Emekli için yine hüsran var!

Temmuz ayında artan hayat pahalılığı ve enflasyon karşısında biraz olsun nefes alacak bir zam bekleyen emeklilerin umudu kabusa döndü. Seçim zamanında CHP'nin 15 bin lira net maaş ikramiye ve yüksek maaş düzenlemeleri teklifini ellerinin tersiyle itip AKP'ye destek veren çoğu açlık sınırı altında maaş alan milyonlarca emekli, iktidarın düşük enflasyon oyunu ve ufacık zamcığı karşısında neye uğradığını şaşırdi. Ama görünen köy kılavuz istemezdi.

Bir kez daha yanıldılar. Bir kez daha hata yaptılar. Çaresiz ne verirse katlanacaklar. Ha kurunun yaından yaşda yanacak buda kaçınılmaz bir sondur. Amiyane deyimiye iktidar emekliye" Kol saati" taktı. 13 milyon emekli var. 1 ay önce Erdoğan’ı seçtiler. Erdoğan, Emekliye sadece yüzde 17,5 zam yaptı, memura ise yüzde 17,5’un yanında refah payı olarak 8 bin TL seyyanen verdi. Açlığa mahkum edilen emekliler şimdi ne düşünüyorlar acaba; ‘vefasızlık, elim kırılsaydı da…’ diyorlar mı? O da ayrı bir konu Dostlar! Bu ülkede gerçekte 80 Olup 36 gösteren iki şey var. Biri Ajda Pekkan. Diğeri enflasyon... Öte yandan AKP’nin seçim vaadi olan en düşük memur maaşını 22 bin TL’ye çıkaran teklif kamuda ayrımcılık yarattı. Eğitim, unvan, görev zorluğu ve riski gibi etkenler ortadan kalktı. Nitelikli personelin aldığı maaşlardaki zam sınırlı kaldı. Çok sayıda meslek grubunda maaşlar yine yoksulluk sınırının altında kaldı.

İlk 6 ayda TÜİK’e göre yüzde 19,8 olan enflasyon İstanbul Ticaret Odası’na göre yüzde 24,5 bağımsız araştırmacıların oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu’na göre ise yüzde 50,5. Bu rakamlar, memurun ve emeklinin maaş ve aylıklarının TÜİK eliyle gaspının devam ettiğini ortaya koyuyor. Diğer taraftan, Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun son toplantısının özet tutanaklarında, ‘Enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü risklerin canlı olduğu’ belirtiliyor. Bu gelişmelerin ışığında, maaş ve aylıklara, sadece ilk 6 aydaki enflasyonu telafi edecek bir zam yapmak, zaten TÜİK makyajının ezdiği, emekçileri ve emeklileri, önümüzdeki 6 ayda da sürecek, yüksek enflasyona ezdirmek demektir. Bu çerçevede, memurların ve emeklilerin maaşlarında yapılacak artışta, sadece ilk altı aydaki kaybın telafisi değil, önümüzdeki dönem için öngörülen enflasyon ve refah payı dikkate alınmalıdır

Çaktırmadan soyuluyoruz!


Ünlü iktisatçı Keynes, enflasyonu, ‘Hükümetin vatandaşın servetini fark ettirmeden kendine transfer etme yöntemi’ olarak tanımlıyor. Düne kadar, ‘Ben ekonomistim’ diye böbürlenen sarayın kibirlisinin, dilinden düşürmediği üstadı Necip Fazıl da enflasyon için ‘Bir insanın cüzdanına ve nakdine el sürmeden, belli başlı bir tertiple parasını sızdırıp götürmektir’ diyor. Vatandaşını varlığını aşıran, parasını sızdırıp götüren en sinsi ve adaletsiz vergi olan enflasyon, sadece mutfağın bereketini kaçırmıyor.

İşler durma noktasına geldi


Milletin enerjisini tüketiyor, ekonomimizi ve çok daha önemlisi ülkenin huzurunu içten içe kemiriyor. ‘Faiz sebep, enflasyon netice’ safsatasıyla, enflasyon canavarını milletin üstüne salan çakma ekonomist, ülkenin dövizlerinin dibine darı ekti. İşler durma noktasına geldi. Şimdi acil döviz bulma ve enflasyonu düşürme sorumluluğunu, bir zamanlar dolandırıcılıkla suçladığı ama piyasaların kendisinden daha fazla güvendiği, bir eski Bakana ve Amerika’dan ithal bir Merkez Bankası Başkanına vermiş gibi yaparak, pansumanla, aspirinle işi seçimlere kadar idare etmeye çalışıyor.

TÜİK'e güven dibe vurdu


Başarısız olduğunda da yaşanacakların vebalini, atadığı bu iki günah keçisine yıkarak, kurtulmaya çalıştığı anlaşılıyor ama Neyzen Tevfik’in o ünlü şiirinde söylediği gibi ‘Kabahat sahibini terk etmiyor.’ Sorumluluktan kaçmak, sorumluluktan kaçmanın sonuçlarından kaçmanızı sağlamıyor. Bugün haziran ayına ait resmi enflasyon rakamları geldi. Devletin koskoca, resmi istatistik kurumu, İTO’nun ve ENAG’ın zamanında açıkladığı enflasyonu ‘Araya bayram girdi’ diyerek geç açıkladı. TÜİK verilerine güven bir kere daha dibe vurdu. TÜİK’in makyajlı rakamlarına göre tüketici fiyatları haziran ayında yüzde 3,92 arttı. Bu, bugüne kadar gerçekleşen en yüksek ikinci haziran enflasyonu.

Verdiklerinde fazlasını geri alacaklar


Ama yine de burada TÜİK’in açıklaması gereken bir husus var. Nisan ayında 5 lira 72 kuruş olan doğalgaz fiyatı mayısta bedava olunca ‘sıfıra’ düşmüştü. Şimdi yeniden doğalgaz paralı oldu ama TÜİK’in tabelasında görünen fiyat 0,43 kuruş… 25 metreküp doğalgaz bedava verilse bile doğalgaz fiyatı nasıl bir kuruş bile etmiyor? TÜİK’e göre yıllık enflasyon da yüzde 38,21 oldu. Önümüzdeki dönem fiyat eğilimlerini gösteren çekirdek enflasyon ise yüzde 47 civarında… Haziran ayında Türk lirası yüzde 18,5 değer kaybetmiş. Aynı dönemde üretici fiyatlarındaki artış ise yüzde 6,5. Şimdi şubat ayında yaşanan depremi gerekçe göstererek bir torba yasayla vergileri de artırıyorlar. Deprem şubatta oldu, vergileri seçimden sonra geliyor ama bunların hepsi de yılın ikinci yarısında fiyatlara yansıyacak. Bütün bunlar ve tabi ücret ve maaşlarda yapılacak artışlar dikkate alındığında, turpun büyüğünün heybede olduğunu anlaşılıyor. Anlaşılan bu hükümet, verdiğinden çok daha fazlasını enflasyonla çalışanlardan geri almaya kararlı. Resmi rakamlarla bir yılda; Ekmek yüzde 34, süt yüzde 43, meyveler yüzde 48, sebzeler yüzde 61, pirinç yüzde 85, dana eti yüzde 108 zamlanmış.

Çiftçi tarlasını ekemez


Yaz geldi, hala marketlerde kiraz, erik el yakıyor. Çuvalla aldığımız patates-soğanı taneyle, taneyle aldığımız karpuzu dilimle alır hale geldik. Yine de para yetişmiyor. Türkiye, dünya gıda enflasyonu liginde, en yüksek enflasyona sahip 9’uncu ülke. Seçim bitti, zam yağmuru başladı. Yüksek Hızlı Trene zam, içkiye sigaraya zam, hükümetin seçimden önce, nereye el atsak fışkırıyor dediği petrol ürünlerine, benzine, mazota zam üstüne zam. Una zam, ekmeğe zam... Ama buğday üreticisi perişan, ofis, hükümetin ilan ettiği fiyattan buğdayı almak için randevu vermiyor. Dara düşen üretici, bizim ‘13 lira olmalı’ dediğimiz, Hükümetin ise ‘9 lira 25 kuruştan alacağım’ dediği alın teri buğdayını 6 liradan, 6,5 liradan tüccara vermek zorunda kalıyor. Böyle giderse çiftçi, seneye tarlasına giremez.

En düşüğü 22 bin ama!


Yılın ilk 6 ayına ilişkin enflasyon rakamları, çalışanların, emeklilerin ücret maaş ve aylıklarının, enflasyonla ne kadar eridiğini de gösteriyor. Açıklanan rakamlar, kamu çalışanlarının maaşlarına, emeklilerin aylıklarına yapılacak telafi artışı için baz olacak. Ama TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarını, futbol kulüpleri bile gerçekçi bulmuyor. Sponsorluk anlaşmalarında TÜİK verileri yerine, gerçeğe daha yakın enflasyon rakamlarını dikkate alıyor. Bunula ilgili açıklama da hükümetin baskısıyla geri çekiliyor. .

Zamlar hızla eriyor


Bugün en düşük memur maaşının 22 bin liraya çıkarılmasıyla ilgili kanun teklifi de TBMM’ye sunuldu. Bu arada emeklilere ne verileceği hala ortada yok, yuvarlak laflarla geçiştiriliyor. Emekliler ‘biz unutulduk’ diyor. Ama hep söylüyoruz gelirin kaç lira olduğundan çok ne alabildiği önemli. Erdoğan’ın yine en düşük memur maaşının 22 bin liraya çıkarılacağını açıkladığı gün bu parayla bin 124 dolar alınıyordu, şimdi ancak 846 dolar alınıyor. Bu kısacık zamanda bile henüz verilmeyen en düşük memur maaşının alım gücü neredeyse 300 dolar eridi. Yeni asgari ücret 20 Haziran’da ilan edildi. Temmuz sonundan itibaren çalışanların eline geçecek. Asgari ücretle alınabilecek dolar miktarı da daha ele geçmeden 47 dolar eridi.

Zam ve vergi fırtınası


AKP’nin “Milli Dayanışma Paketi” olarak tanımladığı kanun teklifine göre 6 Şubat depremlerinin yarattığı mali yükün etkisini azaltmak amacıyla kullanılmak üzere, bir defaya mahsus olarak Motorlu Taşıtlar Vergisi tutarı kadar ek motorlu taşıt vergisi alınacak.AKP iktidarı Meclis’e sunduğu torba yasayla zam ve vergi yağdırdı. Maaş zammının faturası halka kesildi. MTV iki katına çıkarıldı, ÖTV ve gelir vergisi artırıldı. Poşetten otomotiv pillerine kadar birçok ürünün fiyatına zam yapıldı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, altı aylık enflasyon ise yüzde 19,77 oldu. Enflasyon verilerinin açıklanmasının ardından en düşük memur maaşının 22 bin liraya yükseltilmesini de içeren kanun teklifi de Meclis Başkanlığı’na sunuldu.Teklifle yüzde 17,55 ve 8 bin TL seyyanen zam öngörüldü. Böylelikle, ortalama memur maaşı 14 bin TL'den 25 bin TL'ye çıkarılacak.Teklifte daha önce zam sözü verilen emeklilerle ilgili herhangi bir düzenleme ise yer almadı.

Emekli kendi etti kendi buldu

Son yapılan zamlar ve bugün ititbarıyla verilen enflasyon artışı gösterdi ki 13 milyon emekli 1 ay önce kendi kendilerine ihanet etti. Bakın bu gidişle oturduğunuz kuyruğa girip bir şey lamaya paranız bile olmayacakç Vallahi kuyruğa giremeyeceksiniz. Bu işler emekliye emekliye olmaz ey emekli! kardeşim. Ayağa kalk, itiraz et, bu maaş'ı kabuletmiyoruz de...

De ki gün hepimize aysın.Ama nerde o günler değilmi Dostlar! Bu yazıma anlam katan Nazım Hikmet'in müthiş şiiri “Akrep gibisin kardeşim” ile bitirmek isterim bunu da bugün bu koşullarda yaşamamıza neden olan herkese ithaf ediyorum;
“Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
demeğe de dilim varmıyor ama
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”

Nazım Hikmet Ran

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Barış Önal Arşivi