Koronavirüs’ten önce, koronavirüsten sonra…

İnsanlık koronavirüs ile savaş halinde.

Dünya genelinde koronavirüsün ürettiği cavid19 nedeniyle 30 bin 848 kişi yaşamını yitirirken 664 bin 924 kişi enfekte oldu.

Türkiye’de ise bu yazı kalem alındığındaki rakamlar; can kaybı 108, hasta sayısı 7 bin 402 şeklindeydi.

*

Aralık ayıda Çin'in Vuhan kentinde ortaya çıkıp tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs ve neden olduğu Covid-19 hastalığı; ülkeler, hükümetler ve toplumlar için de bir sınav niteliğinde.

İzlenen yöntemler ve benimsenen önlemler, yönetim anlayışlarının ve halkın yaklaşımlarının nasıl değiştiğini gösteriyor.

8 milyar kişinin yaşadığı demografiyle, devasa kentleşme ve mega şehirlerin oluşumuyla, bu bölgelerin kitlesel ulaşım hatlarıyla birbirlerine bağlanmasıyla farklı türden bir toplum yaratıldı.

Bu durum bizim doğa ve hayvanlar alemiyle ilişkimizi değiştirdi.

Hayvanların yaşam alanlarını kasten, giderek artan bir hızla yok ettik. 

Bu da, insanların daha önce hiçbir iletişimleri olmayan hayvanlarla daha sık temas halinde olmaları anlamına geliyor. 

*

Ülkeler bu virüs salgınına karşı hazırlıksız yakalanmış görünüyor. 

Böyle bir duruma nasıl hazırlıklı olunabilirdi?

ABD Başkanı Donald Trump'ın "Kim bilebilirdi?" açıklaması çok üzücü çünkü bu durumu bilmemek için hiçbir neden yok. 

1997'den bu yana kamu sağlığı yetkilileri tam da bu olayları öngörüyordu.

SARS salgınından sonra acil durum planlarının taslakları yapılmıştı ve ABD Senatosu'nda görüşülmüştü.

Kim bilir belki de bir kaç ay sonra hayat normale dönecek ve koronavirüs salgını da unutulup gidilecek.

Sonrasında benzer bir salgında insanlık daha büyük yaralar alacak.

*

Bakın bu salgın insanlığı nasıl dize getirdi.

Evlere kapandık.

İş yerlerimizi kapattık.

Sokağa çıkamaz olduk.

Bazı ilkeler giriş çıkışlarını kapattı.

Biz Türkiye olarak şehirlerarası ulaşımı kapattık.

Geçimi unuttuk, sanatı, sporu, müziği, kültürü, edebiyatı, zevklerimizi unuttuk.

Yetmişeş m2 evlerimizde gözümüzü bir iki siyasetçinin, devlet adamlarının dudaklarına kilitlendik.

Acaba yeni bir bilgi var mı?

Yeni bir umut var mı?

Ama nafile.

Her geçen gün tablo biraz daha kötüye gidiyor.

Hergün binlerce yeni vaka.

Onlarca yeni ölü.

Ve karamsarlık.

*

Peki ne yapmak lazım.

Koca dünya bir virüs belasına teslim mi olacak?

Tabi ki hayır.

Savaşacağız.

Direneceğiz.

Olanlardan ders çıkaracağız.

Bilimden vazgeçmeyeceğiz.

İnsanlıktan vazgeçmeyeceğiz.

İnsanoğlunun en büyük özelliği olan ‘zeka’mızı kullanacağız.

İlaç bulacağız.

Aşı bulacağız.

Belki biraz kurban vereceğiz ama yine biz kazanacağız.

İnsanlık kazanacak.

Ve salgından sonra da insanlığımızdan vazgeçmeyeceğiz.

Böbürlenmeyeceğiz.

Ahlaklı olacağız.

Duyarlı olacağız.

Yardımsever olacağız.

Kimseyi dışlamayacağız.

Paraya tapmayacağız.

Pula değer vermeyeceğiz.

Hak yemeyeceğiz.

Adil olacağız.

İşte ancak o zaman bu tür saldırılarda, kenetlenerek, insan olduğumuzu bilerek virüslerin üstesinden gelmesini biliriz.

Bu virüs sağlıklı bünyeden içeri giremiyor…

Bu bölümde virüsle ilgili izlenimlerimi ve edindiğim bilgiler ışıkında analizlerimi ve tavsiyelerimi sizlerle paylaşacağım.

*

Bol bol uzmanlarla, hekimlerle gün içerisinde değerlendirmelerde bulunuyorum.

