Asgari ücret zammı ilk günden buharlaştı

Her zaman söylerim. Yaşamask bu ülke çok eğlendirici. çok şenlendrici bir ülke. Bakın öncek gün bir büyük bağış yapmış edasıyla "Asgari ücret" zammını açıkaldılar .Ülkenin asgarisinin aldığı parayı bahettiler sanki. Neyse konumuz bu değil. Bir günde ned ğişti peki. Her ay düzenli yapılan araştırma acı gerçeği gözler öününe serdi. Birleşik Kamu-İş, dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcamasını kapsayan açlık sınırının kasımda 8 bin 657 TL iken aralıkta 9 bin 59 TL'ye çıktığını hesapladı. Yapılan açıklamada "İktidarın belirlediği 8 bin 500 TL'lik asgari ücret, açlık sınırının 559 lira TL altında kaldı" denildi.
 

Buna göre, dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcamasını kapsayan açlık sınırı, kasım ayında 8 bin 657 TL iken aralık ayında 9 bin 59 TL’ye çıktı. Bir ailenin aylık kira, fatura, eğitim, sağlık, giyim gibi tüm harcamalarını kapsayan yoksulluk sınırı ise kasımda 25 bin 422 bin TL iken aralık ayında 26 bin 124 TL’ye ulaştı. Birleşik Kamu-İş’ten yapılan yazılı açıklamada, “Açlık sınırının 9 bin lirayı, yoksulluk sınırının ise 26 bin lirayı aştığı aralık ayında, iktidarın belirlediği 8 bin 500 liralık asgari ücret, açlık sınırının 559 lira, yoksulluk sınırının ise 17 bin 624 lira altında kaldı” denildi.
Aralıkta yoksulluk sınırı önceki aya göre de 702 lira arttı. 2022’de açlık sınırı toplam 4 bin 493 lira, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 8 bin 1192 lira yükseldi.
Ailelerin gıda ve gıda dışı ihtiyaçlarını insan onuruna yaraşır bir şekilde yoksunluk hissi çekmeden karşılayabilmesi için yapması gereken toplam harcama tutarını gösteren yoksulluk sınırı son bir yılda toplam 12 bin 612 liralık artış gösterdi.
 

İki kişi çalışsa da yoksuluz
Birleşik Kamu-İş’ten yapılan açıklamada, aynı aileden iki kişinin asgari ücretle çalıştığı ailelerin bile yoksulluk sınırının oldukça altında kalan bir gelirle yaşamak zorunda kaldığına vurgu yapıldı. “Kaldı ki, Türkiye'deki ailelerin çok büyük bir bölümünde sadece bir kişi çalışıyor” denilen açıklamaya şöyle devam edildi: “TÜİK'in açıkladığı verilere göre, Türkiye'de 25 milyon 397 bin hale bulunuyor. Bu hanelerin yüzde 26,8'inde (6 milyon 806 bin hane) hiçbir çalışan bulunmuyor. Yüzde 41,4'ünde ise (yaklaşık 10 milyon 514 bin hale) sadece bir kişi çalışıyor. İki kişinin çalıştığı ailelerin oranı ise yüzde 23,7'de (6 milyon 19 bin hane) kalıyor. Hanelerin geri kalan yüzde 8,1'lik bölümünde ise ikiden fazla çalışan bulunuyor"
 

Yolsulluk yoksulluk ve yasaklar
Bundan 20 yıl önce, “Yolsuzlukla ve yoksullukla ve yasaklarla mücadele” sözü vererek, işbaşına gelen bu yönetim, 20 yılın sonunda giderken, yolsuzluğun kurumsallaştığı, yoksulluğun kitleselleştiği, yasakların, adaletsizliğin, milli irade gaspının vakayı adiye haline geldiği, ekonomik kriz içinde bir ülke bırakıyor. Bundan tam 9 yıl önce, 17/25 Aralık’ta tüm Türkiye, rüşvet ve yolsuzluk skandalıyla sarsıldı. Bakan çocuklarının evlerindeki kasalarda, balyalanmış Dolarları, Avroları gördük. Ayakkabı ve çikolata kutularında, elbise kılıflarında dağıtılan rüşvet görüntüleriyle sarsıldık. “Paraları sıfırla” talimatlarını, kulaklarımızla duyduk. Bunları ne biz unuttuk, ne de milletimiz unuttu. Devletin el koyduğu rüşvet parasına faiz ödenir mi? Evet bunlar rüşvet parası içinde devlete faiz ödettiler. Rüşveti, yolsuzluğu, “Günah işleme özgürlüğü” diye tarif ettiler. Arsızlıkta Everest’in zirvesine ulaştılar.
 

Yolsuzluk yoksulluğu tetikliyor
Yolsuzluk beraberinde yoksulluğu da getirir. Yolsuzluk ve yoksulluğun olduğu yerde ise, yasaklar olur. Yolsuz rejimler, özgürlükleri sınırlar: Milletin sadece parasını değil, geleceğini ve mutluluğunu da çalar. Ucube saray rejiminin kurulduğu 2018’den beri, Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki yerimiz 18 sıra birden kötüleşmiş, İnsani Özgürlük Endeksi’ndeki yerimiz 32 sıra birden gerilemiş. Dünya Mutluluk Endeksi’nde de 38 sıra birden düşmüşüz. Tarımın başladığı bu bereketli topraklarda, artık yoksulluğu değil, açlığı yaşıyoruz. Yetersiz beslenme nedeniyle çocuklarımızın boyları kısa kalıyor. Altı yaşında evlendirilen ve yıllarca sistematik tecavüze uğrayan kızımızın acısını yaşarken, bu seferde Eskişehir’den akrabalarının elinde açlıktan ölen Elif’in haberiyle sarsılıyoruz. Bu ülkede çocuklarımız açlıktan ölüyor, bu ülkenin Cumhurbaşkanı uçan sarayıyla, Katar’a futbol maçı izlemeye gidiyor. Milletin ayranı yok içmeye, Erdoğan uçakla gider maç seyretmeye…

Komşunun milyoncu pazarına döndü ülkü
Bugün sınır illerimiz dolup taşıyorsa, komşularımız ülkemize bavullarla doluşuyorsa, sebebi işte budur. Paramızı pul ederek, yoksula dar gelirliye zulmeden hükümet, bir avuç mudiyi korumak için devletin kasasından milyarlar dağıtmakta hiç tereddüt etmedi. Kur Korumalı Mevduat ilk geldiğinde Nebati Bakan, 24 Aralık 2021’de, “En kötü senaryoda bile, Hazine’ye bir yük gelmeyecek” diyordu. Ama daha yıl bitmedi Hazine’ye binen yük, 92 milyar lirayı buldu. Buna birde işin başında vazgeçilen, işi teşvik etmek 10 milyar liralık vergi alacağını da koyun. Bir de Merkez Bankasına binen yükler var. O da 70 milyar lira civarında. Civarında diyoruz çünkü Merkez Bankası Başkanı bir türlü Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne bile bilgi vermeme cüretinde bulunuyor. Kur korumalı mevduatın öyle anlaşılıyor ki, kamuya yükü bugün itibariyle en az 172 milyar lira. Ve bu uygulamayı 2023 sonuna kadar bu hükümet uzattı. Uzatmak zorunda kaldı. Erdoğan’ın milletimize, en parlak yılımız olacağını vadettiği 2022’de, millete yaşattığı yıkım bu… Şimdi Nebati Bakan çıkmış, “2022 en kötü yıl olarak tarihe geçecek” diyor. İyi de bu beceriksizliğin, bu öngörüsüzlüğün, bu zulmün, bu tutulmayan vaadin siyasi faturasını, kim ödeyecek?

Çocuklarımız gençlerimiz sahipsiz
Çocuklarımız sahipsiz. Gençlerimiz umudunu yitirmiş, başka ülkelere gitmek için fırsat kolluyor. Kalanlar da evde oturuyor. Genç işsizliği bu ülkenin en büyük israfı… 20 yıldır iş başında olanlar, gençlerimize okurken de doğru dürüst beslenme ve barınma imkânı sunamadılar. Harran Üniversitesi’nde okuyan bir gencimiz, otobüste açlıktan bayılıyor. Kendine gelir gelmez de; “Geçinemiyorum, açım, ölmek istiyorum” diyerek su kanalına atlamaya kalkıyor. Bir tarafta; Sarayın burunlarına pudra şekeri çeken beslemeleri, diğer tarafta; açlıktan kan şekeri düşen milletimizin gençleri. Bu ucube, ceberut rejimin millete reva gördüğü tablo işte bu…
 

Milli gelir eridi bitti
Bu ucube rejim, ülkemizin bereketini kaçırdı. Erdoğan’ın “Ben alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağım” diyerek ucube şahsım rejiminin düğmesine basmasından bu yana, bu ülkenin milli geliri yani hepimizin geliri 116 milyar dolar eridi. İyi yönetilseydi çok rahat 2 trilyon doları bulabilecek Milli Gelirimiz, 800 milyar dolarlarda çakıldı kaldı. Orta gelir tuzağına düştük. Çalışanların milli gelirden aldığı pay, 2018’den bu yana 6 puan birden düştü. Böyle zulmü, 12 Eylül’ün darbecileri bile yapmadı. Türkiye’de asgari ücret, ne yazık ki ortalama ücret haline geldi. Bunu ben söylemiyorum. İşte daha yeni Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı açıkladı. Türkiye’de asgari ücret, ortanca ücretin yüzde 70’i kadar… Kolombiya, Kosta Rika ve Şili’den sonra, en kötü durumda olan ekonomi Türkiye… Bunlar da 2021 rakamlarına göre… 2022’de durumun çok daha feci olacağı açık.
 

Nebati'nin gözünde ışıklar söndü
Sarayın Nebati Bakanı, bir yıl önce, “Hani şöyle hayal edersiniz ya… Bir uyusam da, 6 ay sonra uyansam diye… Bir uyuyun 6 ay sonra uyanın Türkiye’de… Çok farklı noktalarda olacağız” demişti. Erdoğan da; “Kur da düşecek, faiz de düşecek… 2022 en parlak yılımız olacak” diye millete söz vermişti. Bunun üzerinden bir yıl geçti. Ne oldu? Nebati Bakan gözlerini kapadığında, 11 lira 52 kuruş olan dolar kuru, şimdi 18 lira 65 kuruş. 13 lira 24 kuruş olan 1 Avro şimdi 19 lira 85 kuruş. Son bir yılda Arjantin pesosundan sonra, Dolar karşısında en fazla değer yitiren para birimi dünyada Türk Lirası…
 

Sarayın tabela faizi; geçtiğimiz Aralık ayında yüzde 14’dü. Şimdi yüzde 9. Peki milletin faizi düştü mü? Ne gezer… Geçen yıl Aralık ayında yüzde 28 olan ihtiyaç kredisi faizi, şimdi yüzde 31. Yüzde 25 olan tüketici kredisi faizi, şimdi oldu yüzde 29… Konut kredilerinin faizi yüzde 17,5 idi. Şimdi yüzde 19,5’e çıktı. Bunlarda söylenen faizler. Bu faizlerden krediyi bankalardan bulmak neredeyse imkansız. Bir tek yandaşlar buna ulaşabiliyor.
 

Otomobil uçar gider !
Nebati Bakan uykuya dalmadan hemen önce, bu ülkede benzinin litresi 11 lira 69 kuruştu. Bugün 18 lira 72 kuruş. Mazotun litresi 11 lira 59 kuruştu. Bugün 22 lira 98 kuruş. Bir yılda mazota yüzde 98, benzine yüzde 60 zam gelmiş. Nebati Bakan’ın gözlerini kapattığı günden bu yana; elektrik faturası yüzde 101, doğalgaz faturası yüzde 161 zamlanmış.
Son bir yılda gıda ürünlerine yapılan zamlar yüzde 102. Bütün dünyada gıda ürünlerinin fiyatları düşüyor, bizde artıp duruyor. Mutfaklar, sofralar yangın yerine döndü. Türkiye dünyada; Tüketici Enflasyonunun en yüksek olduğu altıncı Gıda Enflasyonunun en yüksek olduğu dördüncü ekonomi. 2022’de dün Arjantin, futbolda dünya şampiyonu oldu.
Bu iktidar Türkiye’yi, Üretici Enflasyonunda dünya şampiyonu yaptı. Güzelim ülkemizi, kendi vatandaşına cehennem, yabancılara cennet ettiler. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının satın alma gücü, Avrupalının üçte biri seviyesine indi. Avrupalı kendi ülkesinde 100 Avroya aldığı mal ve hizmeti, Türkiye’de 36 Avro karşılığı Türk Lirasıyla satın alır hale geldi.

Son Söz; Bugün Ataol Behramoğlu'nun "Yunus Gibi" şiiriden olsun..
“Kıran vurdu memleketi. Zalimler hakan olmuştur. Yedikleri yoksul eti. İçtikleri kan olmuştur.Kula kulluk etmeyenin. Vicdanını satmayanın.Haram lokma yutmayanın.Mekânı zindan olmuştur.Yalan dolan yazıp çizen.Kudretliye övgü düzen.Dün dinsizim diye gezen. Bugün Müslüman olmuştur. Emeksiz zengin olanın. Kitapsız bilgin olanın. Sermayesi din olanın.Rehberi şeytan olmuştur. Haramisi, soyguncusu. Uğursuzu, vurguncusu. Cellat ruhlusu, soysuzu.Bakan, sadrazam olmuştur. Korkan varsa konuşmaya. Anlam yükleyip susmaya.Gerek kalmadı korkmaya. Çünkü korkulan olmuştur.Sesime kulak ver gülüm.Tutsaklığa yeğdir ölüm.Nerde varsa böyle zulüm.Çaresi isyan olmuştur...”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Anıl Boduç Arşivi