Bildiğimiz üzere kanser kardiyovasküler hastalıklardan sonra hala ölüm oranı tüm dünya da ikinci sırada. Başlıklar halinde özetlemeye çalışacağım. Dış faktörler bildiğimiz üzere; sigara, alkol tüketimi, obezite, çevre ortamı ve kirliliği vb şartlar önde gelmektedir. Bu etkenlerden uzak kaldığımızda kansere yakalanma riskimiz çok azalıyor. Ortaya çıkan veriler karamsar bir tablo sunuyor olsa da teknolojinin ilerlemesiyle onkoloji alanında ki gelişmeler umut vermektedir. Bu konu da dört uluslararası uzmanın anlattıklarını sizlere özetleyeceğim.
Kansere özgü akıllı moleküller hap olarak alınıyor. Tümörün günümüz de kullanılır hale gelen genetik haritası çıkarılarak kanserli hücre tedavi ediliyor. Ölümcül kanserlerin başında gelen akciğer kanserlerinde bile başarılı sonuçlar alınıyor. Dünya genelin de  150’ye yakın kanser hastasında ilaç ruhsat aldı. Kanserden ameliyat olmuş hastalarda bile ameliyat alanı dışında kalmış ve vücuda yayılmış kanser hücreleri bu hap ile tedavi edilmektedir.

İleri radyolojik tetkikler ile kanser yüksek doğrulukta teşhis ediliyor. Mümkün mertebe herkesin anlayacağı şekilde tanımlayacağım. Yoğunluk ayarlı radyoterapi ile kansere istenilen yoğunlukta başka organlara zarar vermeden nokta atışı yapılarak kanser yok ediliyor. Buna dört boyutlu tedavi diyoruz.

Organ nakli de kanser tedavisinde bazı organlar için kullanılıyor. Özellikle karaciğer kanserinde bu yönde çalışmalar yapılıyordu. Halen daha geliştirilmiş şekilde ülkemizde de yapılmaya devam ediyor. Bu yönde her gün daha da ileri çalışmalar ile kanlanmanın ileri derecede olduğu organlarımız da bu yöntem uygulanmaktadır. Başarılı sonuçlar ve projeler konu ile yeni bilgileri bize iletiyorlar.

Diğer bir kanserle mücadele şekli organizmanın savunma sistemi kullanılarak yapılıyor. Bu alanda da çok başarılı sonuçlar alınmıştır. Yani bağışıklık sistemini kullanarak hastalığa karşı başarılı sonuçlar alınmaktadır. Bu nasıl oluyor. Bağışıklık sisteminin generalleri olarak tanımladığımız kan hücrelerinden özellikle lenfositler bu alanda geliştirilen yöntemler ile diğer hücrelere zarar vermeden hedef kanser hücreleri yok ediliyor. T hücreleri olarak tanımlanan bu hücreler ile kan kanserlerinde kür düzeyinde sonuçlar alınıyor. Sıvı dokularda kesin sonuçlar alınırken katı dokularda bazı sorunlar olabiliyor. Buradan hareketle, T hücrelerinin bu özelliklerinden yararlanılarak kanser de aşı tedavisi de gündeme gelmiştir. Aylar önce kendilerini Covid-19 da ürettikleri Bion tech aşısı ile tanıdığımız; Uğur Şahin ve Özlem Türeci  adlı araştırıcılar çok yüz güldürücü  neticeler almaya başladılar ve 2 yıl içinde kanser de rutin kullanıma geçeceklerini iddia ediyorlar.

Değerli okuyucular, gördüğünüz üzere; çalışmalar, araştırmalar, devam eden tedaviler ve edecek çalışmaların bugün kü konumunu sizlere özetledim. Başka şekilde sunulan bilgilere itibar etmeyin. Denize düşüp yılana sarılmayın lütfen. Kanser konusunda hepimize bol şans diliyorum.