Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Güvenmek ama kime?

Dün olduğu gibi bugünde yöneticiler seçilen ve atanan politikacılar, akraba, eş dost hatta komşu aklınıza gelebilecek her biri güven veriyor mu? Birçokları ikiyüzlülük yapıyor, çevresine karşı ne kadar dost canlısı olsa da bilinçaltında ikiyüzlülüğünü saklamakta.

Toplumdan uzaklaşmış kişiler ya da göçe zorlanmış /göçebe topluluklar da dış dünya tehditlerle doludur. Her yerden tehdit gelebileceğini, zarar göreceğini düşünür.

Güven seviyesi düşük toplumların iş birliği yapamadığı ve ekonomik olarak da dünya gelişmişlik listesinde en alt sıralarında olduğu bir gerçek.

Güven olmadığı zaman işbirliği yapılamıyor iş birliği olmayınca iş yapılamıyor. Bu durum beraberinde yetenekli, eğitimli, zeki bir insanın güvensizlik yüzünden insani toplumsal ilişki kuramamasını, birey olarak toplumla örgütsel faaliyetlerin içinde bulunamamasını gösterir.

Kişi "ne kadar değerliyim ve benimle iş yapmak isteniyor" diye düşünmek yerine "ne menfaati var acaba" diye sorgulamaya başlamakta.

Günümüzde önemli ölçüde güvensizlik var. Dolayısıyla birlikte iş yapma yeteneği gerilemiş durumda. Ekonominin dönüş hızı, insanların sadece yaşayabileceği kadar yavaşladı.

Güven her zaman söz verip tutmakla yaratılamaz. Güven oluşturmak önemli ölçüde bir süreklilikle ilgilidir. Toplumsal yaşamda birey belirli olumlu davranış özelliklerini sürdürürse "güvenilir" sınıflamasına girer.

Her durumda dürüst olan birisi her durumda sözlerini tutan birisi her durumda taraflarca belirlenmiş ortak kurallara uygun hareket eden birisi güvenilirdir.

Kişinin kendine olan güveni olmayınca mükemmelcilik ve denetleme yoluyla çevresinde bir güven ortamı yaratmayı umar. Bu tür zaaflı kişi içten ve samimi olmayı değil ama kendisi dışındaki ilişkileri çok önemser. İçlerindeki boşluğu dıştan elde ettikleriyle doldurmaya çalışır. İstediklerini elde edemeyince kendini sorumlu tutmaz mutlaka birileri işine çomak sokmuş ve engellemiştir. Bu nedenle başkalarını suçlarlar.

Geçiş toplumlarında toplumsal kontrol zayıf olduğu ve insanların kendileri üzerindeki kontrolde yeterince gelişmediği için dürtü kontrolü her zaman zayıf kalır. Bu nedenle toplumsal olaylara tahammülsüzlük ve buna bağlı çeşitli sosyal olaylar sık yaşanmakta.

* * *

Yöneticiler özelde devlet yöneticileri "politikacılar" güven vermiyor. Fakat yöneticilik okulu da yok. Mesleğini seven ve kendini geliştiren, bilgi ve becerilerini toplumla paylaşan, onlara geçmiş deneylerini aktaranlar bugün ve yarın neler yapacaklarını belirtenler toplumda birleştirici alternatif geliştirici katalizördür.

Bilinçli eğitimli toplum dış görünüşe yani itibarı ön plana alan liderleri pek tutmaz çünkü onlar güven vermez.

Ama bir de iktidara kim gelirse gelsin hiç yerinden ayrılmayan kişiler vardır ki bunlara her devrin adamı denir, onlardan korkulur. Çünkü onlar her şeyi bilip susar, sustuğu içinde her gelen onu yerinden etmez. Sözüm onlar içindir;

Çinli bilgin Konfüçyüs'e dönemin hükümdarının isteği üzerine bir süre için kentin yönetiminde olmayı kabul eder. Yedi gün yönetimi izlemiş. Yedinci gün sonunda yüksek memur Sao-Çeng'i idam ettirmiş ve cesedini üç gün açıkta kalmasını emretmiş.

Öğrencileri bu duruma çok şaşırmışlar, yanına gidip sormuşlar.

"Sao –Çeng bu şehirde hatırlı ve kuvvetli bir adamdı. İlk işiniz onu astırmak oldu. Bu yaptığınız doğrumu?"

Konfüçyüs, "Nedenlerini anlatayım" der.

"Dünyada beş ağır suç vardır. Haydutluk ve hırsızlık bile bunların arasında masum kalır. Bu beş suç şunlardır.

Birincisi, uyumsuz ve asi bir tabiatla birlikte gözü pektir.

İkincisi, aşağı bir hayat tarzıyla birlikte inatçılık,

Üçüncüsü, çenesinin kuvvetli olmasıyla birlikte yalancılık,

Dördüncüsü, herkesin ayıbını, kusurunu aklında tutmasıyla birlikte herkesle dost geçinir,

Beşincisi, hak ve adalet duygusu olmamakla birlikte yaptığı haksızlıkları süslü ve parlak gerekçeler arkasında gizler.

Sao-Çeng de bunların beşi de vardı.

Nereye gitse taraftar topluyor, hizipler yaratabiliyordu;

Aldatıcı-sahte fikirlerini parlak konuşmalarının arkasına gizleyebiliyor, zulmüyle adaleti tersine çevirebiliyordu.

Aşağılıklar birleştiği zaman ortaya güçlü bir kötülük çıkar.

Bende şehir halkı için kaygılanmak ve tasalanmak yerine bu adamı idam ettirmeyi tercih ettim" der Konfüçyüs.

Merkezi ve yerel yönetimlerin kurumlarında yirmi otuz yıldır aynı kişiler ya da hısım akrabaları var.

İdarenin ve çeşmenin başında yine onlar.

Kendilerince bir sistem kurmuşlar değirmen çarkını döndürmekte.

Kime güvenmeli?

Ne yapmalı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi