu, bireylerin yaşam kalitelerine büyük ölçüde zarar vermektedir. Hemen hemen her toplumda mücadele edilen sosyal sorunların başında gelen şiddetin en yoğun uygulandığı kesimlerin başında maalesef kadınlar gelmektedir. Kadınlar çoğu zaman, şiddetin yaratmış olduğu fiziksel, psikolojik,sosyal ve ekonomik olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu çalışmada, toplumun geleceğini şekillendirmede önemli role sahip olan kadınların uğradığı şiddetin neden olduğu sonuçlara ve toplum açısından önlenebilir bir toplumsal soruna dikkat çekmek amaçlanmaktadır. Bu amaçla; şiddet olgusu kavram, biçim ve yaklaşımlar açısından ele alınmakta, kadına yönelik şiddetin nedenleri ve sonuçları üzerinde durulmaktadır

Türkiye'de kadına yönelik şiddet!
Şiddet dünya genelinde halk sağlığını ilgilendiren önemli sorunlardan biridir. Her yıl 1.6 milyon insan şiddet nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Dünya genelinde 15-44 yaş arası şiddet nedeniyle gerçekleşen ölümlerin oranı erkeklerde %14, kadınlarda %7’dir. Şiddetin sonuçlarından etkilenen milyonlarca insan ise; yaralanmakta, sakat kalmakta veya ruhsal sağlık sorunları yaşamaktadır. WHO’na göre şiddet önlenebilir sosyal sorunlardan biridir. Kadına yönelik şiddet konusundaki çeşitli istatistikler, dünyada kadınayönelik şiddetin boyutlarını anlamak açısından önemli ipuçları ortaya koymaktadır

Ülkemizde şiddete ilişkin yapılan araştırmalar, konunun hassasiyeti nedeniyle veri toplamada yaşanan zorluklar, istatistikî verilerin azlığı gibi “Kadına Yönelik Şiddet ve Türkiye’de Kadına Yönelik Şiddetin Durumu” nedenlerle sınırlıdır. Ancak son yıllarda özellikle işyerlerinde şiddet ve psikolojik saldırılara yönelik yapılan araştırma ve tezlerin sayısında artış görülmektedir. Bu araştırmaların, yaşamsal bir gerçek olan şiddetin ne boyutlarda olduğunun ülkemiz açısından ortaya konularak, engellenmesi ve yok edilmesi çabalarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Hamilelik sürecinde şiddete uğramaya ilişkin olarak 154 kadınla görüşme ve anket yoluyla yapılan bir araştırmada, bu kadınlardan 110’unun hamileliği süresinde şiddete maruz kaldığı saptanmıştır Araştırmada ortaya konulan sonuçlar son derece düşündürücüdür. Örneğin söz konusu kadınların %36,4’ü fiziksel şiddet(tokat, tekme veya yumruk atılması, sopa veya bir eşya ile vurulması vb.),%5,4 ‘ü cinsel şiddet (cinsel ilişkiye zorlanma, cinselliği ile alay edilme, başkalarıyla cinsel ilişkiye zorlanma vb.), %97,3’ü ruhsal/sözel şiddet(bağırma, azarlar şekilde çağrılma, onurun kırılması, yalan söyleme, güveni kötüye kullanma vb), %26,4’ü tehdit ve gözdağı (el ile tehdit, evdeki eşyaların sokağa fırlatılması, sopa, silah, bıçak gibi bir nesne ile tehdit edilme vb.) biçimindeki davranışlara maruz kalmıştır.

162 kadınla aile içi şiddete ilişkin yapılan bir araştırmada da, fiziksel şiddet göreme oranı %59,7, sözel şiddet görme oranı %47,4 ve duygusal şiddet görme oranı %21,4 olarak saptanmıştır. Aynı araştırmada söz konusu şiddetin %91 oranın eş tarafından uygulandığı belirtilmiştir 977 üniversite öğrencisi üzerinde yapılan bir başka araştırmada, kız öğrencilerin %6,2’si, erkek öğrencilerin %7,9’u son onbeş gün içinde fiziksel şiddete maruz kaldıklarını belirtmiştir. Fiziksel şiddet kız öğrencilere baba, ağabey, arkadaş, öğretmen veya tanımadıkları biri tarafından uygulanmıştır.Aynı araştırmada duygusal şiddete maruz kalma kız öğrencilerde %23,7, erkek öğrencilerde %20,5 oranında ve çoğunlukla aile içinden kaynaklandığı saptanmıştır Kadın ve çocuklara yönelik şiddete ilişkin yapılan bir araştırmada, çalışmaya katılan 145 kadının %63,7’si çocukluklarında ebeveynleri tarafından kendilerine vurulduğunu, %40,4’ü eşlerinin kendilerine vurduğunu belirtmiştir. Aynı araştırmada ortaya çıkan ilginç bir sonuç da haklı görmeyi gerektirebilecek herhangi bir nedenle şiddete evet diyenlerin oranının %78,1 gibi yüksek bir oran olmasıdır

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barış Önal Arşivi