7 düvele karşı İMAMOĞLU!

Muhalefet cenahında yer alan partilerin çoğu, o partilerin adayları 31 Mart’ın ne anlama geldiğini anlamış değil…Türkiye’nin nereye koştuğunun, Türkiye’nin nereye evrilmek üzere olduğunun farkında değiller…Bu seçim 14 Mayıs seçiminde yapılan hataların tamir edildiği seçim olmalıydı…
Bu seçim muhalefetin tek bir yürekle Cumhur İttifakı’nın karşısına dikildiği seçim olmalıydı…Tabii ki her parti, seçime kendi logosuyla kendi adayıyla girme hakkına sahip. Ama görüyorsunuz bu seçim o seçim değil…Muhalefet farkında değil ama aslında bu seçim muhalefetin varlık yokluk seçimi…

Muhalefet sadece 10 bin lira emekli maaşından yükleniyor bunun da bir anlamı yok. Ortalık yangın yeri yarım file doldurmak için pazarda enaz 500 liraya gereksinme duyuluyor..
Bunu bilen AKP ve adayı Kurum sokaklarda, ekonomik krizi çözerse yine AKP çözer diye ortalıkta dolaşıyor. İktidar değil misiniz, hani faiz neden enflasyon sonuç diye ülkenin iki yılını yiyip bitirmediniz mi, krizi bizzat yaratmadınız mı ellerinizle, ülkeyi en yüksek faiz batağına sürüklemediniz mi... Trilyonlarca lirayı para babalarına aktarmadınız mı faiz olarak.Diyecek ciddi muhalefet yok!

Soğanla patatesle çalı fasulya ile kahve toplantısı yapan muhalafet adyı görmedim. Demek onlarda bu işi AKP çözer! havasında hayırlısı olsun. Yalnız inandığım tek şey var. Bu seçim güzel şeyler de olacak.Büyükşehirlerin önemli bölümü CHP'nin olacak. İstanbullular yine AKP'ye okkalı bir ekonomik tokat atacak. Seçimin iki sürprizi ise Yeniden Refah ve Zafer Partisi. İki de kaybedeni olacak ama onları yazmayayım hep birlikte değerlendiririz.

İstanbul İmamoğlu'nun
İstanbul yeni dönemin kilidi… Cumhur İttifakı kazanırsa 2028 seçimine giden yolda önüne çıkacak, toplumu motive edecek, harekete geçirecek son engeli de bertaraf etmiş olacak…Mesele İmamoğlu’nun kazanıp kazanmaması meselesi değil…Mesele muhalefet ayakta kalacak mı kalmayacak mı meselesi…Bence kalacak İmamoğlu'da İstanbul'da hatta Türkiye de demokrasi de kazanacaktır.

Kurum bile ne var bunda diyor
İstanbul’da sadece Kurum sahaya çıkmadı. 17 bakanla devlet bütün imkanlarıyla sahada. Yarın öbür gün Devlet Başkanı da İstanbul’a gelecek. O da mitingler yapacak. İmamoğlu sadece Kurum’a karşı yarışmıyor. Devletin imkanlarına karşı yarışıyor…Daha açık ifadeyle; İmamoğlu resmen devletle yarışıyor…Bu duruma da gizlemiyorlar. TV söyleşisinde Kurum’a soruldu. Kem küm etmedi. Açık açık devlet beni destekliyor dedi. Ne var bunda demeye getirdi.

O zaman sormadan edemeyeceğim bu nasıl seçim?
Devlet bir adayı destekliyor!..Devlet taraf!..Bu nasıl devlet anlayışıdır? Devlet neden CHP’nin, İyi Parti’nin ve diğerlerinin adaylarını desteklemiyor da AKP’nin adayını destekliyor? Devletin seçim yarışında işi ne? Devlet, devlet diyoruz ya, bizim anladığımız manada devlet yok artık… Batı standartlarında devlet yok artık… Demokratik bir rejimin devlet düzeni yok artık… Peki ne var?

iceri-gom.jpg

Parti devleti var…
AKP devleti var…

Üstelik Anayasal, üstelik yasal. Bahçeli sayesinde Devlet Başkanı partili oldu; bütün yapı alt üst edildi. Eskiden vali ilde devletin temsilcisi olarak tanımlanıyordu. Bu tanım Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirildi. Vali ilde Cumhurbaşkanı’nın temsilcisi ve idari yürütme vasıtasıdır denildi…Yani yasa gereği, mecburen aynı zamanda AKP Genel Başkanı’nın da temsilcisi de oluyorlar.
Parti devletinin tohumu böyle atıldı…Devletin tüm imkanlarını kullanan bakanlar sadece Cumhurbaşkanı’na sorumlu. Yasama organı ile bağları yok.Devlet Başkanı İstanbul’a gidin Kurum’un kazanması için çalışın diye direktif verince mecbur sahaya indiler…İmamoğlu 31 Mart seçimi için devletle yarışıyor demem bundan.Cumhur İttifakı’nın adayı devlet gücüyle seçimi kazandı diyelim. Erdoğan’ın değişiyle İstanbul geri alındı!..
Sonra ne olacak, 2028 kadar geçen süreçte neler yaşanacak?
Kanal İstanbul’a kazma vurulacak bu belli…
Başka…
Bazı alanlarda yapısal ve ideolojik düzenlemelere gidilebilir. Siyasal İslam felsefesi kamu hayatında varlığını hissettirebilir. Diyanet ve tarikatlar öğrenim hayatında daha fazla etkin olabilir. Nesil yetiştirme projesi hızlandırılabilir.
İktidar, mecburen kabuğuna çekilen muhalefetin üzerine giderek onu daha da etkisiz hale getirebilir. Zaten kızgın ve kırgın olan muhalif seçmenden koparabilir. Göstermelik muhalefet haline dönüştürebilir…

Bu gidişe ses çıkaran kalmaz…
Hep söylüyorum, hep yazıyorum; Rusya gibi oluruz. Defalarca yazdım.Taa o zaman Erdoğan Putin gibi olmak istiyor dedim. Bu seçimi alırsa 2028’e kadar Putin gibi olur… Belediye başkanı çıkaramayacaklarını biliyorlar ama…Muhalefet partiler hala yüzde kaç oy alırım hesabında…Muhalefet partileri hala 31 Mart sonrasının dengeleriyle meşgul…Muhalefet partileri hala bu seçimin önemini idrak edememiş halde…
Yenilirlerse sadece CHP yenilmiş olmayacak. Hepsi yenilecek. Esameleri okunmayacak…Farkında değiller…Umarım seçmen farkındadır…

Emeklinin hali ne olacak?

Kaale alsa, önemsese bulup buluşturup üç beş kuruş da olsa aylıklarını arttırır gönüllerini almaya çalışırdı. (İzninizle küçük bir parantez açayım. TDK’ya göre kaale almak kale almak diye yazılır kaale almak diye okunur. Bu ayrıntıyı bilmek zorunda değiliz babında okunduğu gibi yazmayı tercih ettim)
Erdoğan kabinesiyle yaptığı toplantıdan sonra noktayı koydu. Emeklilere idare edin para yok dedi…Emeklilerin sıkıntısını kabul etti ama bekleyin mesajı verdi…Neyi bekleyecekler...
Devlet gelirlerini artıracak, kazancını yukarı çekecek böylece emeklilerin gelirleri de artacakmış!..
Ölme eşeğim ölme!
Soru şu, Erdoğan neden emeklilerin derdine derman olmak için formül aramıyor? Neden? Tamam… ‘ülkenin tüm yatırımlarını durdursak, eğitim ve sağlık harcamalarının tamamını buraya aktarsak ve kamu çalışanlarına maaş vermesek bile karşılayamıyoruz’ dedi… Devletin kasasının tam takır kuru bakır olduğunu ilan etti…Bir anlamda iflas bayrağını çekti…
Ama seçim var?
Yerel seçim ama Erdoğan için çok önemli. İstanbul’u, Ankara’yı, Antalya’yı, Adana’yı, Muğla’yı, Trakya’yı daha birçok kenti geri almak istiyor… Deniliyor ki; bu seçimin kaderini belirleyecek olan emekliler… Hayır değil… Erdoğan hesabını kitabını yaptırdı. Zor durumda olan kaç milyon emekli var?

10 bin lira aylık alan…
6 milyon mu? Hadi 12, 13 milyon alanları da katalım. Diyelim ki 16 milyon emeklinin 10 milyonu zor geçiniyor. Çünkü 25 bin , 30 bin, 35 bin alan emekliler var. Onların çıtı çıkmıyor.
Zor durumdaki emekliler illere ilçelere dağılmış halde. Bulundukları ilin seçim sonucunu etkileyecek güçleri yok… Güçleri olsa Erdoğan para yok mara yok dinlemez şak diye zammı verirdi…
Seçimi kaybetsem bile EYT’lilere maaş bağlamam, bu ülkeye ihanettir dedi. Seçimi kaybetmemek için EYT’lileri sistemin içine soktu. Maaş bağladı. Bütçe zorlanır, hazinede para yok, ülke bu yükün altından kalkamaz demedi… Seçimi kazanayım da gerisini boş ver mantığıyla hareket etti. Yalan mı? Genel seçim olsa bulup buluşturur, gereğini yapardı. Zaten Mayıs seçimi öncesi yaptı. Seyyanen zam verdi. Emekli sevindi temmuzda artış yapmayarak geri aldı…Yani emekli seyyanen kazık yemiş oldu!.. İstanbul’daki zor durumdaki emekliler İstanbul seçimini etkiler mi? Hayır… Sayısal çoğunlukları yetmez…Kayseri’deki zor durumdaki emekliler Kayseri seçimini etkiler mi? Antalya’daki, Ankara’daki, Adana’daki, Trabzon’daki, Karabük’teki, Diyarbakır’daki…Hayır… O zaman neden sıkıntıya girsin, neden emeklilerin cebine para koysun ki!...

Emekli yerlerde sürünüyor!
DİSK-AR tarafından hazırlanan ve 23 Mart 2024’te kamuoyuyla paylaşılan “Avrupa’da ve Türkiye’de Emeklilerin Durumu” isimli araştırmadan özet bulgular şöyle: Türkiye’de ortalama emekli aylığı merkez Avrupa ülkelerinin 6’da biri: Ortalama emekli aylığı İspanya’da 1.417, Fransa’da 1.485, Almanya’da 1.552, İtalya’da 1.582, Belçika’da 1.717, Hollanda’da 2.003 avro iken Türkiye’de 237 avro! Avro cinsinden emekli aylığı Türkiye’de 2012 ve 2021 arasında yüzde 33,6 azaldı. Avrupa’da Türkiye’den daha düşük aylığına sahip ülke sayısı 2012’de 9 iken 2021’de 1’dir.
Avrupa’da 2012’de Türkiye’den daha düşük yaşlılık aylığına sahip 11 ülke varken 2023’te yalnızca 2 ülke vardır. 2012’de 447 avro olan Türkiye’de ortalama yaşlılık aylığı, 2021’de yüzde 37,2 gerileyerek 281 avroya düştü. Emekli aylıklarına Türkiye’de Avrupa’nın yarısından daha az kaynak ayrılıyor: Emekli ödemelerinin GSYH’ye oranı AB-27 ortalamasında yüzde 9,5 iken Türkiye’de yüzde 4,1’dir. Türkiye’de aktif/pasif oranının çok düşük olduğu iddiası doğru değildir: 2021 itibarıyla Avrupa ülkelerinde aktif/pasif oranı ortalama 1,6 iken Türkiye’de bu oran 1,9’dur.
2002 yılında Türkiye’de ortalama emekli ve hak sahibi aylık ve geliri asgari ücretin yüzde 22 fazlası iken 2023’te yüzde 26 altına düştü. 2002’de ortalama emekli aylığının kişi başına GSYH’ye oranı yüzde 46,4 iken 2024’te yüzde 27,7’ye geriledi. 2002 yılında yüzde 36,6 olan çalışan veya iş arayan emeklilerin oranı Aralık 2023’te yüzde 55,3’e yükseldi. Bütçede emeklilerin payı düşüyor: 2008-2024 arasında SGK’ye yapılan bütçe transferlerinin oranı 5,2 puan azaldı.
SGK’de emekliler için yeterince kaynak var: Prim gelirlerinin emekli aylıklarını ve sağlık ödemelerini karşılama oranı 2002’de yüzde 61 iken 2023’te yüzde 76,4’e yükseldi
En rahatsız olduğu konuda ‘onları not alıyoruz’
Bence muhalefet yeterince yüklenmiyor ekonomi konularında. Bunları çeşitlendirmesi gerek ve arada enflasyonu nasıl düşürebileceklerine de değinmesi. Çünkü halk röportajlarında millet de bir çözüm göremiyor. TV’lerde işte üç yıl önce beş yıl önce 2003’te şu kadardı şimdi bu kadar, hesabından da öte geçilmiyor. Yani milletin zaten derinlemesine yaşadıklarının ve söylediklerinin aynısını millete aktarıyorlar.


Not alıyoruz baskısı!
Ekonominin bataklığı konusunda dile getirilen gerçeklerden cumhurbaşkanı çok rahatsız. Dün baktım “Bunları söyleyenleri not alıyoruz” benzeri sözler dile getirdi. Bir tehdit dili şüphesiz ki. Kimse yazmasın söylemesin korksun otursun oturduğu yerde.
Bence seçim sonrası milletin başına gelecekler konusunda muhalefet çok daha sıkı durmalı.
Evet genel seçimde değiliz. Ama kent bazında pahalılığa karşı üretici çözümlerinin üzerinde yoğunlaşmak kenti yönetmeye kararlı adayların kürsü vaatleri içinde yer almalı. Dahası, bizzat çözümler üretmeli...
Meyve sebze ekip biçemezler şüphesiz ama kent çevrelerinde üretici birliklerini harekete geçirebilirler. Millet et balık kurumları önünde kuyruğa giriyor. Mansur Yavaş bu et meselesine el atmış.
Seçimi hangi kesim belirleyecek ?
Bunca krize rağmen anketlerde AKP’nin oyları epey yüksek. 10 bin TL emekli maaşı üzerinde durmadan konuşmak, demek ki bugünkü durumu açıklamaya yetmiyor.
Kimse kalkıp da şimdiye kadarki gibi en kolaycı bir dil ve düşünce kullanarak “Muhalefet muhalefet yapabilseydi iktidarı çoktan devirirdi” diye cehalet gösterisiyle ortalıkta dolaşmasın.Oldum olası, AKP iktidarını gelip de buna dayatmak kolaycılığı yok mu, bunu da bir cehalet birikimi olarak buraya not düşeyim. Seçim sonrası tartışılacak konu olarak bu bir kenarda dursun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi