Yarış eşit koşullarda yapılır

Yalan, iftira ve asılsız haberler üzerine kurulu bir seçim yaşadık.

Aslında seçimin kaybedeni Erdoğan olmasına karşın yine de zafer kazanmış bir kumandan edasıyla aynı sert, saldırgan ve kutuplaştırıcı bir dille ikinci turda halkı yanıltmaya devam ediyorlar.

14 Mayıs seçimleriyle ilgili tek bir kişi; adil, eşit koşullarda yapılmış bir yarış diyemez.

Kuralları koyan da koyduğu kurallara uymayan da aynı kişi olunca doğal olarak toplumda bir moralsizlik oldu.

10 milyonun üzerinde sandığa gitmeyen ve geçersiz sayılmış oyların bulunduğu gerçeğini dikkate alırsak 28 Mayıs seçimlerini Kılıçdaroğlu’nun kazanması hem mümkün hem de zorunluluktur.

Bütün baskılara, usulsüzlüklere, algı yönetimine ve siyasi etiğe uymayan propaganda yöntemlerine rağmen iktidar partisi AKP’nin oyları azalmış, mecliste istedikleri sonucu almadıkları gibi Cumhurbaşkanı Adayları Erdoğan’ı seçtirememişlerdir.

Süreci baştan alıp değerlendirecek olursak,

Önce “bunlar seçimleri kaybetseler de gitmezler.” algısı yaratarak muhaliflerin sandığa gitmelerini önlemek istediler.

Bu söylemler tutmayınca seçim ve siyasi partiler yasasında değişiklikler yaparak kendi lehlerine avantaj sağlamaya çalıştılar.

Anayasa Mahkemesini yok sayarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını uygulamayarak muhalefeti kendi minderlerine çekmeye çalıştılar.

HDP yi kapatma davası ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen cezayı demoklesin kılıcı gibi sallayıp durdular.

O da tutmayınca devletin tüm olanaklarını kullanarak yalan ve iftira üzerine bir seçim kampanyasına yöneldiler.

Anayasa gereği bir kişinin iki defadan fazla aday olamayacağı hükmüne rağmen Erdoğan yeniden aday oldu.

Yıllardır süren tartışmalara, iddialara karşın Erdoğan’ın diploması seçmenlere gösterilemedi.

Olası bir iktidar değişikliğinde dokunulmazlık kazansızlar diye tüm bakanlar Erdoğan tarafından milletvekili adayı yapıldılar.

Bu kişilerin milletvekili adayı oldukları andan itibaren kamu görevlerini bırakmaları gerekirken bunu yapmadıkları gibi geçmiş uygulamalardan alışık olduğumuz, seçimlerin tarafsızlığı için istifa etmeleri gereken Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanları görevlerinden alınmadılar.

Daha da önemlisi;

Erdoğan aynı anda hem Cumhurbaşkanı görevini sürdürdü hem de Cumhur ittifakının Cumhurbaşkanı Adayı ve AKP Genel Başkanı sıfatıyla haksız yere devletin olanaklarıyla seçim kampanyası sürdürdü.

Üstelik kampanya boyunca etmediği hakaret, söylemediği yalan ve iftira kalmadı.

Tüm kamu kuruluşlarını ve görevlileri AKP lehine sahaya sürdü.

Vali ve kaymakamlar marifetiyle kamu görevlilerine açıktan baskılar yapıldı, muhalif partilerin afişleri indirildi.

Bu da yetmezmiş gibi sahte afiş ve videolar medyada ve hatta bizzat Erdoğan tarafından mitinglerde halka gösterildi.

Tüm bu adaletsiz koşullarda yeniden seçilemeyen Erdoğan şimdi de 28 mayısta yapılacak ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanabilmek için yeni oyunlar tezgahlamaya çalışıyor.

Benim sözünü ettiğim AKP Genel Başkanı ve Cumhur ittifakının Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan.

İşin doğrusu adaylığını açıkladığı andan itibaren Cumhurbaşkanlığını bırakması gerekiyordu.

Kendileri AKP Genel Başkanı sıfatıyla her türlü hakareti yapıyor, bizler bunu eleştirdiğimiz zaman Cumhurbaşkanına hakaret etmiş sayılıyoruz.

Yalnızca bu durum bile ne kadar adaletsiz bir ortamda seçimlere gittiğimizin en somut göstergesidir.

Geldiğimiz noktada eski bakanlar milletvekili seçildikleri andan itibaren bakanlık görevlerinin bitmiş olması gerekirken hala bu görevlerini kullanarak seçimleri etkilemeye çalışıyorlar.

Daha da ilginç olanı; her fırsatta Atatürk’e ve Cumhuriyete karşı olduklarını, mevcut metin üzerinden yemin etmeyeceklerini söyleyen Hüda Par vekilleri yüzünden yemin törenlerini erteliyorlar.

Ortaklarının ne denli demokrasi ve laiklik karşıtı olduğunu seçimler öncesi halk görsün istemiyorlar.

Ama güneş balçıkla sıvanmıyor.

Gerçeklerin eni sonu ortaya çıkma gibi bir huyu vardır.

Ne kadar yalan ve iftiralarla halkı yanıltmaya, baskı ve korkuyla toplumu sindirmeye çalışsanız da artık yolun sonuna geldik. 28 Mayıs da sıradan bir seçim yapılmayacak.

Ülkemizin geleceğini oylayacağımız bir referandum olacak.

Her sorumlu yurttaşın barış ve demokrasiden yana tavır alarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi için yapacağı çok şey olduğunu inanıyorum

İnanırsak başarırız. Haydi görev başına.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayhan Ongun Arşivi