Yoksuluz yoksulsunuz!

Son dönemde Türkiye hiç yaşanmadığı biçimde ağır dayanılmaz bir yokluk ve yoksulluk çekiyor. Bir yanda çok küçük bir azınlık zenginliğine zenginlik katarken, geride kalanlar arasında ise açlık, sefalet yoksulluk hızlı bir biçimde ülke nüfusunun neredeyse tamamına yakınını etkiliyor. Bakın Dostlar bugün için en yakıcı sorun açık ara yoksulluktur. Halk buna çözüm arıyor ama bulamıyor elbette! Seçim sonrası halka acı reçete sunan iktidar milyonları derin yoksulluğa mahkûm etti. En yakıcı sorunun geçim sıkıntısı olduğu görülürken halk, iktidar ve ardından muhalefetten de umudu kesti.

Tüm yük yurttaşlara bindi
İktidar seçim sonrası ekonomik krizin tüm faturasını halkın sırtına yükledi. Akaryakıt zamlarına karşı kontak kapatma eylemleri yapılırken, zamlara karşı pek çok ilde eylemler gerçekleşti, emekliler sokaklara çıktı. Kamuoyu yoklamaları bir kez daha ülkedeki en yakıcı sorunun geçim sıkıntısı olduğunu gösterdi. Araştırmalara göre yurttaşlar, temel gıda maddelerini dahi karşılayamaz halde.Yaşam standartlarının daha da düşmesinden endişe eden milyonlar, eğitim ve sağlık harcamalarını da karşılayamaz hale gelme korkusuyla yaşıyor.

Çözüme olan inanç kayboluyor
Üstelik sorunları iktidarın da muhalefetin de çözeceğine olan inanç toplumda giderek zayıflıyor. Yoksullukla boğuşan milyonlar, iktidardan da muhalefetten de umudu kesmiş, sorunlarını çözecek alternatif yol arıyor. ASAL Araştırma ile Yöneylem’in peş peşe yayımladığı anketler yoksulluğun geldiği boyutu gözler önüne serdi. Her iki araştırma şirketinin saha çalışmaları, ülkedeki en önemli meselenin derinleşen yoksulluk ve onun yansımaları olduğunu gösterdi.

Acil sorun hayat pahallılığı
ASAL Araştırma Şirketi, Türkiye Siyasi Gündem Temmuz 2023 araştırmasının sonuçlarını açıkladı. 26 ilde 14-25 Temmuz tarihleri arasında 2 bin 520 kişiyle yapılan ankette katılımcılara açık uçlu olarak "Bugün Türkiye'nin en önemli sorunu ne?" ve "Sizce bugün Türkiye'nin sorunlarını hangi parti çözer?" soruları yöneltildi. Buna göre, son dönemde yüksek enflasyon, döviz kurundaki hareketlilik ve zamların yaşandığı 'Türkiye'nin en önemli sorunu' yüzde 68,6 ile "hayat pahalılığı" oldu. İşsizlik 5,2 olurken 'sorun yok' diyenlerin oranı sadece 1,4 olarak gerçekleşti. Bu soruya ‘mülteciler’ yanıtını verenlerin oranı ise 3,5 oranında kaldı.

Sorunu kimse çözemez!
Türkiye'nin sorunlarını "AKP çözer" diyenler ile "hiçbiri çözemez" diyenler, neredeyse kafa kafaya çıktı. AKP diyenler yüzde 27,9, 'hiçbiri' diyenlerin oranı ise yüzde 26,7 oldu. CHP diyenlerin oranı yüzde 18,8 olurken İYİ Parti diyenler yüzde 6’da kaldı.
Yöneylem Araştırma’nın gerçekleştirdiği ‘Türkiye Siyaset Paneli Ekonomik Krizin Vatandaş Üzerindeki Etkileri’ araştırmasında da çarpıcı sonuçlar çıktı. Derinleşen yoksulluğun, kitleler üzerinde büyük bir gelecek kaygısı ve tedirginlik yarattığı ifade edildi. Araştırmaya göre yurttaşların yüzde 67’sinin hayat standartlarını kaybetmekten büyük korku yaşıyor.
Şirketin 27-31 Temmuz tarihleri arasında 27 ilde 2 bin 100 kişiyle gerçekleştirdiği görüşmelerden elde edilen verilere göre Türkiye’de vatandaşların büyük çoğunluğu sahip olduğu hayat standartlarını kaybetmekten, asgari ihtiyaçlarını karşılayamamaktan, eğitim alamamaktan ve borçlarını ödeyememekten korkuyor.

Geçim korkusu ilk sırada!
Yapılan araştırmadan öne çıkan sonuçlar şöyle:

• Halkın yüzde 67'si hayat standardını kaybetmekten korkarken hayat standardını kaybetmekten korkmayanların oranı yüzde 25,6 oldu. Yüzde 58,6’sı sağlık harcamalarını karşılayamamaktan korkuyor. Vatandaşların yüzde 34,7’sinin ise bu konuda bir endişesi bulunmuyor.
• Yüzde 62'si asgari ihtiyaçlarını karşılayamamaktan korkarken 29,4’ünün böyle bir korkusu bulunmuyor. Katılımcıların yüzde 55'i kendisinin ya da aile bireylerinin eğitim alamamasından endişe ederken yüzde 39,8’inin böyle bir endişesi bulunmuyor.
• Yurttaşların 53,4’ü işini kaybetmekten veya iş bulamamaktan korkarken 40,6’sının bu yönde bir endişesi bulunmuyor. Ankete katılanların yüzde 64'ü borçlarını ödeyememekten korkarken 28,3’ünün böyle bir endişesi bulunmuyor.

Yurttaşlar tepki gösteriyor ama
Yüksek enflasyon, döviz kurunun yükselişi krizin milyonlar üzerindeki etkisini daha da artırdı. Akaryakıttan gıdaya her kalemde peş peşe gelen zamlara karşı ülkenin pek çok yerinde eylemler düzenlendi. Kamyoncular kontak kapatırken sol ve sosyalist partiler ülkenin pek çok noktasında zamlara karşı eylemler düzenledi. Emekliler özlük hakları için sokaklara çıktı. Pek çok fabrikada eylemler devam ediyor. İktidarın kitleleri daha fazla açlığa mahkum eden politikalarına karşı tabanda kıpırdanmalar yaşanırken Meclis muhalefeti ise parti binalarında basın açıklamaları yapmaktan öteye gidemedi.

BM raportlarında acı gerçekler
BM Sürdürülebilir Kalkınma 2023 raporu Türkiye bölümünde 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan 8’inde büyük zorluklar, 7’sinde önemli zorluklar, 2 ‘sinde ise zorluklar devam ediyor.Burada öne çıkan en büyük sorunlardan biri yoksullaşmanın orta alt ve orta sınıfı da içine alması ve derinleşmesi. Rapora göre yoksulluğun artma hızıyla birlikte, alım gücü de hızlıca düştüğü için orta sınıf yoksullaşıyor ve yaşam kalitesi de geriliyor. Yetersiz beslenme, sağlıksız ve tek tip beslenme sonucu bodurluk ve obezite her yaş grubunda oldukça yaygın. Besine ulaşım çok zor olmamakla birlikte ulaşılabilir besinin kalitesi sorgulanmalı.

Doktor yok!
Sağlığa ulaşım ise giderek zorlaşıyor, kişi başına düşen doktor sayısında ciddi bir düşüş olduğu görülüyor. Aşı karşıtlığı ise giderek artmaya başlamış ve sigara kullanımında ciddi bir artış var. Eğitim, sosyo-ekonomik ve kültürel dengelerin bozulmasından oldukça etkilemiş. Bu durum, özellikle bilim ve fen alanında nitelik kaybı yaratmış. Öğrenciler bilim ve fen derslerinden uzaklaşmış. Bunu da zaten son üniversite sınav sonuçlarından anlayabiliriz.

Gelir dağılımında adalet yok!
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’nde ise kadınların eğitimde geçirdiği süre, iş gücüne katkısı, mecliste temsiliyeti ve gelir eşitsizliği çok yüksek. İşçi hakları ve çalışma şartları ise oldukça kötü bu durum verimliliği oldukça etkiliyor, genç işsizlik ise yüzde 30 seviyelerine yaklaşmış durumda ve giderek artıyor. Gelir dağılımı oldukça sarsılmış durumda. Toplumun %60’lık kesimi hızla yoksullaşırken en üst tabakada yer alan %1’lik kesim hızla zenginleşmeye devam ediyor. Bu makas her geçen gün daha çok açılıyor.

Kalitesiz şehirleşme
Şehirleşme hız kazanıyor, fakat kaliteli bir şehirleşme değil, yoksullaşmayla şehrin çeperlerinde yaşayanların sayısı artıyor. Toplu taşıma şehirleşmenin hızına yetişemiyor bu kalitesiz şehirleşmeden dolayı, birkaç aile bir evi paylaşmak zorunda kalabiliyor.İklim ve çevre sorununa baktığımızda ise ; ülkedeki karbon emisyonu oldukça yüksek. Biyoçeşitlilik hızla azalıyor, bu konuda pek bir önlem alınmıyor. Büyük zorluklar yaşadımız alanlardan birisi de adalet, barış ve kurumlar. Tek başına yürürken güvenli hissetme oranı düşmüş. Yolsuzluk, rüşvet, çocuk işçi, basın özgürlüğü,hukuka güven konularında çok ciddi gerileme var. MetroPOLL Araştırma'nın anketinde yurttaşlara "Cumhurbaşkanlığı seçiminde verdiğiniz oydan dolayı pişmanlık duyuyor musunuz?" sorusu yöneltildi. HDP seçmeninin 26,2'si, İYİ Parti seçmeninin 24,8'i, AKP'nin seçmeninin ise 22,5'i Mayıs seçimlerinde verdiği oy nedeniyle pişman oldu.

AKP'lilere göre hava hoş!
MetroPOLL Araştırma şirketi, 15-19 Temmuz tarihleri arasında seçmenlere, “Son cumhurbaşkanı seçiminde verdiğiniz oydan dolayı pişmanlık duyuyor musunuz?” sorusunu yöneltti. Türkiye genelinde 1746 kişinin katılımıyla yapılan ankette, yüzde 72’lik dilim kullandığı oydan pişman değil. Toplam 1746 kişiyle yapılan ankette seçmenlerin verdiği cevaplara göre sırasıyla en çok HDP, İYİ Parti ve AKP seçmeni oy tercihi nedeniyle pişman oldu. Toplam seçmen sayısına oranlandığında "Evet pişmanım" diyenlerin oranı yüzde 22,4 oldu. "Hayır pişman değilim" diyenlerin oranı ise 72,8 olurken, yüzde 4,8 ise "cevap/fikrim yok" dedi.

Anket sonuçlar ve acı gerçekler
-AKP seçmenlerinin yüzde 22,5'i "verdiğim oy nedeniyle pişmanım", 74,9'u "pişman değilim" dedi. CHP seçmenlerinin yüzde 19,9'u "verdiğim oy nedeniyle pişmanım", 79,0'u "pişman değilim" dedi. MHP seçmenlerinin yüzde 20,9'u "verdiğim oy nedeniyle pişmanım", 77,7'si "pişman değilim" dedi. İYİ Parti seçmenlerinin yüzde 24,8'i "verdiğim oy nedeniyle pişmanım", 72,4'ü "pişman değilim" dedi. HDP/YSP seçmenlerinin yüzde 26,2'si "verdiğim oy nedeniyle pişmanım", 72'ü "pişman değilim" dedi. YRP seçmenlerinin yüzde 24,7ü "verdiğim oy nedeniyle pişmanım", 78,6'sı "pişman değilim" dedi. TİP seçmenlerinin yüzde 20,8'i "verdiğim oy nedeniyle pişmanım", 75'i "pişman değilim" dedi. Zafer Partisi seçmenlerinin yüzde 37,1'i "verdiğim oy nedeniyle pişmanım", 62,9'u "pişman değilim" dedi.

İktidar ‘zalim yönetim’ sınıfında
Geçimini asgari ücretle sağlayan 5 kişilik bir aile dışarıda sadece çay ve simit yese ayda 11 bin 250 TL harcamak zorunda. Erdoğan, 1993’te “5 kişilik bir aile her öğün sadece çay-simit yese bile asgari ücretten fazla para harcamak zorunda. Bu evin elektriğini kirasını kim ödeyecek? Bu zalim yönetim, bu aziz millete bir bardak çayla bir simiti bile layık görmüyor.” demişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1993 yılında dönemin Başbakanı Tansu Çiller’i eleştirmek için söylüyordu bu sözleri. Yaptığı simit çay hesabı, artık onun iktidarını da “zalim yönetim” sınıfına soktu. Dün İstanbul’da simit resmen 10 TL oldu. Çay ise ortalama 15 TL’den satılıyor. Beş kişilik bir aile dışarıda sadece üç öğün çay içip simit yese günlük 375 TL harcamak zorunda. Bu da aylık 11 bin 250 TL yapıyor. Asgari ücret ise 11 bin 402 TL.

Simit bile 10 lira oldu
Seçimden sonra vergi ve akaryakıt zamları halkın temel tüketim ürünlerine yansımaya devam ediyor. Ekmekte zam kavgası sürerken son olarak İstanbul’da simitin satış fiyatı zamlandı. 7

TL’ye satılan 100 gram simit dünden itibaren resmi kararla yüzde 42.85 zamlanarak 10 TL’ye satılmaya başlandı. Simite gelen zammı duyuran İstanbul Un- İş Esnaf Odası Başkanı Şaban Özdemir, “Maliyet zamları durmazsa yeni zamlar gelecektir. 6 bin TL olan dükkân kiraları 20 bin TL’ye çıktı. TMO’nu n piyasaya sattığı ucuz un bitti. Yılbaşında 550-600 lira olan bir çuval un 800 liraya çıktı. Bütün bunlar bizi zamma mecbur kıldı” dedi. Küçük esnafın zor durumda olduğunu söyleyen Özdemir, “Zincir marketler kendi fırın bölümlerinde daha ucuz maliyetle simit poğaça da satıyor. Buna da bir dur denilmeli. Ayrıca hiçbir banka küçük esnafa kredi de vermiyor. İyice köşeye sıkıştık bir de haksız rekabetle baş etmeye çalışıyoruz” diye konuştu.

Ekmeğe rekor zamlar
Bakın Dostlar !Ekmeğe 9 ayda yüzde 40 zam geldi. Ama un çuvalı sadece son 20 günde 90 lira zamlandı. Ayın 14’ünden sonra Ticaret Bakanlığı ile görüşeceğiz. Gerekirse Hazine ve Maliye Bakanlığı ile de görüşebiliriz. Bir çare bulunması gerekiyor.

Su 100 lira olacak
Mayıstan bu yana 19 litrelik damacana su fiyatlarına ise üç kere zam geldi. En ucuz damacana su 35 lira. Maliyetlere, markaya ve satış noktasına göre 80 liraya da çıkabiliyor. 4 kişilik bir hanenin her ay ortalama damacana su için 600 lira ayırması gerekiyor. İstanbul Gazoz Su Şerbet Boza Turşu ve Sirke İmal Edenler ve Satanlar Esnaf Odası Başkanı Ahmet Turan Akkaya, her ay damacana suya yeni bir zam yapıldığını vurguladı. “Şaşkın ördek gibiyiz. Fiyatların nerede duracağını bilmiyoruz” diyen Akkaya, şunları söyledi: “Eskiden suda tarife fiyatı belirledik. Akaryakıta zam geldiği sürece su zamları da durmayacak. Bu gidişle 100 lirayı bulur” Akkaya, Türkiye’de yaklaşık 10 bin su bayisinin olduğunu, artan maliyetler nedeniyle yaklaşık yüzde 10’nun kapandığını kaydederek “Su fiyatları arttığı için yurttaş arıtma cihazlarına yöneldi” diye konuştu. Türkiye’de çoğunluğu yabancı 300 marka var. 2016’da yıllık kişi başı ortalama ambalajlı su tüketimi 148 litre iken bu oran, 2019’da 140 litreye, 2022’de 126 litreye indi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi