Rahsa Pınar Çetinkaya

Rahsa Pınar Çetinkaya

Yerim sizin psikolojik baskınızı…

Psikolojik baskının kısa tanımına önce bakmak gerek;  bir insanı, korkutarak, aşağılayarak, tehdit ederek, sürekli eleştirerek, suçlayarak, hakaret ederek, ondan hiç memnun olmayarak, psikolojik, sosyal, maddi ve bazen de fiziksel baskı yoluyla kontrol altında tutmaktır. Ve bunu uygulayanlar ise; anne-baba, diğer aile büyükleri, kardeş, sevgili, eş, çocuklar, patron, müdürler, amirler ve arkadaşlar olabilir. 
Duygusal şiddet ya da psikolojik baskı, fiziksel şiddetten farklı olarak, yüz yerine kalbin darbe aldığı, kemikler yerine duyguların, hayallerin kırıldığı, beyin yerine benliğin, öz güvenin, cesaretin,  sarsıntı geçirdiği bir şiddet türüdür. Değersiz hissettirmenin en güzel yoludur.
Şiddeti uygulayan, karşısındakine vicdani sorumluluk yükleyerek kendini aklamaya çalışır ve sürekli kendi dışında bir suçlu arayarak; saldırganlık konumunda, küçümsemek, değersizleştirmekten ne de güzel hoşnut olurlar. “ bir işi de düzgün yapsan şaşarım”, “ senden bir şey olmaz” “korkmadığın bir şey var mı acaba “ “boş işler peşindesin” “ tüm gün o aptal dizileri seyretmekten bıkmadın mı” ,” benim gibi bütün gün çalışsan anlardın” diye örneklediğim baskıcılardan bahsediyorum. Zavallısınız zavallı.
Uygulayanlardan bazıları esasında korkaktır, beceriksizdir, güç gösterisi için şiddeti tercih eden zavallı bir hastadır. Ve bu şiddeti, kişinin savunmasız olduğu ortamlarda, çoğu kez yalnızlarken uygular. Dışarıya ise, son derece ilgi, sevgi ve sorumluluk dolu bir insan rolü oynar. Bazısı ise, toplum içinde de bu davranışları açıkça sergilemekten ve karşısındakini küçük düşürmekten çekinmez. Kendilerinin de tüm sağlıklı insanlar arasında hasta biri olduklarından bihaber olarak yaşamaya devam ederler. Sanırlar ki kendi yaptıkları harikulade doğru ve yerinde davranış şekli. Çünkü hak etmişti değil mi? Ne o öyle hata yapacak, yanlış yapacak. Olacak iş değil tabii ki, kendiniz hep haklısınız sayın ruhsal problemi olan psikolojik baskıcılar. Sizden o kadar çok var ki; evde, işyerinde, sokakta. Kibirlisiniz ve inanç eksikliğiniz var belki de. Problem esas sizin davranışınız. İşin özü belki de sizin Yaradan’a isyanınızdır. Belki de kendinizden üstün gördüğünüz için, daha çok sevildiği için, belki de gücün böyle olduğunu düşünen bir garipsinizdir. Yerim sizin psikolojik baskınızı”…
 Baskı yapmak, şiddet uygulamak sizi iyi bir insan ya da örnek insan ya da saygı duyulan bir ebeveyn, patron-müdür-şef –usta yapmıyor tam tersine susturulmuş dillerin arka kısmında kalan birçok cevherler tarafından komik duruma düşüyorsunuz. Sevgi ve saygıdan uzaklaştırıyorsunuz kendinizi. 
Şiddeti uygulayan sizler şayet fırsat verirseniz, üstünlük gibi bir düşüncenin, sizin kendinizi ispatlamaya gerek kalmadan karşı taraf zaten gerekeni yapacaktır. Baskı kurmadan özgür bırakmayı tercih edin, şans verin. Kurallar çerçevesinde yolunu bulacaktır. Üstünlük; kıdem, makam, aile reisi ya da yaşınızla alakalı değil. Bilgi ve anlayışınızla olur. Siz o dev aynasından kenara çekilin bakiyim. Öz eleştirinizi kendinize bile yapamayan, hep haklı sonuçlar çıkartan saygıdeğer ezikler, siz ezmeye çalıştığınız kişiler için bir hiçsiniz üzgünüm. Bunu zamanla anlayacaksınız. Kendi sorununuzun olmadığını, tedaviye mağdurun ihtiyacı olduğunu düşündüğünüz sürece hastasınız. Dünya sizin çevrenizde tek dönmüyor, tek üzülen, kızan, yıpranan siz değilsiniz. Daha güzel çözümler bulup, daha verimli ve mutlu bir hayat varken mutsuz etmek size ancak sanal bir mutluluk getirir. Onunda ömrü kısadır. Psikolojik baskı uygulayansınız hala. Geçmiş ola. 
Peki, buna sebep sadece tek suçlu şiddet uygulayan mıdır ya da uygulamasına bir şekilde fırsat veren mağdur mu? Başlatan mı? Baş kaldırmayıp, devam ettiren mi suçludur? 
İnsan onurunun bedeli yoktur ve onur, hiçbir şey karşılığında, şiddeti uygulayana teslim edilmemelidir. İlişkilerde anlaşmazlık ve uzlaşmazlık olması kaçınılmazdır ama sağlıklı ilişkilerde sorunlar, psikolojik baskıya başvurmadan akıl, bilgi ve sevgiyle çözümlenebilir. Seven insan, sizi dar alana hapsetmek veya kontrol altında tutmak yerine, yolunuzu açar, güçlenmenize ve gelişmenize destek olur. Unutmayın!
Mücadele edin. Gerekirse destek alın. Kabullenmeyin. Kendi hayatınızı, doya doya yaşamak varken psikolojik esareti kabullenmeyin. “Seni her şeyinle seviyorum” ya da “sana güveniyorum” dedikten sonra negatif konuşana vereceğiniz davranışınız belirler bu yolun devamını. 
Sizde “yerim senin psikolojik baskını” diyip kendi mutluluğunuza doğru yeni bir yelken açın. Yaşam sevinciniz, bıraktığınız yerden sizinle kalsın ne dersiniz?
Selam ve sevgilerimle…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Rahsa Pınar Çetinkaya Arşivi