En çok da sık sık etrafıma bu uyarılarda bulunuyorum.

İnternette, whatsapta koronavirüsle ilgili çok sayıda yanlış bilgi dolaşıyor.

Yeni bir şey duyduğunuzda, okuduğunuzda lütfen durun ve düşünün.

Koronavirüs salgınıyla ilgili son gelişmeler konusunda ailenizi ve arkadaşlarınızı bilgilendirmek isteyebilir, böylece onlara yardım etmek isteyebilirsiniz.

Bu nedenle e-mail, WhatsApp, Facebook veya Twitter üzerinden yeni bir tavsiye aldığınızda bunu hemen onlara aktarmış olabilirsiniz.

Ancak o bilgilerin doğru olup olmadığından emin değilseniz önce durun ve düşünün.

Bir bilene danışın.

Eğer size yeni bir bilgi iletildiğinde, herhangi bir şüpheniz varsa, biraz daha araştırma yapın.

Kaynağınızı kontrol edin

Sahte olabilir mi?

Görünüşler yanıltıcı olabilir.

Bazı resmi kurumların ve yetkililerin resmi hesaplarını taklit etmek mümkün.

Ekran görüntüleri de, güvenilir bir kamu kuruluşundan geliyormuş izlenimi verilerek değiştirilebilir.

Doğru olduğundan emin değilseniz, paylaşmayın.

Her bilgiyi, vakayı tek tek kontrol edin.

Duygusal mesajlara dikkat edin.

Önyargılar hakkında uzun uzun düşünün.

*

Evde bol bol egzersiz yapın.

Müzik dinleyin ama damar değil.

Eğlenceli müzikler.

Film izleyin.

Kitap okuyun.

Ben şöyle yapıyorum.

24 saati bölümlere ayırdım.

Sabah kalkınca spor.

Ardından haberlere göz atmaca ama tabi ki güvendiğim kaynaklı haberlere, tv falan değil.

En az bir saat kitap okuyorum.

En az bir saat görüşmeler yapıyorum.

Bir saat sosyal medyada dolanıyorum.

Arada bir canlı yayın yapıyorum, konuklu veya tek.

Günde en az bir film izliyorum.

Ve bir bakıyorum gün bitmiş, üstelik bana yetmeden bitmiş.

Uyumadan önce de gün içerisinde yüzlerce gelen whatshap mesajlarına bakıyorum ve bazılarına cevap veriyorum.

Bunlarda doktor tavsiyeleri

Doktor arkadaşlarımla konuşunca biraz rahatlıyorum.

Bakın neden size de aktarayım.

Öncelikle bu virüs sağlıklı bünyeden içeri giremezmiş.

Girse bile sağlıklı bünye yüzde 99 bu virüsü yeniyormuş.

Yine bu virüs karanlık ve nemli ortamları seviyormuş.

Yani bulunduğumuz mekanları kuru ve aydınlık tutmalıymışız.

Cavid 19’e alkol ve antibiyotikler fayda etmiyormuş.

Boşuna antibiyotik ve alkol almayın.

Virüs kumaşta 3 saat, tahtada 4, metalde 42, plastikte 72 saat kalırken.

Havada da en az 3 saat asılı kalıyormuş.

Kalabalık ortamı seven virüs beslendiği şeyleri bulamazsa kendiliğinden çürüyormuş

Virüsün en büyük panzehir sabun ve köpükmüş.

Ve tabi test yaptırmak da keyfi değil, hekim izniyle oluyormuş.

Zaten bütün hastaneler tıka basa dolu olduğu için Allah korusun virüs testi pozitif çıkanlar da evlerine izole olmaya gönderiliyormuş.

Üç tane ilaç öneriliyormuş.

Sadece ağır zatürre olanlar yoğun bakıma alınıyormuş.

Bu mesajı da alalım lütfen..

Orta Asya'dan, günümüze bir şaman öğretisi şöyle der :

"Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz...

Nehirler kendi suyunu içemez...

Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez...

Güneş kendisi için ısıtmaz...

Ay kendisi için parlamaz...

Çiçekler kendileri için kokmaz...

Toprak kendisi için doğurmaz...

Rüzgar kendisi için esmez...

Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz." 

Doğanın anayasasında ilk madde şudur...

Her şey birbiri için yaşar..

Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur..

Eski çağlardan süre gelen bir anlayıştı bu..

Bütünlüğü anlatırdı..

Özü iki cümleydi..

"Ben biz olduğumuz zaman ben olurum." 

"Ben, ben olduğum için sen, sensin."

.

/

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Mert Arşivi