İnsanlık ölmüştür...

“Bir bebeğimiz olacak…..” diye söylenen bir cümle ile  başlar heyecan.    Yüzleri anlatılmaz bir sevinç, bir mutluluk sarıverir birden.
Anne olmak, Baba olmak, geleceğini şekillendirecek umutlarını yeşertecek yarınları doğacaktır genç ailenin. Hiç görmediği, sesini duymadığı, daha adı-cinsiyeti bile belli olmayan birine olan aşkın tarifi yoktur.
Daha doğmadan başlamıştır ona bağımlılık . 
O beklenendir. 
Annesi, Babası daha doğmadan konuşmaya başlar yavrusuyla .
Umuttur, gelecektir, yarınlardır, sevinçtir, heyecandır…
Anne-Baba, amca, teyze, hala, dayı, anne anne, dede, kuzen, yeğen olacaktır O doğduğunda aile fertleri.
O doğmadan Sevilendir.
Söylediği İlk kelime, attığı ilk adım, çıkardığı ilk diş, ailenin en büyük konusu. En güzel heyecanı ve ailenin kaynaşmasındaki en önemli değeridir.
Çünkü çocuktur o.
Ne yediği, ne kadar yediği, neler yaptığı, attığı kahkahalar ev sakinleri için günün en büyük konusudur.
Ailenin ona verdiği sevgiyle yetişen bir çiçek, kıştan sonra gelen baharın heyecanı ve  bütün ailenin ortak sevdanın adıdır.  
Çocuk gibi düşünmeyi, çocuk gibi gülmeyi, çocuk gibi konuşmak gibi çok şey öğretir çevresine  sevgiden yana .
Bir çocuğu çok değerli bir cevheri işler gibi işleme sanatını ve sabretmeyi öğrenmiştir yavrularından anne ve babası. 
Çevresindeki tüm yaratılmış canlılara karşı ayrım yapmaksızın sevgi dolu yüreğini açmaktan ve sevgisini başkalarıyla paylaşmaktan kaçınmaz. Çünkü o da bilir cennetin kokusunu taşıdığını.
Sosyalleşme, zamanı gelmiştir artık. Parklarda arkadaşlarıyla sevinç çığlıkları heyecanıyla oynaması en büyük zevklerinden biridir onun.
Çocuk, birey olma, insanlaşma yolunda çıkarsız ve yalın bir sevgiyle geçirmeye başlamıştır çocukluğunu.
Okul zamanı geldiğinde bir başka atar yüreği bütün ailenin. Umutların yeşerdiği an yaşanıyordur hepsi için. İnsanlarla kaynaşma, insan gibi davranma, insan gibi düşünme zamanı gelmiştir artık.
Güvenmeyi öğrenir, herkesi hastalandığında başında bekleyen annesi-babası, onunla oynayan kahkahasıyla mimikleri yada hareketleri ile neşelenen  sevenlerinden sanır.
Doğru yanlışı ayıramayacak yaşta olsa da.İyiyi-güzelin farkındadır. Saftır, temizdir, sevgidir, umuttur. Neşedir yaşam kaynağıdır çocuk…
Oyundur hayat onun için. Şakadır her şey. Çabuk kandırılır Güvenmeyi öğrenmiş olsa da insanların kötü olabileciğini, kötülük yapabileceğini anlamak mümkün değildir onun için..
Ve kanmıştır insana! Şekerle, topla parayla oyunla bir sürü yalan-dolanla… 
El değmiştir vucuduna, kirli bir el, insan kılığında hayvan bile olamayacak yaratık soldurmuştur umudu…
İnsanlık ölmüştür. 
Her yer kirlidir. 
Her yer zifiri karanlık. 
Sonra mı?
Sonrasının ne önemi var.  Kimin ölüp kimin kimin yaşadığı ne fark eder ki artık yeşermeden kurutulan bir hayat durdurmuştur dünyanın dönüşünü….
