Alman siyaseti genelde sürekli ihtiyatlı, dengeli, değişen şartlara çok yavaş uyum sağlamakla bilinir… Almanya pasifist bilinir… Bunun başlıca iki nedeni var… Birincisi tarihsel… Dünya savaşlarının gölgesi… İkincisi de ekonomi… Almanya jeopolitik değil, ekonomik bir güç… Ekonomik yaklaşım, yani ekonominin önceliği, Alman siyasetinin temeliydi… Küresel rekabet önemliydi… ABD Başkanı Bill Clinton’un 1992’de seçim sloganında ‘Bütün mesele ekonomi‘ dediği gibi…
* * * *
Ama Ukrayna’daki savaş Alman siyaset biçimini etkiliyor… Paradigma değişikliğine zorluyor Almanya‘yı… Savaşın başlayışı neredeyse iki ay oldu… Savaşın ikinci aşamasına girildi… İkinci Dünya Savaşı'nda tank savaşlarına sahne olan Donbas'ın açık arazisinde Rusya ateş gücü üstünlüğüne sahip… İlk aşamada Ukrayna’nın sahip olduğu el bombaları, taşınabilir uçaksavar füzeleri gibi şeylerin burada artık yeterli olmadığı söyleniyor… Kiev, ağır silah talep ediyor Batı’dan… Almanya’dan da…. Tanklar, obüsler, savaş helikopterleri vesaire…
* * * *
Eski Şansölye Angela Merkel’in askeri danışmanı emekli tuğgeneral Erich Vad, ağır silahların teslimatının Almanya'nın savaşa katılmasını son derece yaklaştırabileceği uyarısında bulunuyor… Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da bir ay önce Ukrayna‘ya silah sevkiyatlarının meşru bir hedef olarak görüldüğünü söylemişti… Ağır silahların teslimatının, Ukrayna'nın talep ettiği uçuşa yasak bölgenin NATO'yu bir savaşa sürekleyebileceği endişesi de özellikle Almanya'da dile getiriliyor.
* * * *
Alman Şansölye Olaf Scholz, üçüncü dünya savaşına yol açacak bir gerilimi, bir nükleer savaşı önlemek için her şeyi yaptığını söylese de büyük baskı altında… Bir yandan Ukrayna’ya ağır silah tedarikinde çekimser davranmakla, öte yandan Rusya’dan doğal gaz alımını durdurmamakla sert eleştirilere hedef oluyor…
* * * *
Şansölye Scholz, Rusya'ya karşı acil bir gaz ambargosunu da reddediyor…  ‘Gaz ambargosunun savaşı bitireceğini görmüyorum. Putin ekonomik argümanlara açık olsaydı, bu çılgın savaşı asla başlatmazdı‘ diyor… Almanya için ekonomik sonuçlar konusunda da uyarıyor… ‘Mesele şu ki, dramatik bir ekonomik krizden, bir daha asla açılmayacak olan milyonlarca işyerinden, fabrikaların kapanmasından kaçınmak istiyoruz‘ diye de ekliyor…
* * * *
Önde gelen Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung haftasonu ‘Almanya’nın sorumluluğu‘ başlıklı yorumunda, ‘Almanya'nın Ukrayna'ya ağır silah tedarik etmemesi gerektiği anlamına gelmez. Ancak, hükümet riskleri açıkça belirlemelidir. Bu, Avrupa Birliği devletlerinin istemeseler bile, kendilerinin bir savaş tarafı olma eşiğine büyük bir adım daha yaklaştıkları anlamına geliyor. Bu tür gerçekleri Avrupa kamuoyuna iletmek ve ardından Avrupa siyasetini şekillendirmek bir Alman şansölyesinin görevidir‘ diyordu…
* * * *
Şimdiye kadar olanların dünya jeopolitiğinin geleceği üzerinde büyük etkisi olması kaçınılmaz… Ama savaşın nihai sonucu büyük ölçüde belirsizliğini koruyor… Almanya işte bu belirsizlik içinde yolunu çizmeye çalışıyor… ‘Pasifizme cesur bir şekilde veda mı edecek‘ bilinmiyor… Alman Şansölye, Ukrayna savaşının bir dönüm noktası olduğunu, Alman politikasının bu yeni gerçekliğe uyarlanacağını duyurmuştu… Bu uyarlama nedir… O şimdilik belli değil… Bu yüzden yırtıcı kuşların saldırısı gibi herkes şansölyeye saldırıp eleştiriyor…
* * * *
Şansölye Olaf Scholz ise geçen hafta bir röportajda kendisini zayıf liderlikle suçlayıp eleştirenlerden şikayet ediyordu... Şansölye, ‘Onlara şunu söylemeliyim: Ben senin istediğini yapmıyorum. - ben yönetiyorum‘ diyordu… Dünyanın gözü Almanya’da…