3. Dünya Savaşı yaklaşırken...

Bir yanda 3. Dünya Savaşı'nın ayak sesleri öte yanda evdir, ekmektir ve hasretliktir gündelik telaşlar...

Sabah yurtdışı kaynaklı ajanslara baktım; Rusya, Almanya'yı fena halde suçluyor; Ukrayna'yı kendilerine karşı kışkırtmakla Alman füzeleri ile savaş gereçlerinin Ukrayna'ya temini için ortaya çıkan ses kayıtlarını da öne sürüyor. Putin ve Medvedev, Almanya ile savaşmaya hazır olduklarını söylüyor. Alman Savunma Bakanlığı ülkedeki tüm hastanelerin olası bir savaşa hazırlık yapması talimatı veriyor. Ortadoğu'da İsrail ve Hamas arasındaki savaş sürüyor, her gün yüzlerce insan ölüyor.

Yemen'de Husiler, İngilizlere ait savaş gemilerini batırıyor, İngilizler Yemen'e askeri müdahaleyi gündemlerine almış durumda.

Lübnan'daki Hizbullah; İsrail ve ABD müttefiklerine karşı kanlı bir savaş için büyük bir hazırlık içinde olduklarını duyuruyor. Uzakdoğu'da ABD, Çin'in arka bahçesi olan Tayvan'a asker gönderiyor. Çin güçlü bir karşılık verme hazırlığına girişmiş durumda. Güney Kore ve ABD kuvvetleri olası Çin ve Kuzey Kore tehdidine karşı bugün ortak tatbikat yapacaklarını açıklıyor.

Latin Amerika'da; Şili, Bolivya ve Peru sınırına ordu göndermiş durumda orada da savaş tamtamları çalınıyor...

Türkiye'de yerel seçim telaşı, artan pahalılık, bitmek bilmeyen enflasyon, saatlerce verilen emeğin hiç oluşu...

Şahsi hayatıma dönü bakıyorum sonra; türlü sıkıntı ve keder. Aşılması zorlu çokça engebe ile inatla mücadele eden bir yılmaz kurşun asker edasında yaşamak savaşı. Sevgilime hasretim, günlere yabancı.

Bir kahve koydum şimdi güzel bir şarkı açtım bütün bunlar hiç olup bitmiyormuş gibi... Herkesten ve her şeyden uzak gelmekte olan türlü felaketlerden uzak; öylece kendi cennetimde mutluluk arıyorum. Senin gibi, sizin gibi ve herkes gibi...

Üsküdar CHP'ye geçebilir

Üsküdar, CHP'nin uzunca bir zamandır kazanamadığı ama kazanma potansiyelinin oldukça yüksek olduğu bir kent. Üsküdar'ın şimdi harika bir CHP'li adayı var. Şehir Hatları'nın eski müdürü, İstanbul'un deniz ulaşımına dokunmuş; vizyoner ve bilgi sahibi mütevazi ve şahane bir kadın Sinem Dedetaş. Dedetaş'ın, geçtiğimz günlerde Okan Bayülgen'in programında anlattığı proje ve çalışmalar da Üsküdar için umut verici.

Öte yandan rakamlara bakıp da konuşursak; Üsküdar'da 10 yıl önceki 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde AK Partili Hilmi Türkmen 156 bin, CHP'li İhsan Özkes 147 bin oy almış. 9 bin oy farktan söz ediyoruz.

İttifakla girilen 2019 yerel seçimlerinde ise Türkmen 159, rakibi CHP'li Ahmet Kılıç 150 bin oy almış. Yine 9 bin oy fark var. Fakat ittifak dediğime bakmayın son seçimde Saadet Partisi Üsküdar'da kendi adayıyla yarışa girip 15 bin, DSP yine kendi adayıyla yarışa girip 4 bin oy almış.

Halihazırda değişen ekonomik paradigmalar, İYİ Parti seçmeninin (Üsküdar'da yaşayan) yine bana göre CHP'yi destekleyecek olması, Refah Partisi ve Zafer Parti'lerinin, AK Parti-MHP tabanından alacağı oylar ve en önemlisi CHP adayı Sinem Dedetaş faktörü ile 9 bin oy fark kapatılarak, öne geçilebilir ve Üsküdar kazanılabilir diye düşünüyorum.

Kamil'in hikayesi

Saat sabahın 6'sı olmuş. Kamil çoktan uyandı. Üçlü kanepede uyumaya ziyadesiyle alıştığı bir gecenin sabahında; tembel adımlarla gözünü açar açmaz mutfağa gidip, ketılın düğmesine bastı. Su kaynamaya koyulurken; banyoya gidip yüzünü yıkadı. Aynada şöyle bir kendine bakıp; “Her şeyin daha fenası da olabilirdi oğlum, bu da bir şey” diye söylendi. Saate baktı sonra. 6'yı 16 geçiyordu. Gülümsedi hafifçe, “Mesela 5'i 16 geçe de uyanabilirdin” dedi.

Kendi kendine konuştuğu delilik provalarının nihayetinde “tııınnn” sesiyle günün en güzel melodisini bahşeden ketılın “suyun kaynadı” mesajına koştu. Ucuz kahvesine, sıcak su ekleyip; bilgisayarının başına geçti. “Hımmm şöyle bir bakalım ne var ne yok” diye tek tek Facebook, X, Instagram vs gibi sosyal mecralarda gezindi. Eski insanlar kahvesini içerken gazete okurken, Kamil mavi bir ışığa bakıp gündemde ne var ne yok öğrenmek telaşındaydı. Ah yirmi birinci yüzyılda insan olmak.

Duyguların kör sağır, dilsizleştiği ve her şeyin metalaştığı bir evrende sudan, etten ve duygularla yüklü sinir uçlarıyla kuşatılmış bir insan olmak... Neyse ki iyi müzik hep var! Evgeny Grinko diye bir adam var ki; tnılarla, melodilerle, piyanonun o ilahi sesiyle insana en azap dolu geceler ve fırtınalı günlerde; “huzur” bahşedebiliyordu. Grinko'nun bir piyano sanatını icra ettiği eseri açtı, cam hafif açık. Bir umut bir umut doluyor monitör ışığıyla aydınlanan karanlık odaya.

Gündem hep tatsız hep tuzsuz. Hafif bir tebessümle her şeyi kapatıp sevdiği kadının fotoğrafına bakıyor Kamil. Yine söyleniyor kendi kendine; “Ulan oğlum, yaşıyorsun bu hayatı aşk olsun...”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Anıl Boduç Arşivi