Gün aysa ne olur aymasa ne olur artık.. 
Bir çocuğun sesi olmayı başaramamıştık toplum olarak.
Kuşu ölen bir çocuğa taziyeye gidecek kadar zarif peygamberin ümmetinden değimliydik? Bizlere ne olmuştu.
İnsanların  insanlığa insan olmaya muhtaç olduğu bir dönemden geçiyoruz galiba.. 
"çocuk ve tecavüz" "çocuk ve cinsellik" gibi kelimeleri aynı cümlede kullanmak zorunda bırakanların "insan" sıfatına koyulması kadar ağır bir vebal varmıydı?
Bir damla gözyaşı, tüm dünyayı kahretmeye yeterdi bir zamanlar . Şimdi çocuğun çığlıklarını bile  duyamaz olduk. Sorun  bizler de; duyarsızlaştık ve maalesef alıştık. 
Bu toplumda 45 Çocuğa Tecavüz ve Cinsel İstismar Sonrası 'Bir Kereden Bir Şey Olmaz' diyen bir eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı gibi düşünen yöneticilerimiz varken, adalet var mıydı? Sağlanıyor muydu? O na siz karar verin.
Çocuğun cinsel yönden istismarı için yaptığı tanım ise şöyle:
"Çocukların kendilerinden en az 6 yaş büyük bir kişi tarafından cinsel doyum ya da haz amacıyla zorla ya da ikna edilerek cinsel etkileşime maruz         bırakılması."
Bu tanım içine giren eylem ve fiiller arasında ise ensest, tecavüz, çocuğu pornografi yada fuhuş malzemesi yapmak, teşhircilik, cinselliği kışkırtan konuşmalar, cinsel ilişki yada pornografik görüntüler izlettirme, cinsel organlarına dokunma, okşama, oral seks yapma vb. bulunuyor.
Yasal olarak 15 yaşını bitirmemiş kişiye kendisinin rızası olsa bile bu tür eylemlerde bulunmak suç olarak kabul ediliyor.
Bu tür fiillerin korkutularak veya şiddet uygulayarak yapılması, herhangi bir yöntemle uyutup uyuşturarak gerçekleştirilmesi, mağdurun akıl ya da bedensel bir hastalığa yakalanmış olması ve eylemin açıkta olması da Ceza Yasasına göre başlı başına suç oluşturuyor.
Türkiye'de her konuda olduğu gibi bu konuda da gerçekleri olduğu gibi yansıtan bilimsel araştırmalar ve istatistiksel anlamlılığı olan veriler ne yazık ki,         bulunmuyor.
Uzmanlar bu konuyla ilgili bilinenleri genellikle bir "aysberg"e benzetiyor ve görünen ya da bilinen kısmının gerçek büyüklüğüne göre çok küçük olduğunu vurguluyorlar.
Daha çok başka ülkelerde yapılmış araştırmalarla kıyaslanarak verilen bazı oranlar bulunmuş durumda. Dünyadaki verilere göre cinsel istismara maruz kalan çocukların yaşa göre dağılımı incelendiğinde durum şu. Cinsel istismarın:
* Yüzde 30'u 2-5 yaş,
* Yüzde 40'ı 6-10 yaş,
* Yüzde 30'u da 11-17 yaş arasında     gerçekleşiyor.
Başka bir anlatımla, istismar olaylarının üçte ikisine 10 yaş ve altındaki çocuklar maruz kalıyor. 
Ne yapmamız gerekiyor diye bana  sormayın bu soruya yıllar önce: "Vatanı korumak çocukları korumakla başlar", "Çocukları her türlü ihmal ve istismardan korumalı ve onlar her koşulda yetişkinlerden daha özel olarak ele alınmalıdır." diye hemde sorulmadan cevap vermiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk  
Başka söze hacet var mı sizce?
Vesselam

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Remzi Tanış Arşivi