İnsanlığımdan utanıyorum

Son günlerde medyada yayınlanan bir büyük holdingin reklamı sizlerin de ilgisini çekmiştir.

Meyve Veren Ağaç Taşlanır” mış!

Ağacı da, meyveyi de bu doğa düşmanlarının, çevre katillerinin vicdanına bıraktıysak, ben öncelikle tabiat ana adına utanıyorum.

Ülkeyi 5 müteahhide teslim eden iktidarın yaptıklarından utanıyorum!

Meclis kürsüsünden şımarık çocuklar gibi avazı çıktığınca bağırarak milletin vekillerine ayar vermeye çalışan, tehdit eden bakanları gördükçe parlamento adına utanıyorum.

Meclisteki bu düzeysiz tartışmaları gördükçe geçmişte siyasete farklı bir anlayış getiren Ecevit, İsmail Cem gibi politikacılar geliyor aklıma, bu seviyesizlikten utanıyorum.

42 yıl önce tam da bu mevsimde yüzlerce yurttaşımızın alçakça katledildiği Kahramanmaraş olayları geliyor aklıma, alevi kardeşlerimize bu zulmü yaşatanlardan utanıyorum.

Tarihin her döneminde aşağılanan, yok sayılan, yok edilmeye çalışılan, bugünde partileri kapatılmak istenen Kürt kardeşlerimize yapılanlardan utanıyorum.

Haklarında iddianame bile düzenlenmeden yıllardır cezaevlerinde tutulan insanların eşleri, çocukları geliyor gözümün önüne, geçmişte bu uğurda hiç çekinmeden canlarını veren yurtseverleri anıyor, utanıyorum.

Ana muhalefet partisi lideri bir mafya tarafından uluorta tehdit edilirken sessiz kalan adalet sistemine, daha da kötüsü bunlara sahip çıkanlara kızıyor, hukuk adına utanıyorum.

Yüksek lisans mezunu gençlerimiz İşkur önünde iş kuyruğunda beklerken sahte lise diplomasıyla Cumhurbaşkanına danışmanlık, Vakıfbank da Başkan vekilliği, Gençlik ve Spor Bakanlığı Yardımcılığı gibi üst görevlere atanan Milli! Güreşçi Hamza Yerlikaya’ya aynı anda 5 yerden maaş ödeyenleri gördükçe gençlerimizin umutlarını, gelecek hayallerini yok edenlerden utanıyorum.

Üniversite öğrencilerinin kaldıkları konutların” fuhuş evleri” haline geldiğini söyleme ahlaksızlığını yapan profesörlere ve onları cesaretlendiren siyasilere bakıyor, bilim insanları için utanıyorum.

Bu soğuk kış günlerinde uzaktan eğitimden yararlanmak için evlerinden kilometrelerce uzakta dağ başında bir kulübeye gidip internet erişimine ulaşmaya çalışan öğrencilerin haberlerini görüyor, çocuklar adına utanıyorum.

Aylardır işyerleri kapalı olduğu için geçim zorluğu çeken esnafın,

İşyerleri kapandığı için işsiz kalan, evine ekmek götüremeyen işçilerin

Tarlasını süremeyen, hasadını kaldıramayan, ürününü satamayan, kredi borçlarını ödeyemeyen çiftçilerin, yoksul köylülerin,

Ve de en anlamlısı, yaşamlarını bizleri yaşatmak için feda eden, “hakkınız ödenmez” diyenler tarafından özlük ve mesleki hakları gasp edilen sağlık emekçilerinin “tükeniyoruz” çığlıklarına kulaklarını tıkayanlardan utanıyorum.

Bugün yeniden duruşması yapılan, vahşice bir cinayete kurban edilen Pınar Gültekin’in şahsında; taciz, tecavüz ve şiddete uğrayan kadınlarımız adına utanıyorum.

Ülkede yoksulluk diye bir sorun yoktur” diyerek insanların aklıyla, duygularıyla alay eden devlet büyüklerinin! varlığından utanıyorum.

Kuru ekmek bile yiyebiliyorlarsa açlıktan, yoksulluktan söz edilemez” diyecek kadar pervasız, ölçüsüz, had bilmez vekillerin bu akla vicdana sığmaz zırvalıklarından ülkem adına utanıyorum.

Siyaset kurumu kirlenmiş, eğitim ve sağlık sistemi çökmüş, yargı bağımsızlığı yok edilmiş, ekonomisi can çekişen, tüm zenginlik kaynakları elden çıkarılmış bir ülkede, gelecek kaygısıyla yaşamaktan utanıyorum.

İçinizden kimilerinin “çek git o zaman” dediklerini tahmin edebiliyorum.

Aşık sevdiğinden, ana çocuğundan vaz geçebilir mi?

Biz bu ülkeye sevdalıyız.

Taşına, toprağına, meyve veren ağacına……

Üstelik de o malum holdingin sahibinin küfür ettiği bir halkın parçası olmaktan duyduğumuz onur ve gururla katlanırız her türlü sıkıntıya.

Biliriz ki, başka Türkiye yok.

Biliriz ki bizler hepimiz; Türkü, Kürdü, Ermenisi, Alevisi, Sünnisi, Çerkezi, dindarı, muhafazakarı, devrimcisi, hangi din, dil ya da ırka mensup olursa olsun bu ülkenin eşit yurttaşlarıyız ve barış içinde bir arada yaşamak zorundayız.

Yatağına aç giren çocukların, çocuğuna oyuncak alamadığı için yaşamına son veren babaların, hasta çocuklarına ilaç bulabilmek için gözyaşı döken anaların olmadığı bir ülkeyi gelecek kuşaklara bırakamadığımız için,

Hakça paylaşan, hak ve özgürlükleri güvence altına alınmış, düşmanlıkları bir kenara bırakmış, dostluk ve dayanışmanın, sevgi ve barışın egemen olduğu bir ülkeyi kuramadığımız için,

Önce kendimden ve insanlığımdan utanıyorum.

Bana bu utancı yaşatanlar utansın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi