Kadını çocuğu koruyan yok!

Türkiye'de ne acıdır ki göreceli olarak dezavantajlı gruplar olarak öne çıkan çocuklarımız kızlarımız ve kadınlarımız baskı şiddet taciz ve tecavüz sarmalında. Bakınız dostlar! Haklarında sağlık tedbiri kararı verilmiş 14-18 yaş arası çocuklara yönelik araştırmada kara tablo. Çocukların yüzde 45,3’ünde madde bağımlılığı tespit edildi. Üstelik bu çocuklardan yüzde 11,1’i kurum bakımı altında. Ya kadınlarımızn durumu nedir? Milletvekili Sevda Karaca, kadının güçlendirilmesi konusunda yapılacağı söylenen proje ve uygulamaların hepsinin göstermelik olduğunu ifade etti:.

Dostlar! Gerçeklerin kanla yazıldığı bir memlekette olduğumuzu buradan hatırlatmak isterim. 2023 yılının ilk 10 ayında 350 kadın, erkekler tarafından katledildi. Kadınları korumayan AKP iktidarı resmi bir veri bile tutmuyor. Türkiye, yüzde 38 oranla kadınların en fazla şiddete maruz kaldığı OECD ülkesi olarak birincisi sırada. Şiddet sarmalındaki kadınlar hukuki yollara başvurabilmek için, barınabilecek yer için, çocuklarının canları, sağlıkları, eğitim hakları için mücadele ediyorlar ama bütçede bağımsız, eşit yurttaşlar olarak kadınlara asla yer vermiyorsunuz.

Türkiye’de uyuşturucu kullanımının 9 yaşa kadar inmiş olması endişeleri artırıyor. Bu alanda yapılan çalışmalar durumun ciddiyetini ve bir an önce sıkı önlemler alınması gerektiğini ortaya koyuyor. Eğitim ve ekonomik düzeyi daha düşük ailelerde bu risk daha da artıyor. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Anabilim Dalı’nda yapılan bir araştırmada sağlık tedbiri polikliniğine başvuran çocuklar arasında uyuşturucu kullanımına yönelik bir araştırma yapıldı. Araştırma, Adli Tıp Uzmanları Derneği’nin yayımladığı ve baş editörlüğünü Prof. Dr. Halis Dokgöz’ün üstlendiği, Adli Tıp Bülteni’nin son sayısında yer aldı. Araştırmada 14-18 yaş aralığındaki 75 olgunun verileri analiz edildi. 47’si kız 28’i erkek çocuğun incelendiği çalışmada 34 çocuğun en az bir madde kullandığı ortaya çıktı.

İstismar oranı yüksek
Çalışmada “Koruma kararı bulunan ve devlet bakımına alınan çocukların topluma kıyasla daha fazla ruhsal hastalık ve davranışsal soruna sahip olduğu gösterilmiştir. Madde kullanım bozukluğunun koruma kararı bulunan çocuklarda daha fazla olduğu bildirilmiştir” denildi.
Çalışmanın özetinde şöyle denildi: "Madde kullanan çocuklarda diğer gruba göre sigara ve alkol kullanımı, okul devamsızlığı, suç işleme, olumsuz yaşam olayı sayısı, duygusal istismar maruziyeti daha yüksek bulundu. Madde kullananlarda akademik başarı daha düşük, en az bir psikiyatri tanı, birden fazla psikiyatrik tanı ve davranım bozukluğu daha sık tespit edildi. Esrar, madde kullanan grupta en sık (%79,4) kullanılan maddeydi."

