Kurye; kargomu getir.

Yemeğimi getir.

Market alışverişimi getir.

Gazetemi getir.

Önemli dosyalarımı getir.

Kurye; Kan ihtiyacımız var yetiştir.

Müşteri numune bekliyor.

Gümrük evrakları hazır.

Arabaya parça lazım.

Eşe dosta çiçek gönderiyorum.

Kurye yemeğim neden soğuk geldi?

Kargom neden gecikiyor?

Bunu beğenmedim geri götür.

Sipariş ettiğim ayakkabının rengi bu değil.

Kurye onuncu kata çık.

Farklı adresteyim oraya gel.

Evde yokum, yan binada iki numaralı daireye bırak.

İstediğim ürün bu değil siz nasıl iş yapıyorsunuz?

Kurye; hava fırtına rüzgâr, olsun bir şey olmaz.

Yerler kar buz, sen yine de gel.

Sel yağmur sokaklar denize dönmüş, gel yine de.

Gecenin üçü-beşi, fark etmez hemen gel.

Kurye yolundan gitmiyorsun.

Emniyet şeridini kullanıyorsun.

Araçların arasından gidiyorsun.

Ters yönden geliyorsun.

Ama acil gel bekliyorum.

Kurye; senin adın Yunus Emre Göçer.

Senin otizmli iki evladın var.

Gece gündüz, yağmur çamur demeden, evine ekmek götürmekten başka bir derdin de yok.

Sana arabasıyla defalarca çarpan bir Somalili.

Seni öldüren Somali cumhurbaşkanının oğlu.

Öldüğünde eşine intihar ettiğini söyleyen Türkiye Cumhuriyeti emniyeti.

Gerçeği ortaya çıkartan kamera kayıtları.

Sende kusur bulamayan, Somali Cumhurbaşkanın oğlu Mohamed Hassan Sheikh’i asli kusurlu bulan bilirkişi raporu.

Somali cumhurbaşkanın oğlunu göz altına alan Türkiye Cumhuriyeti emniyeti.

Yurt dışı yasağı getirerek serbest bırakan Türkiye Cumhuriyeti baş savcılığı.

Yurt dışına kaçmasını sağlayan ve göz yuman adalet yoksunları.

"Komşu komşu! Hu!

Oğlun geldi mi? Geldi.

Ne getirdi? İncik boncuk.

Kime kime? Sana bana.

Başka kime? Kara kediye.

Kara kedi nerede? Ağaca çıktı.

Ağaç nerede? Balta kesti.

Balta nerede? Suya düştü.

Su nerede? İnek içti.

İnek nerede? Dağa kaçtı.

Dağ nerede? Yandı, bitti, kül oldu.”

Bırakın; Allah aşkına, kitap aşkına bırakın som aliyi altın develiyi. Gün olur devran döner sıra size de gelir. Unutmayın; Adalet herkes içindir.

Sağlıcakla…

Saygılarımla