Ali İbrahim Önsoy

Ali İbrahim Önsoy

Politikada gündem belirleme

Politika tek başına bir hiçtir. Onun varlığı insan ile gerçekleşir.

İnsansız bir toplumu ya da onun temelin de yükselen değerler bütünlemesini yok sayamayız.

Politika, toplumsal yapı içinde ki grupların (azınlık ve çoğunluğun) çıkarlarını ve amaçlarını belirlediği devlet organlarında veya devletin toplumsal ve ekonomik yapısının bir yansımasıdır.

Politika yaşamımızı belirleyen etkenler manzumesidir. Bu temelde o bir güçtür. Politika devlet ve toplum içinde yönetmeyle-yönetilmeyle görülür. Yönetenler, yönetilenlerin yaşamsal çıkarlarını göz ardı etmeden uygulamalı ki politikanın yaşamsal olarak doğruluğu kanıtlansın.

Konfüçyus, “Yönetenlerle, yönetilenler arasındaki ilişki rüzgârla ot arasındaki ilişkiye benzer. Rüzgâr esince otlar eğilmek zorunda kalır, fakat rüzgâr aralarından esip geçer(onları sökmez)”, der.

Politika, dürüst insanların yalan söylemeden, olayları abartmadan veya küçümsemeden dile getirip çözmeye çalışanların işidir. Keza politikacı dün ile bugün arasındaki çelişkileri, sorunları ve ihtiyaçları kavrayıp onlara çözüm üretecek ama bir zanaatçı gibi aynı şeyi tekrar etmekle değil, bir sanatçı gibi duygunun, güzelliğin, tasarının anlatımında kullanılan yönetenlerin tamamı gibi üstün yaratıcı olmalı. Yoksa Prusya Kralı Friedrich ll.’ nin belirttiği gibi, “Ulusları yöneten insanların çoğunda ağır basan özellik ne yazık ki, düzenbazlık, kötü niyet ve ikiyüzlülüktür” der.

İnsanlar düşünen ve üreten olduklarına göre, istemlerini de günün koşullarına göre politik olarak gündeme getirir. Yaşanan süreçte ekonomik durum, sosyal ihtiyaçlar ve arzular doğanın koşullarını dikkate alır. Aristo insana,”politik hayvan” demiş, İbn-i Haldun’da “bütün hayvanlar arasında, insan yetkesiz edemeyen tek yaratıktır” der. Demek ki bizi diğer canlılardan ayrı koyan onları kendi çıkarlarımız için kullanmamızdır.

Politika bir sanattır. Onu her önüne gelen yapamaz, o beceri, yetenek, eğitim ve yüksek düşünce değeri ister. Politikacı sadece kendisinin değil toplumun çıkarlarını kendi çıkarlarıyla bütünleştirir, nalıncı keseri gibi hep kendine yontmaz. O mesleğinde başarılı olmuş ve onları toplum yararına kullanmaya gayret eder.

Günümüz toplumsal yaşamında bu değerlere sahip olanlar değil işini bilen beceriksizler yönetimde. Onlar kendilerinden daha iyi olanların yönetime gelmemesi için her türlü yalanı ve dalavereyi mubah saymakta. Eğer bu da yetmez ise, devletin yasalarına kurallarına yorumlar katarak topluma yalan yanlış bilgiler vermekte.

Politikacı, toplumun sosyal ve ekonomik çıkarları, ihtiyaçları temelinde öneriler yaparak, yaşamı yaşanır hale getirir. Toplum kendini yönetenleri iyi tanımalı. Özellikle iyi bir zanaat ve sanatçı ya da bilimci veya komutan-asker- mesleklerinde en iyi olabilirler, ama bu toplumu yönetme durumunda olmayabilir. Yönetici olmak için zengin olmak yetmiyor, yetenek ve düşünce de gerekir. En iyisi dehadır. Dehada dolaysızlık ve enerji yoğunluğu bulunur. Bu temelde politikacının gündemi belirlemesi yukarıda yeteneklerini saydıklarımız politikaya girmelidir. Toplumun özel ve genel istemlerini bilip, ekonomik-sosyal ve kültürel eğilimlerinin geliştirilmesini amaç edinmeli.

Toplumu etkileyen iletişim araçlarını kendi çıkarları için kullanmamalı. Hakkında onca olumsuzluk varken toplumun en zayıf duygularını istismar etmemeli; kendinden öncekiler hata yaptı diye kendi hatalarına meşru zemin yaratmamalı.

Politikacılar günümüzde gündemi belirlerken toplumu hiç dikkate almıyor. Kendilerinden söz edilsin diye en olmadık şaklabanlıklar yapmakta. XVl.Lui ‘nin eşi Marie Antoinette, Fransız halkı ekonomik bunalım ve askeri baskılar nedeniyle ekmek bulamayınca açlık başlayıp protesto yürüyüşleri yapıldığında ilgisizce “ekmek bulamazlar ise pasta yesinler” demişti. Onun tipolojisindeki politikacılarda toplumu tanımadan, sırca köşklerinde oturup, kulübedekinin halini anlamadan öneriler demeçler vermekte bir sakınca görmemekte.

Politikacılar ve onlardan sebeplenen birileri toplumun çoğunluğunun ekonomik geliri en alt düzeydeyken, ithal yiyecekler, giyecekler aldığını kamuoyu önünde görgüsüzce açıklamakta. Gündemin önemli noktası toplumun genel çıkarlar olması gerekirken, o bireysel çıkarlarını öne koymakta; kendi yolsuzlukları ayyuka çıkmış iken kendini acındırarak mağdur edebiyatı yaparak toplumun en zayıf hassas noktasını kaşıyarak gündemi belirlerken, “gerçekleri saptırmakta”.

Günümüzdeki politikacılar yani yöneticiler yani seçilmiş ve atanmışlar, kurumları yani devleti yurttaşların yaşamlarını daha da yaşanılır hale nasıl getirebiliriz diye kafa patlatıp uğraş vermesi, gerçekleri saptırmadan, yalan söylemeden yapması beklenir; peki yapıyorlar mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali İbrahim Önsoy Arşivi