Otoriter ebeveyn riski
Araştırmada madde kullanımına ilişkin şu noktalar dikkat çekildi:
• Madde kullanımı risk faktörleri: Ergenlik dönemi, ihmal/istismar öyküsü, erkek cinsiyet, düşük akademik başarı, ebeveynin madde kullanması, genetik faktörler, demokratik olmayan tutarsız ebeveyn tutumları, ailesel risk faktörleri, madde kullanan arkadaş, akran etkisi, ulaşılabilirlik, madde kullanımının kabul görmesi, medya, göç, okula devam etmeme, yetersiz denetim.
• Koruma kararı bulunan ve devlet bakımına alınan çocukların topluma kıyasla daha fazla ruhsal hastalık ve davranışsal soruna sahip olduğu gösterilmiştir. Madde kullanım bozukluğu koruma kararı bulunan çocuklarda daha fazla olduğu bildirilmiştir. Madde bağımlısı çocuklardan yüzde 11’i Kurum koruması altında bulunuyordu.
• Madde kullanan ergenlerde daha düşük akademik başarı ve daha yüksek okulu asma oranı bulunmakta.
• Madde kullanan ergenlerde sigara ve alkol kullanımının daha sık rastlanıyor. Sigara ve alkol, madde kullanımına geçişi kolaylaştırıyor olabilir.
• Çalışmamızın örnekleminin toplandığı şehir Kocaeli; çok fazla göç alan kentleşmenin hızla devam ettiği bir yer. Literatürde de göç risk faktörlerinden biri.
• Olumsuz yaşam olaylarının sonucu olarak madde kullanan ergenlerde kurum bakımında kalma oranının daha fazla olduğu görülmekte. Bu iki veri birbirini desteklemekte. Çocuk ve ergenler birçok sebepten kurum bakımına alınırlar. Ebeveyn kaybı, ihmal, istismar ve madde kullanımı bu sebeplerden.
• Madde kullanım bozukluğunda genellikle birden fazla psikopatoloji bir arada görülmekte.

Daha sıkı tedbirler gerekli
Sağlık tedbiri kapsamında izlenen ve madde kullanan ergenler, bazı sosyo-demografik ve klinik özellikler açısından madde kullanımı olmayan gruptan farklı. Bu özelliklerin bilinmesi tedbir hastaları ile çalışan adli tıp ve çocuk ergen ruh sağlığı kliniklerinin önleme ve tedavi çalışmalarına katkı sunabilir. Bu nedenle klinikler arası iş birliğinin artırılması önerilmekte.
Bakım, eğitim ve sağlık açısından ihmal edilen, istismara uğrayan, fiziksel ve psikososyal gelişimi risk altında olan çocuklar yasalarımızda “Korunma ihtiyacı olan çocuk” olarak tanımlanıyor. Mahkeme kararı ile çocukların tıbbi ve ruhsal sağlık hizmetlerinden yararlanması için sağlık tedbiri kararı alınabiliyor. İhmal ve istismar mağduru olan çocuk ve ergenler sağlık tedbiri ile tıbbi bakımlarının yanında tedavi altına alınıyor.

Dezavantajlı gruplara dikkat edilmeli
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanı ve bülten editörü Prof. Dr. Halis Dokgöz araştırmaya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: "Madde bağımlılığının en önemli özelliği vazgeçememe, aynı etkiyi elde etmek için daha fazla madde kullanımı anlamına gelen tolerans ve madde alınmadığında ortaya çıkan yoksunluk sendromudur. Madde bağımlısı olan çocuklarda danışmanlık eğitim bakım ve sağlık tedbirleri önemlidir. Bu çocukların adli tıp ve çocuk psikiyatri değerlendirmesi kadar sosyal hizmet uzmanları tarafından ayrıntılı değerlendirilmesi ve uygun olan bakım hizmetlerinin verilmesi şarttır. Özellikle dezavantajlı grup olarak da tanımlanan düşük sosyo ekonomik ve sosyo kültürel koşullar desteklenmelidir. Kurum koruması altında bile yansıyan durum bu ise tablonun ne kadar vahim bir noktada olduğunu söyleyebiliriz." İleri demokrasi de Türkiye'de kadının hali. Türkiye’de kadınlar 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile seçme ve seçilme hakkını elde ettiler. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ivmelenen eşit haklar ve özgürlükler mücadelesinin sonunda gelen bu temel hak nihai bir kazanımdan daha çok bir mücadele alanına işaret ediyor. Zira kadınların kat etmesi gereken daha çok yol var.Türkiye’de kadınlar seçme ve seçilme hakkına 5 Aralık 1934’te kavuştu. Kadınlar bu kazanımı, İsviçreli hemcinslerinden 36, Fransız kadınlardan 10, Belçikalı kadınlardansa 14 yıl önce elde etti.

17 kadın milletvekili vardı !
Kadınların ilk kez oy kullandığı ve aday olabildiği 1935’teki seçimler sonucunda 399 milletvekili arasında 17 kadın milletvekili TBMM’ye girdi. Ancak aradan geçen 89 yıla rağmen Türkiye’de kadınların siyasette temsil oranı erkeklerin hala çok gerisinde.

Yüzde 20'ye çıktı
Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA.DER) İzmir Şube Başkanı Banu Önkol İçhedef, “KA.DER olarak her yıl gelenekselleşen bir çalışmamız var. Kadınların temsil oranını değerlendirdiğimiz bir karne veriyoruz. TBMM’de, iş dünyasında, akademik dünyada, bürokraside, yerelde ve genelde kadın temsiliyetine baktığımızda, her yıl olduğu gibi en son hazırladığımız bu yılki karnede de sonuçlar çok kötü. Seçimden önce parlamentoda kadınların temsil oranı 101 milletvekili ile yüzde 17,25’ti. 14 Mayıs sonrasında yüzde 20,1’e çıktı. Çok da değişiklik yok aslında” diye konuştu.

18 bakanın sadece 1’i kadın
14 Mayıs 2023’teki genel seçimlerin ardından parlamentodaki kadın milletvekillerinin erkeklere oranı Cumhuriyet tarihi boyunca en yüksek temsil düzeyine ulaşmasına karşın erkeklerin ezici üstünlüğü sürüyor. 14 Mayıs seçimleri sonucunda AK Parti’den 50, CHP’den 30, Yeşil Sol Parti’den 30, İYİ Parti’den 6, MHP’den 4, TİP’ten 1 kadın milletvekili seçildi.

Bu illerde kadının adı yok!
Giresun, Nevşehir ve Osmaniye’den ilk kez kadın milletvekilleri seçilerek meclise girdi. Türkiye’nin 17 iliyse bugüne kadar hiç kadın milletvekili çıkarmadı. Bu iller, Adıyaman, Ardahan, Artvin, Bayburt, Burdur, Erzincan, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Niğde, Rize, Sinop ve Yozgat. TBMM’de kadınların temsil sorunu, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nde de kendini gösteriyor. Kabinedeki 18 bakan arasında sadece bir kadın bulunuyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) hazırladığı “Bir Bakışta Hükümet 2023” raporuna göre Türkiye, 38 OECD üyesi ve ilave 4 ülke içinde kadın bakan oranında son sırada geliyor. OECD ortalaması yüzde 36.

Yerel yönetimlerde de “kadının adı yok”
Türkiye’de yerel yönetimlerde de kadınların eşit temsilinden söz edilemiyor. KA.DER’in hazırladığı “Kadın Erkek Eşitliği Karnesi”ne göre, en son 2019’da yapılan yerel seçimleri kazanan 21 kadın belediye başkanı bulunuyor. Kadın belediye başkanlarının oranı yüzde 1,58. Kadın muhtar sayısıysa 1119. Bu da Türkiye’de görev yapan muhtarların yalnızca yüzde 2,2’sine karşılık geliyor.

Fermuar sistemi talebi
Kadınların talebi merkezi ve yerel yönetimlerde erkeklerle eşit temsil edilmek. KA.DER İzmir Şube Başkanı Önkol siyasi partilerin ‘kadın kotası’ uygulamalarını da eleştirerek, “Biz fermuar sistemi istiyoruz. Fermuar sistemi talebi, yüzde 50-50 eşit temsiliyettir. Aday listelerinde ‘kadın varmış’ gibi yapılmasını da istemiyoruz. En önemlisi de o. Yani listelerde kadın kotasına uyduğunu söyleyen ama kadınları seçilemeyecekleri sıralardan aday yapan siyasi partilere de karşı duruyoruz. ‘Mış’ gibi yapılmasın. Biz istiyoruz ki seçilebilir sıralarda kadınlar olsunlar ve seçilsinler” ifadelerini kullandı.

Haydi Kadınlar, Aday Olalım
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) yaklaşan yerel seçimler için kadınlara aday olma çağrısı yaptı: “Yerel yönetimlerde seçilmiş kadınların oranı yüzde 3’te kalmamalı. Hedefimiz en az yüzde 50 olmalı.” Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) yaklaşan yerel seçimler için kadınlara aday olma çağrısı yaptı. Doğa ve kadın dostu kentler, şiddetsiz ve özgür bir hayat için emek verdiklerini söyleyen EŞİK, kadınları yaptığı duyuruyla ve tüm canlıların yaşam hakkına saygılı bir yaşam için yerel siyasette, başkanlık, meclis üyeliği, il genel meclisi üyeliği ve muhtarlıklarda, yer almaya hazır olduklarını ifade etti. “Yerel yönetimlerde seçilmiş kadınların oranı yüzde 3’te kalmamalı. Hedefimiz en az yüzde 50 olmalı” denilen duyuruda kadınlar haklarına, hayatlarına, kentlere ve köylere sahip çıkmaya çağrıldı. KA.DER’in hazırladığı “Kadın Erkek Eşitliği Karnesi”ne göre, en son 2019’da yapılan yerel seçimleri kazanan 21 kadın belediye başkanı bulunuyor. Kadın belediye başkanlarının oranı yüzde 1,58. Kadın muhtar sayısıysa 1119. Bu da Türkiye’de görev yapan muhtarların yalnızca yüzde 2,2’sine karşılık geliyor.

Bütçe yokuş aşağı gidiyor
Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı’nın merkezi bütçeden payı yıldan yıla düşüyor. Bakanlığı bütçesi 2022 yılında merkezi bütçenin yüzde 3.77’sini oluştururken 2023 yılında merkezi bütçenin yüzde 3.35’ini oluşturdu. 2024 yılında ise bakanlık için merkezi bütçeden öngörülen oran yüzde 3.01.
Kadının güçlenmesi programına ayrılan 2024 bütçesi ise toplam Bakanlık bütçesinin yalnızca yüzde 0.87’sine tekabül ediyor. Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı bütçesi Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülüyor. 2024 yılı için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçe teklifi 334 milyar 349 milyon 925 bin lira oldu.

Kadınlara haksızlık!
Bakanlığın bütçesinin merkezi bütçeden payı yıldan yıla düşüyor. Merkezi bütçe yaklaşık 11 trilyonken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı için yalnızca 334 milyar ayrıldı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi 2022 yılında merkezi bütçenin yüzde 3.77’sini oluştururken 2023 yılında merkezi bütçenin yüzde 3.35’ini oluşturdu. 2024 yılında ise bakanlık için merkezi bütçeden öngörülen oran yüzde 3.01. Bakanlık bütçesinde öncelik kadınların güçlendirilmesine değil, ailenin güçlendirilmesine veriliyor. “Ailenin korunması ve güçlendirilmesi”, “Aktif ve sağlıklı yaşlanma”, “Çocukların korunması ve gelişiminin sağlanması”, “Engellilerin toplumsal hayata katılımı ve özel eğitim”, “Kadının güçlenmesi”, “Şehit yakını ve gaziler”, “Yoksullukla mücadele ve sosyal yardımlaşma”, “Yönetim ve destek programı” başlıklı 8 kalemden oluşan bütçede kadınların güçlendirilmesi bütçeden aldığı 7. sırada. Ailenin korunması ve güçlendirilmesi programına 11 milyar 904 milyon lira ayrılırken kadının güçlendirilmesine ayrılan sadece bütçe 2 milyar 900 milyon lira oldu.

Kadına daha fazla değer verilmeli
Şaka gibi olan bir diğer gerçek ise Dostlar! Kadının güçlenmesi programına ayrılan 2024 bütçesi toplam Bakanlık bütçesinin yalnızca yüzde 0.87’sine tekabül ediyor. Turgut’un aktardığına göre Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir, Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumda, Türkiye’de kadına yönelik aile içi şiddet araştırmasının 3’üncüsünü 2024 yılının ilk yarısında yapacaklarını, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Dördüncü Ulusal Eylem Planı’yla 2024 yılı faaliyet planlarını da bu hafta sonu kamuoyuyla paylaşacaklarını duyurdu. Aile ve gençlik fonuyla kadın yoksulluğuna çözüm olarak aile işaret ediliyor. Aile ve Gençlik Fonu’na dair de konuşan Bakan Özdemir, “Petrol, doğal gaz ve maden gelirleriyle kurulan aile ve gençlik fonuyla yeni evlilikleri teşvik ederek gençlerimize destek olacağız. Ayrıca, fon aracılığıyla gençlerin girişimlerine, gelişimlerine ve sosyal risklerden korunması projelerine de destek olacağız” dedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi