Görünen köy kılavuz istemez!

AKP 2017'den bu yan tüm seçimlerin en düşük oyunu aldı. Aslında bu çok net görünüyordu ama cam fanusun içinde yaşayanlar dışarıyı göremiyorlardı. Seçimden 15 gün önce yazdığım yazının dip notunda şöyle demiştim; “İstanbul genelinde CHP'li İmamoğlu'nun enaz 4-8 puan fark atacağı ön görülüyor. Üçüncü bölge ilçelerinden çoğunda CHP önde giderken, bazı ilçelerde durum başabaş vaziyettte. Şu kadarını söyleyelim geçen seçimde elinden giden yerleri CHP yeniden alacak. Vaziyet odur. Bunlara çok büyük sürprizler Arnavutköy, Güngören hatta Esenler'de eklenebilir. İmamoğlu ise dış ilçelerde neredeyse 18-20 puan önde içerde de 3-8 puandan aşağı fark attığı yer görünmüyor. Ancak en büyük anket 31 Mart'ta! Yazın bir kenara. Herkese iyi hafta sonları dilerim.”

O notun arkasından bugünün analizine gelirsek; 31 Mart, ‘sonuçta belediye başkanlığı seçimi, CHP iyi adaylar çıkardı, hayat pahalılığı etkili oldu kazandılar’ denilerek geçiştirilecek seçim değil… Erdoğan partisinin balkonuna çıkarak yenilmedik, irtifa kaybettik duygusu vermeye çalışsa da, toparlarız mesajı verse de, dört yıl daha iktidarda olduğunu vurgulasa da, tabanına moral vermeye çalışsa da kendisi de biliyor ki bu seçim çok farklı anlamlar taşıyor. Bu seçim çok farklı mesajlar içeriyor… Seçmen AKP’yi 22 yıl sonra birincilik tahtından indirerek yeter artık dedi. Keyfi yönetimin İtaat ve biat kültürünün.Oy vermeyene hizmet yok anlayışının. Parti devlet yönetiminin

AKP devletinin ılımlı otokrat rejimin ipini çekti...

Seçim haritasını önünüze koyun. AKP’nin durumuna bakın. Sarı boyanın azaldığını göreceksiniz. Sarı boyalı iller Orta Anadolu’ya sıkıştı ve Doğu Karadeniz’de birkaç il dışında denize çıkışı kalmadı. Batı illeri tamamen kırmızıya (CHP) boyandı.

Uygulanan ekeonomik politikalar, diğer yanda heer türlü şatafatla çakarlı arabalarla safahatla ortalıkta dolaşan siyasilae ve yalakaları bu sonucu gtirdi. AKP bunu doğru okur mu onu bilemem ama ilk izlenimlerim Erdoğan'ın bu büyük kopuşun nedenleri için uğraşacağını gösteriyor. Bakalım o son dönemlerde neler yaşandı.

Zıvanadan çıkmış ekonomiye müdahaleyi erteleten Erdoğan için siyasi olarak ayakta tutacak şey neyse, doğru ekonomi odur. Erdoğan’ın siyaseten gerekli gördüğü politikalar bu sonuçları yarattı. Erdoğan yine irrasyonel bir ekonomi politikasına sapabilir. Mayıs seçimleri sonrasında ağır ekonomik koşullara pansumanlar denedi. Asgari ücreti artırdı. Ama enflasyon dinamiği çalışıyor ve dinamik sürekli problem yaratıyor. Pansumanlar işe yaramıyor. Yeterli üretim olmaması yatıyor bunun altında. Gıda enflasyonu artıyor, tarım çökmüş durumda, tarımsal üretimi de ihracata dönmüş durumda, tarım ürünlerini iç pazara vermiyorlar. İç pazara yansımayınca fiyatlar yükseliyor. Kiralık konut arzı eksik. Bu tür yapısal problemler var. Para politikaları ile çözülecek şeyler değil bunlar

Para politikalarının anlamı yok

Ekonomist Güldem Atabay ise ücretlere enflasyon oranına yakın yapılan zamların son bulacağını ifade etti. Atabay şunları aktardı: “2025 gibi yüksek enflasyona rağmen bu tür maaş zamlarının da yapılmayacağını göreceğiz. Vatandaşın yapabileceği pek bir şey yok. Kredi kartlarını sınırlayacaklar, çıktı maliyetlerini yükseltecekler ve halkı tüketemez hale getirecekler. Enflasyonu da bu şekilde düşürmeye bakıyorlar. Çok eksik bir ekonomi politikası bu. Faizi indirip kaldırmak bir anlam ifade etmiyor. Maliye politikası önlemleri ile tüketim ve konut vergileri devreye girecek. 2023 seçimleri öncesinde enflasyon çok yüksekti örneğin, ‘enflasyona yurttaşı ezdirmiyoruz’ algısı yaratmak için maaş zamları yapıldı.”

Faizler arttırıldı ama

Kredi kartı harcamalarına getirilmeye çalışılan kısıtlama ile faturanın bu süreçte suçu olmayan yurttaşa kesildiğini aktaran diyen Atabay sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Seçim öncesi yapay bir bahar havası yaratılmıştı. Faizler baskılandı, Türk Lirası kontrol altına alınmaya çalışıldı. Bu konuda patlama olmasın diye her şeyi denediler ve seçimi kazandılar. Seçimlerden sonra verilen sözler doğru değildi. Krizi uzaklaştırmak için faizleri artırdılar. İktidar değişmediği için tekrar bir enflasyon sıkışması oldu.”

Nerden nereye

20 küsur yıllık bir döneme damga vuran AKP, son yerel seçimlerde tam olarak dibi görmesede yenilginin acı yüzüyle tanışma fırsatı buldu.Yine küçük bir anımsatma yapalım seçime günler kala İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, büyük çekişmenin yaşandığı İstanbul'da AKP'nin İstanbul adayı Murat Kurum'a tepki göstermişti. İBB Başkanı İmamoğlu, "Belediyecilikte rakip olacak birini bulamadıkları için şimdi bu seçimi yerel seçim alanından çıkarmaya çalışıyorlar. Her seçimden önce yaptıkları gibi, hemen milli duygular... Hemen inançları istismar ediyorlar. Geçen gün, dersine çalışmayan rakibimin bir konuşmasını dinledim. Diyor ki 'Seçimde öyle bir zafer kazanacağız ki şehit aileleri bayram edecek.' Bak bak bak... Sanki biz düşman ordusuyuz, savaş ilan etti" ifadelerini kullanmıştı.

İthal aday tepetaklak gitti

O günkü konuşmada İmamoğlu, şöyle devam etmişti: "Allah akıl versin sana! Hatırlayın, İstanbul'u alınca Filistin, Gazze diyordu. Şimdi de şehitlerimizi ve gazilerimizi sürecin içerisine dahil etmeye kalkıyor. Dersine çalışmayan ithal aday, tepetaklak gidiyorsun. 31 Mart'ı çıkartabilir misin emin değilim. Tavsiyede bulunayım, seçim kazanmak zafer kazanmak değildir. Zafer birilerine karşı kurulan üstünlüktür. Birilerini teslim almak, onlara hakim olmaktır. Belli ki İstanbulluları teslim almak gibi görüyorsun. Ama demokrat bir insan bu ifadeleri kullanmaz. Ama demokratlığı bilmiyor. Kendini daha fazla küçük düşürme."

Meseleyi daha iyi anlayabilmek adına, son yıllarda gerçekleşen seçimlerin İstanbul ayağına kısaca göz atmakta yarar var. 2017 başkanlık referandumunda, İstanbul’da yüzde 48,6 “Evet” oyuna karşılık yüzde 51,4 “Hayır” oyu çıktı. Bir sene sonra yapılan ve muhalefetin farklı adaylarla girdiği Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan yüzde 50’lik oy oranıyla ilk sırada yer alırken, ona en yakın aday Muharrem İnce yüzde 36,8 oy topladı. Selahattin Demirtaş, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu’nun aldığı oyu, İnce’nin oyuna ekleyince, muhalefetin toplam oyu Erdoğan’ı yakaladı.

2023'te yüzde 51.72...

2019 yerel seçimlerinin hukuksuzca geçersiz sayılan ilk turunda Ekrem İmamoğlu yüzde 48,8, Binali Yıldırım 48,5 oy aldı. Haziran’daki ikinci seçimlerde İmamoğlu, Yıldırım’a yaklaşık 10 puan fark atarak yüzde 54’ü geçti. Yapılan son Cumhurbaşkanlığı seçiminde, muhalefetin ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu, hem 14 hem de 28 Mayıs’ta Erdoğan’dan fazla oy kazandı. Kılıçdaroğlu ilk turda, Erdoğan’ın yüzde 46,6’lık oyuna karşılık yüzde 48,5, ikinci turda ise yüzde 48,2’lik oyuna karşılık yüzde 51,72 oy topladı.

2017'den beri kaybediyor

İstanbul özelinde, 2017’den 2023’e yapılan 6 sandık mücadelesinde (2019’da ve 2023’te ikişer kez seçim yapıldı) iktidar cephesi, muhalefet blokuna üstün gelemedi. 2018’de muhalefetin ayrı adaylarla girdiği ve oyların 4 ayrı adaya dağıldığı Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan önde çıktı. Muhalefetin tek seçenekte ortaklaştığı 2017, 2019 ve 2023’teki yarışlarda ise Erdoğan ya da iktidarı temsil eden seçenek, mağlup edildi.

SON SÖZÜM: CHP’nin üzerine büyük yük bindi. CHP yerel iktidar ama aynı zaman da muhalefetteki iktidar. Seçmenin iktidarı.Birinci parti. Bu ağır yük. Süreç iyi yönetilirse iktidarın kapısı açılır. Rehavet eskiye döndürür.

kutu1.jpeg

MUHALEFET TEK SEÇENEKTE BİRLEŞTİ

İstanbul’daki son birkaç seçimin gösterdiği kaba gerçek şudur: Metropolde, muhalefet tek seçenek üzerinde birleşirse, iktidarı durdurabiliyor. Üstelik bunu, rejimin kendisi olan kişiye karşı, görece zayıf olduğu düşünülen bir adayla bile yapabiliyor. Ancak kendi içinde bütünlük sağlayamaz ve ayrışırsa, o zaman rejimin zaferini engelleyemiyor. Erdoğan da bugün, bunun gerçekleşmesi için elinden geleni yaptı. Çünkü genel siyasi kutuplaşma, İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde iktidar açısından negatif sonuç doğuruyor.

DEM Parti ve İstanbul

DEM Parti konusunda ise aynı değerlendirmeyi yapmak zor. İdeolojik motivasyonu yüksek olan DEM Parti seçmeninin, parti merkezinin aldığı karara riayet etme potansiyeli, geçmişte İYİ Parti’ye oy veren seçmene göre çok daha fazla. Elbette Yeşil Sol Parti adıyla girilen son genel seçimlerde İstanbul’da alınan oyun tamamı, 31 Mart’taki yerel seçimlerde DEM Parti adayına gitmeyecektir. Mesela HDP, 2015 genel seçimlerinde konjonktürün pozitif etkisiyle İstanbul’da yüzde 12,6 alırken, bir sene önce Sırrı Süreyya Önder gibi popüler bir ismi aday gösterdiği İstanbul yerel seçimlerinde bu kez konjonktürün negatif etkisiyle sadece 4,8 oy alabilmişti. Bu yerel seçimde de yine kendileri açısından negatif konjonktür etkisiyle Mayıs 2023 seçimlerinde İstanbul’dan aldıkları yüzde 8’lik oylarını koruyamadılar. CHP’nin ikincil konumdaki hedefi ise Bursa, Balıkesir, Manisa ve Denizli gibi büyükşehirleri Cumhur İttifakı’nın elinden almak; beraberinde Eskişehir, Antalya ve Hatay’ı AKP’ye kaptırmamak. İstanbul’daki seçim galibiyetinin üzerine, en az bir yeni büyükşehir belediyesi kazanılır ve eldekiler de muhafaza edilirse, yeni CHP yönetimi seçim serüvenine hayli iyi bir başlangıç yapmış sayılacaktı Ve bunların hepsi oldu..

gkee61lxuai0gh3.jpeg

AK PARTİ'NİN ÇİFTE İSTANBUL HEDEFİ

Yerel seçimin ana sahnesi İstanbul olacağı için CHP gibi AKP açısından da 31 Mart’ın anlamı İstanbul sonucuyla ölçülecek. Erdoğan’ın elinde olsa Rize, Trabzon, Sakarya, Kayseri, Konya, Malatya, Urfa ve Maraş gibi partisinin yüzde 60+ aldığı kentlerin en az yarısından vazgeçip İstanbul’u yeniden almayı tercih eder. Nedeni basit; İstanbul’u kazanmak hem Türkiye’nin en kritik şehrinde yeniden kontrolü sağlamak hem de 4 yıl sonraki seçimlere giderken Erdoğan’ın en muhtemel rakibi İmamoğlu’na çelme takmak demekti olmadı.

İmamoğlu, üçüncü kez rejimi sandıkta mağlup etmiş oldu. Siz bakmayın Erdoğan, balkon konuşmasında hiçbir şey değişmeyecekmiş gibi davransa da çok şey değişecek. Ne mi değişecek? Yargı bürokrasisi, güvenlik bürokrasisi, bakanlık bürokrasisi, ekonomi bürokrasisi artık eskisi gibi davranmayacak. Valiler, kaymakamlar AKP’nin valisi, AKP’nin kaymakamı gibi hareket etmeyecek. Çünkü birinci parti olan CHP’nin soluğunu enselerinde hissedecekler. Siyasal muhalefetin güçlenmesi, sivil toplumun yeniden ayağa kalkmasını sağlayacak. Sorgulama, soruşturma, itiraz, protesto, hak arama kültürü yeşerecek…

kutu2.jpeg

TARİKAT İŞİ DURACAKTIR

Milli Eğitim Bakanı okulları tarikatlara açamayacak. Taliban sevdalısı Diyanet İşleri Başkanı okullara rahatlıkla girip nesil yetiştirmeye soyunamayacak. Kapalı kapılar ardında gizli kapaklı yapılan ihalelere bürokratlar eskisi gibi gözü kapalı imza atmayacak/atamayacak. Çünkü herkes bu sonucun AKP için sonun başlangıcı olduğunu görüyor. Siyasette düşmeye başladın mı, tutunmak zordur. Eskiye şaşalı günlere dönüş imkansızdır. Mayıs seçimleri öncesi sahte cennet yaratılarak, yaz aylarında enflasyonun düşeceği, en kötünün geride kaldığı söylenerek kaldırılan, aldatılan seçmen bedelini ödetti. AKP’yi tahtından indirdi.

Erdoğan’a ‘ben senden vazgeçtim’ mesajı verdi. Memnun olmadığını açık ve net biçimde Saray’a iletti. Geçen hafta AKP’nin İstanbul mitingini ‘Erdoğan’ın yıldızı İstanbul’da parlamıştı galiba İstanbul’da sönüyor’ dşiye nitelendirmiştim. Yanılmamışım. İstanbul Erdoğan’a sırtını döndü. İmamoğlu’yla kucaklaştı… CHP 14 ilçeyi 26 ilçeye çıkardı. Ankara’da 16 ilçe aldı.İmamoğlu demişken CHP’nin başarısından söz etmeden yazıya noktayı koymayalım.

kutu4.jpeg

TARTIŞMASIZ BÜYÜK ZAFER

Sadece kazandığı iller, ilçeler olarak değil. CHP 11 büyükşehir, 10 il, 187 ilçe belediyesine sahipti. 15 büyükşehir, 21 il ve 329 ilçede seçim kazandı. Çok önemli ama bunun ötesinde bir durum CHP diğer parti seçmenini kendi çatısı altında konsolide etti. Muhafazakarı, mütedeyyini, liberali, sosyal demokratı, Kürt seçmeni, milliyetçi seçmeni sandıkta buluşturdu.

İmkansız denilenin imkansız olmadığını kanıtladı. Büyük başarı.Güneydoğu’da DEM yine kuvvetli ama Türkiye geneline bakarsak CHP dışında güçlü bir parti kalmadı.Gelecek, DEVA, Saadet, İyi Parti yok olup gitti.Akşener intihar etmek istiyordu, seçmen yardımcı oldu!. Aslında seçmen 6’lı masanın yapamadığını yaptı. AKP’ye karşı sandık masasında birleşti.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Oktay Apaydın Arşivi