Yakup Gülaçtı

Yakup Gülaçtı

Futbol, siyaset, şiddet

“Fatih Terim Fonu” olarak gündeme gelen ve içinde spor camiasının önde gelenlerinin adının dolaştığı kirli işlerin yankıları henüz dinmemişken şimdi de geçtiğimiz hafta oynanan Ankaragücü-Çaykur Rizespor müsabakasının ardından yaşanan “hakem yumruklama” vakası futbolda da nereye geldiğimizin canlı örneğiydi. Kardeşlik olarak bildiğimiz sporu kavga için bir araç haline getirdik. Güya, devletin sağlayamadığı adaleti kendilerinin sağlayacağına inanan magandalar, ortalıkta gezinmeye başladılar. Tokat ile yumruk arasındaki farkı dahi bilmeyen cahillerin yönettiği futboldan ne beklenir ki?.. Hani derler ya; konuştukça batıyorlar. Yaşanan bu çirkin saldırıyı değerlendiren Bein Sport yorumcularının kullandıkları bir ifade her şeyi anlatıyordu; Burası Türkiye, hiçbir şey olmaz!..

Toplumda böyle bir kanının oluşması çok tehlikelidir. Parası ve iktidarda arkası olanların dokunulamaz olduklarını zannetmeleri akşamdan sabaha oluşmadı bu ülkede. Hukukun güçlüden yana olduğunu kanıtlayacak öylesi olaylar yaşadık ki, toplum da bunu kanıksadı, sıradanlaştırdı.
En son yaşanan olaylar, seksen dört milyonun gözü önünde olunca çaresizce tutuklama geldi!
Federasyon başkanı, Faruk Koca’nın cezasını açıklarken adeta onu savunuyor gibiydi. Çok yazık!..
Yıllardır uygulanan atama yöntemleriyle sözde federasyon seçimleri yapıldı bu ülkede. Haluk Ulusoy’dan sonra yapılan Türkiye Futbol Federasyonu seçimleri hep tek adayla yapıldı. Karşılarına aday hiç çıkmadı, çıkamadı. Çünkü birileri öyle buyurdu. Tek kişilik seçimler. Tam da iktidarın istediği gibi demokrasi!..

Trabzonspor-Gaziantepspor maçının son dakikasındaki pozisyonun penaltı olduğunu söyleyerek bunu vermeyen hakem Çağatay Şahan ve yardımcıları için: “Yöneticilerime, sabaha kadar, ben gelene kadar o hakem, o stattan çıkmayacak, dedim. Ama beni arayan o değerli insanın, hem Türkiye hem dünya genelinde büyük rezillik yaşamayalım. Ama yanlışların da hesabı sorulacak, sözü üzerine ben de arkadaşları aradım. Bizi katleden şahısların, Trabzonluya yakışan şekilde en ufak fiziki müdahalede bulunulmadan bu şehri terk etmelerine izin verdik" dediği gazetelere yansımıştı. Peki, sonuç ne oldu? “Hiçbir şey…” “Ankaragücü mağduriyete uğradı. Eğer bu böyle devam ederse hakemlerin tarihinde görülmemiş büyük tepkilerle karşılaşacaklarını bilmelerini isterim, diyen Faruk Koca’ya ne oldu? Fair Play (centilmenlik ödülü) aldı. Şaka gibi… Şimdi de yanındaki mahalle kabadayıları ile sahaya inip hakemi yumruklamaya, tekme tokat dövmeye başladılar.

Çaykur Rizespor maçı dönüşü Fenerbahçe futbol takımı otobüsünün Trabzon'un Araklı ilçesinde

kurşunlanması olayının üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen failler bulunamadı. 2022-2023 sezonunda Ankaragücü-Beşiktaş maçında da talihsiz bir an yaşanmıştı. Sarı-Lacivertli bir taraftar sahaya atlayıp Beşiktaşlı Salih Uçan'a tekme atmış, taraftara tepki gösteren Josef de Souza ise kırmızı kart görmüş ve 1 maç men cezası almıştı. Sonuç ne oldu? “Hiçbir şey.” O gün şöyle demişti Josef de Souza: “Bir oyuncuyu öldürdükleri gün veya en sevdiği şeyi yapmasını engelleyerek sakat bıraktıkları gün, ya da bir hakeme saldırdıkları gün beni hatırlayacaksınız.”

Bize kendini hatırlattın Josef!..
Özellikle derbi dediğimiz maçların ardından açıklama yapan yöneticilerin kullandıkları kelimelerin yenilir yutulur tarafı yokken federasyon ne yapıyor? Para cezası, hak mahrumiyeti gibi göstermelik cezalarla olayı geçiştiriyor.

Maç sonu, hakeme doğru öfke ve kin kusan bakışlarıyla parmağını sallayan teknik adamlara ne demeli? Tribünleri sakinleştirmeleri gerekirken Anadolu tabiriyle “yangına körükle gidiyorlar.”

Sonuç ne oluyor? “Hiçbir şey”

İsterseniz hafızalarımızı zorlayalım ve yaşadığımız birkaç olayı hatırlayalım:
Türkiye-Macaristan maçında asist yapan oyuncumuz, basın tribününün önüne gelerek olay yaratan el hareketini yaptı. Sonuç ne oldu? Hiçbir şey…

Kayserispor-Fenerbahçe maçında rakip futbolcu Dario Cangele'ye "Senin boğazını keserim" işareti yapana ne oldu? Hiçbir şey…

Kadıköy'deki Trabzon maçında Zokora'ya İngilizce olarak "Pis zenci" dendi ve mahkeme de daha sonra oyuncunun ırkçılık yaptığına karar verdi. Sonuç ne oldu? Hiçbir şey…
Kadıköy'de oynanan Kasımpaşa maçında rakip yedek kulübesine ettiği küfürler kameralara yansıyan futbolcuya ne oldu? Hiçbir şey…

Hırvatistan'la oynanan milli maçta, kendisine tepki gösteren tribünlere küfür edenlere ne oldu? Hiçbir şey…

Sadece birkaçını saydığımız ve sporda şiddet içeren olaylara karışanlar, halen futbolun önemli bir aktörü olarak ortada dolaşıyorlar. Hem de huylarından hiç vazgeçmeden…

Futbolu yönetenlerin o aktörleri görmelerinin vakti gelmedi mi?..
Ülkeyi yönetenler, çıkardıkları kanunlarla özerk olduğunu söyledikleri her kuruma müdahale ettikleri sürece o kurumlardaki kokuşmayı önleyemezler, toplumsal adaleti tesis edemezler.

Devletin görevi kanunları çıkarmak ve tarafsız olarak uygulanmasını sağlamak olmalı.
Eğer bu yapılamazsa kimsenin kuşkusu olmasın ki yaşadığımız üzücü olaylar, ne ilk ne de son olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yakup Gülaçtı Arşivi