Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

Çevre ve biz

1990’lı yıllarda yerel gazetelere bu isimle yazılar yazmaya başladım. İnsanlarımızla, bu konuda ödev yapan öğrencilerimizle bilgiyi paylaşmak için. Sonra kısa belgesel filmler göstererek okullarda çevre eğitimlerine başladım. Ne olduysa son üç-beş sene okullarda kapılar kapandı ne hikmetse. Gerçekten insanlar dünyanın nereye gittiğinden habersiz mi? Yoksa umursamıyorlar mı? Anlamıyorum. Bana göre dünya demek çevre demek. Milattan bu yana 2023 yıl geçmiş tarih ilkçağ, ortaçağ, yeniçağ, yakınçağ diye milattan 15-20 bin yıl geriye gidebiliyor. Dünyanın yani çevrenin oluşumu 4-5 milyar yıl diye hesaplanıyor. İnsanın varlığı ise 3-3.5 milyon yıl diye söyleniyor. İnsanlar yerleşik düzene geçince, hayvanları ehlileştirip avlanmak zahmetinden kurtulunca, toplayıcılığı bırakıp tarıma başlayınca doğal denge de zorlanmaya başlamış. Hele bir de teknolojinin hayata dengeyi alt üst etmeye başlamış. Doğayı koruyan liderlerimiz de olmuş önceleri.

Fatih Sultan Mehmet, haliç için bir ferman yayımlamış. Halicin her iki yakasında kadırga, sandal yapımını yasaklamış, keçi ayaklı hayvanların her iki yamaçtan aşağıya indirilip otlatılmasına izin vermemiş. Atatürk’ün Yalova’daki köşkünü bir çınarın kesilmesini önlemek için raylar döşetip kaydırdığını hepimiz biliyoruz. Farkında değiliz, son yıllarda çevre kirlenmesi yaşamımızı zorlamaya başladı. Hastaneler adam almıyor. Hemen her evde bir kanserli yarattık. Buna sebep olan çevre kirlenmesidir, sebebi de insanlardır. Suyu, havayı, toprağı kirletilerek yaşamı yok ediyoruz. Su, evsel ve endüstriyel atık sular, fabrikaların, termik santrallerin, araçların çıkardığı zehirli gazlar ve tozlar sağlığımızı tehdit ediyor.

İTÜ’den sevdiğim ve saydığım Prof. Dr. Ahmet Samsunlu inşallah gelinen bu nokta bir gün, insanoğlunun gözünü korkutur ve çözüm aramaya iter derdi. Hoca 1972 İnsan-Çevre Konferansı sonuçlarını şöyle değerlendirmişti. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu, 113 ülkenin katıldığı konferans sonucunda yayınlanan stocholm Deklarasyonu ulusal ve uluslar arası çalışmalara yol gösterici ışık tutucu olmuştur demişti.

Bu deklarasyonun 2. Maddesinde, “Bu günkü ve gelecek nesiller için dünyanın doğal kaynakları hava, su, toprak, bitki ve hayvanlar dahil özellikle ekosistemler korunmalıdır diyor. 6. Maddesi, denizlerin, insan hayatını tehlikeye atacak kirlenmeleri önlenmelidir diyor. 24. Maddesinde ise bu görevleri işbirliği ruhu ile büyük küçük tüm ülkelerce ele alınmalıdır diyor. Eeee! Onlar diyor diyor da uygulamalar nerede. Bu Uluslar arası konferanstan sonra 1992’de ülkeler bu sefer RİO’da “Dünya Çevre Kalkınma Konferansı’nda” toplandı. Yetmedi 2002 de yine tüm uluslar Johennesbourg’da toplandılar. Bu toplantıda kurucusu olduğum 2 çevre derneği olan, Doğa İle Barış Derneği ile yine kurucusu olduğum Büyükçekmece Çevre Dernekleri müşterek yaptığımız Boğaz Kapatma etkinliğimiz en çok katılımlı Çevre Etkinliği ödülü aldı. “Yerel Gündem 21” konu edildi. Katılımcılar arasında benim ismim de akredite edilmişti ama ben katılamadım. Evet, geldiğimiz nokta, ülkeleri idare edenler hep para, toprak, petrol peşinde. Koruma yok. Ormanmış, sulak alanlarmış, düşünen yok yap yüksek binaları, sat ormanlık alanları gerekiyorsa bir yangın çıkart dik villaları. Bilgiye ihtiyaç yok. Benim gibi hiçbir karşılık beklemeden okul okul gezenlerinde yolunu kapat.

Allah gelecek kuşakların yardımcısı olsun. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Utku Kızıltan Arşivi