Aman dikkat!

Merhaba sayın okurlar. Öncelikle okuduğunuz bu yazı, ilk köşe yazım olması sebebi ile sürçülisan edersem affola. “Türk milleti zekidir” demişti Mustafa Kemal Atatürk, hem de çok zeki. Şöyle düşünün, bu ülkenin yüzde onu bile bir şey üretmez ama 80 milyon insan, bir şekilde yaşar, bu zekâ değil de nedir?

Geçtiğimiz günlerde, çalışma arkadaşlarımla ofiste bir sohbet ettiğimiz sırada, yurt dışında yaşayan “gurbetçi” bir müvekkilim aradı ve panikle Türkiye’de bulunan banka hesaplarında yer alan bütün parasının çekildiğini anlattı. Başlangıçta anlam veremedim ve hemen “nasıl yani!” diye ayaklandım. Müvekkilim anlatmaya devam etti, “Cemal Bey, İstanbul x İcra Müdürlüğünden hakkımda icra takibi başlatmışlar ve bütün malvarlığıma haciz koyarak banka hesaplarımda yer alan bütün parayı çekmişler. Ben bu alacaklıları tanımıyorum. Böyle bir borcum da yok zaten.”

Bunun üzerine hızlıca ilgili icra müdürlüğüne gidip dosya hakkında bilgi aldık. Müvekkilin sözde alacaklılarının başlattığı takip dosyasında borç 1 milyon TL’yi aşmış. Müvekkilin yurtdışında yaşamasını fırsat bilen “alacaklılar”, kanun boşluklarını fırsata çevirerek, kapıya haber verme kağıdı yapıştırmak, evrakları mahalle muhtarına bırakmak suretiyle takibin kesinleşmesini sağlamış.

Burada kısa bir bilgi vermek isterim ki; tebligat yasası çıktığı tarihlerde muhtarlar mahallede yaşayan herkesi tanıdığı için muhtarın yapılan tebligatı ilgilisine ulaştıracağı inancıyla bu düzenleme getirilerek, yapılan tebligat geçerli sayılmıştır. Esasen kanunun yapıldığı dönemde bu uygulama çok da mantıklıydı. Ancak günümüzde, hele ki büyükşehirlerde, bir mahallenin nüfusu milyonlara ulaşmışken, kanımca bu yasanın geçerliliği tartışılması gereken bir konudur.

Velhasıl kelam olayımıza dönersek, bu şekilde müvekkilin banka hesaplarından yüklü miktarda parası haczedilerek, sözde alacaklıların hesabına geçirilmiş. Sonradan şunun farkına vardık ki, bu iş sadece müvekkilimizin başına gelmemiş, bu bir sektör haline gelmiş bir dolandırıcılık yöntemi ve yüzlerce belki de binlerce gurbetçi vatandaşımız bu yöntemle dolandırılmış.

Peki bu adamlar bu kişi ve adres bilgilerini nasıl buluyor? Çok kolay! Yukarıda bahsettiğimiz gibi Türk milleti zeki olur da Türk memuru zeki olmaz mı? Sonuçta Turgut Özal “Benim memurum işini bilir” dememiş miydi? Gerçekten de biliyormuş. İşte bu zeki ve işini bilen memurlarımız, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın isim ve adreslerini tespit edip, sözde alacaklılara servis ediyormuş, bir kamu hizmeti olarak tabii...

Size bir avukat nasihati, mutlaka e-Devlet sisteminden dosyalarınızı kontrol edin ne olur ne olmaz, bu kadar zeki bir toplumda kontrollü ihmal etmemekte yarar vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cemal Karal Arşivi