Türkiye, Uzay ve Havacılık

Türkiye, son yıllarda uzay ve havacılık üzerine, gelişmiş ülkelere nazaran geride kalan ve bu açıklığı kapatmaya çalışan bir konuma ulaştı. Öyle ki özellikle yerli ve milli oluşuma dikkat çeken çalışmalar yapmayı sürdürüyor. Savunma sanayisi başta olmak üzere pek çok alanda yapılan çalışmalar hayata geçerek envanter bünyesine dahil edilmektedir.

Son 1 haftadır en çok konuştuğumuz konulardan biri Türkiye’nin insanlı ilk uzay yolculuğu ve ilk Türk astronot Alper Gezeravcı oldu. Bir gün ertelemenin ardından 19 Ocak 2024’te yapılan fırlatılışla Gezeravcı’nın uzay yolculuğu başladı ve uzaydan ilk görüntüler geldi. (Yazımı yazdığım şu saatlerde Alper Gezeravcı ve ekibinin Uluslararası Uzay İstasyonuna giriş yaptığı tüm tv ekranlarında canlı olarak yayınlanıyor.)

7513b120-b7c1-11ee-8f07-bbfdfa890097.jpg

Ülkemiz için oldukça önemli ve tarihi bir süreç olan ilk insanlı uzay yolculuğunda birçok deney yapılacak ve 2 haftanın sonunda Gezeravcı dünyaya yeniden ulaşacak.

Aslında çocukken herkesin merak ettiği uzay ve uzay macerası, astronot olma hayali bugünlerde çokça merak edilmesinin ve konuşulmasının nedeni hayalin gerçekleştiğini görmek oldu. Tabii ki ülkemiz için hayal olanı gerçekleştirmenin mutluluğu herkesin övünç kaynağı oldu.

Bir yandan uzay yolculuğu eleştirilerinde oluşmasına sebep oldu. Ülkemizdeki ekonomik sıkıntılar ve uzay yolculuğu için harcanan maliyet derken diğer yandan da bu ilki yaşıyor olmak birçok kişinin kafasını karıştırmaya yetti. Haklı ya da haksız tarafları tartışmaya açık elbette fakat burada harcanan maliyeti değil geçmişten günümüze uzay ve havacılık tarihinde çaba harcayanların ve emek verildiği halde başarısızlıkla sonuçlanan, 2024’e kadar neden uzaya gidemeyişimizi ve yapılan baltalama girişimlerinden biraz bahsetmek istiyorum.

Türkiye, 1960’lı yıllardan itibaren uzay ve havacılık üzerine çalışmalarına ağırlık vermiştir. Soğuk savaş döneminden sonra uzay ile ilgili araştırma ve çalışmalar hız kazanmıştır. Aslında uzay ve türevleri ile ilgili araştırma ve geliştirme çalışmaları 1950’li yıllarda da vardı fakat dönemin siyasi, maddi yetersizlikler ya da başarısızlıkla sonuçlanacağına daha fazla inananlar yüzünden havacılıkla ilgili çalışmalar sekteye uğramış.

Bandırma Füze Kulübü

Havacılık sektöründen bahsetmişken ilk aklıma gelen engellenme Bandırma Füze Kulübü’dür. Bu isim kimilerine tanıdık gelebilir çünkü filmi çekilen gerçek bir hikayedir. Balıkesir’in Bandırma ilçesindeki lise öğrencilerinin hayali ile gerçeğe ulaşan azimli ve imkansızlıklarla dolu zorlu bir yolculuktur. İlk olarak kulüp olarak başlar sonrasında Füze Kültür Kulübü olarak devam eder. O yıllarda Rusya’nın Sputnik 1 füzesinden etkilenen gençler, füze ve roket çalışmaları yapmaya karar vermiş, çeşitli konferanslarla genç yaştakilere farkındalık yaratmaya çalışmışlardır.

Kulüp, liseden sonra Havacılık ve Uzay Araştırma Derneği (HUZAD) olarak isim değiştirir ve günümüzde de faaliyet göstermektedir. Bu liseli gençler sürekli yaptıkları füzeyi denerler ve üzerine çok çalışırlar. Bandırma’daki belirli kesim ise gençlere inanmaz ve eleştirerek gençlerin hevesini kırmaya çalışır. Son derece kararlı olan gençler, yıllar içerisinde çeşitli denemeler yaparak ilklere imza atar. İlki 1959 yılında 40 metre yüksekliğe füze atımını gerçekleştirirler. Fakat bu füze fırlatıldıktan sonra denize çakılır. Ne olursa bundan sonra olur.

bandirma-fuze-kulubu-4.jpg

Dönemin önemli kişileri gazetelere haber yaptırır ve liseli gençlerin başarısız atışından bahsederek heveslerini kırmaya çalışırlar. Gençler; haberlerin yaygınlaşmasıyla çok sayıdaki kişilerin engelleme girişimi yüzünden maddi zorluklar yaşamaya başlarlar ve yılmadan daha çok çalışarak önemli yollar kat eder. 1 ve 2. füze denemelerinin başarısızlığından sonra 3. deneme nihayet başarılı olur ve 750 metreye ilk füze atışı yapılır. Tabi bu olay uluslararası basının dikkatini çeker ve ABD Basın Ataşesi füze atışının başarısı için röportaj yapmak ister.

Röportaj gerçekleşir ve ABD’de yayınlanır. Türkiye’de bu röportajdan sonra HUZAD’a destek artar ve çalışmalar ile birlikte ilklere de imza atılarak yeni rekorlar kırılır. Marmara-1 adlı füze 900 metreye, Marmara-2 ise 15 km, Marmara-4 5 bin metreye yükselir ve HUZAD tarihe adını altın harflerle yazdırır. O yıllarda çok zor ve kendilerine engel olmaya çalışanlarla ciddi bir mücadele veren liseli gençler, sonunda başardılar ve amatör uzay alanında dünya 3. sü oldu.

bandirma-fuze-kulubu.jpg

Buna benzer çok örnek vardır muhakkak.. Ülkemizde maddi yetersizliklerden dolayı geliştirilemeyen ya da yarım kalan çalışmalar..

Türkiye’de yıllar içinde uzay çalışmaları ilk olarak haberleşmeyle ilgili oldu. 60’lı yıllarda çalışmalar başlamasına rağmen ilk uydu TÜRKSAT 1-B 1994’de atıldı. Sırasıyla TÜRKSAT 1-C ve 2-A yörüngeye yerleştirildi ve ömrünü tamamlayınca yeni uydular devreye sokuldu. TV yayınları ve veri transferi için haberleşme uyduları TÜRKSAT 3-A, 4-A, 4-B, 5-A gibi uydular yıllar içerisinde dünya genelinde yayın yapılması yaygınlaştı. Son olarak TÜRKSAT 6-A ile Avrupa, Asya, Afrika’nın büyük bölümünde yerli haberleşme uydusunun atılması bekleniyor.

Ülkemizde uzay çalışmaları 90’lı yıllarda hız kazanmış ve Türkiye Uzay Ajansı tarafından yürütülüyor. Sadece Uzay Ajansı değil TÜBİTAK, TUSAŞ, Savunma Sanayii ve CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi) gibi pek çok kurum uzay ve havacılıkla alakalı çalışmalar yapmaya devam ediyor.

Havacılıkla ilgili bu kadar söz etmişken TEKNOFEST’i de anmamak olmaz. Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali olan TEKNOFEST, ülkemizde geliştirilen milli teknolojik araçların devletin kurum ve kuruluşları tarafından desteklendiği, vatandaşlara sergilendiği, çocuklar başta olmak üzere herkesin keşfetmesi için yapılan, yarışmalar düzenlenen organizasyonlardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nihan Konyalı Arşivi