Utku Kızıltan

Utku Kızıltan

Dünyada eğitimde hangi konumdayiz?

Okullarda ezbere dayalı eğitim ülkemizi geri götürdü. “1923′ te Türkiye’de; Nüfus 13 milyon civarıydı, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 38 bininde okul yoktu. Memlekette sadece 337 doktor, 60 eczacı,8’i Türk’tü. Diş hekimi, sıfırdı. Dört hemşire vardı. 40 bin köy, sadece 136 ebe vardı. Ortalama ömür 40’tı. Limanlar, madenler, demiryolları yabancıya aitti. Toplam sermayenin sadece yüzde 15’i Türk’tü. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan sadece dört fabrika vardı, Hereke ipek, Feshane yün, Bakırköy bez, Beykoz deri…

Elektrik sadece İstanbul, İzmir ve Tarsus’ta vardı. Otomobil sayısı bin 490’dı. Sadece dört şehirde özel otomobil vardı. Veremle boğuşan halk, ahırda yatarken… Bugün bazılarının yere göğe sığdıramadığı Abdülhamid’in 16 tane eşi vardı: Nazikeda, Safinaz, Dilpesent, Peyveste, Nazlıyar, Bidar, Mezide, Emsalinur Hanım… 16 tane… Yaş itibariyle, tamamı çocuktu. Abdülmecid’in 22 eşi vardı. Ahali ineğine verecek saman bulamazken, o sarayında iki futbol tak mı kadar kadınla yatıyordu. Kadın, insan değildi. Tiyatro yok, müzik yok, resim yok, heykel yok, spor yoktu. Arkeolojik eserler, öyle gizli saklı değil, padişahların hediyesi olarak, trenlerle çalınmıştı Saat kaç birader?” diye sorduğunda, her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu.

Kimisi hicri takvim kullanıyordu, kimisi Rumi takvim kullanıyordu. Kimisinin Şubat’ı kimisinin Aralık’ına denk geliyordu. Herkes aynı zaman dilimindeydi, ama farklı aylarda yaşıyordu! Ağırlık dirhem, okka, çeki ile ölçülüyordu. Uzunluklar arşın, kulaç, fersah ile. Ne ağırlığımız dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne uzunluğumuz… Ölçülerimiz Ortaçağ’dı. Erkeklerin sadece yüzde yedisi, kadınların sadece binde dördü okuma yazma biliyordu. Hiç unutmuyorum yıl 1947 yazın babamla kışlaya giderdim. Yeni askerler gelmiş babam dizilmiş askerlere okuma yazma bilenler bir adım öne çıksın derdi yüzlerce askerden 8-10 asker çıkardı. Onlar bölük yazıcısı falan olurdu. Osmanlıca denilmişti. Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti.

Karşılıklı sesli-sessiz harfleri olmayan Arapçayla Türkçe yazmaya çalışıyorlardı. Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, denildi… İbrahim Müteferrika’dan itibaren 150 sene boyunca basılan kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz? Sadece 417’ydi. Bunların da çoğu gayrimüslimlerin matbaasından çıkmıştı. Ki zaten, Müteferrika da devşirmeydi, Macar’dı. Bu topraklara kitap gelene kadar, Avrupa’da 2.5 milyon farklı kitap basılmış, 5 milyar adet satılmıştı. Voltaire, bir kitabında şu ağır tespiti yapmıştı: “İstanbul’da bir yılda yazılanlar, Paris’te bir günde yazılanlardan azdır!” Ve neymiş efendi çocuklar Arapça öğrenecek, mezar taşı okuyacakmış ”

Ey Türk çocuğu dininden uzaklaşma ama ilimden, bilimden de uzaklaşma. Yoksa tüm İslam ülkelerinde olduğu gibi geri kalırsın. Her ülkeden geri kaldık eğitimde. Osmanlıya özenenlere takdim olsun. Sağlıklı kalmanız dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Utku Kızıltan Arşivi